Açıklamasında, ölüm cezasının Türkiye’de 3 Ağustos 2002 tarihinde, kamuoyunda “3. Uyum Paketi” olarak tanınan yasa değişiklikleriyle yürürlükten kaldırıldığını belirten İsmail Akbulut, sonuç olarak olumlu sonuçlanan bu sürece rağmen ölüm cezası tartışmalarının, üstelik de Başbakan tarafından tekrar Türkiye’nin gündemine taşınabilmiş olmasının şaşırtıcı olduğunu söyledi.
Akbulut, "Türkiye Cumhuriyeti ölüm cezasına kuruluşundan itibaren yasalarında yer vermiş ve bu cezayı uygulamış bir ülkeydi. İstiklal Mahkemeleri yargılamaları, Şeyh Sait’in, Seyit Rıza’nın idam edilmeleri, sıkıyönetim mahkemeleri tarafından verilen ölüm cezası kararları ve darbe dönemlerinde, söz gelimi 27 Mayıs 1960 döneminde Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’nun, 12 Mart 1971 döneminde Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Arslan’ın idam edilmeleri, 12 Eylül 1980 döneminde çocuk yaştaki Erdal Eren dahil 50 kişinin ölüm cezalarının infaz edilmiş olması gibi binlerce örnek verilebilir.
İnsan Hakları Derneği ölüm cezasına karşı, hem 1987 yılında 150 bin, 1999 yılında ise 539 bin imza toplamış ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na vermişti. Ölüm cezası Türkiye’de 3 Ağustos 2002 tarihinde, kamuoyunda '3. Uyum Paketi' olarak tanınan yasa değişiklikleriyle yürürlükten kaldırıldı. Buna rağmen ölüm cezası tartışmalarının, üstelik de Başbakan tarafından tekrar Türkiye’nin gündemine taşınabilmiş olması şaşırtıcıdır.
Kürt sorunu demokratik ve barışçıl bir şekilde çözüme kavuşturulmalıdır. Savaşa son verilmelidir. İnsan hakları ihlallerine son verilmeli ve ihlallerin failleri bulunup cezalandırılmalıdır. İnsan hakları savunucuları olarak yaşam hakkına saygı istiyoruz. Mağdurların ve insan hakları savunucularının adalet arayışı sürecektir. Cezasızlık politikasına ve uygulamasına son verilmelidir” şeklinde konuştu.