Şırnak'ın Kuşkonar ve Koçağılı köylerinin 1994 tarihinde 2 Türk savaş uçağı tarafından bombalanması sonucu 43 kişinin yaşamını yitirdiği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin de Türkiye'yi 2 milyon 305 bin euro gibi rekor tazminata mahkum ettiği katliamla ilgili Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı köylerde keşif yapılmasını ve Kuşkonar köyünde ölen ve halen nüfusta "yaşıyor" görünen 25 kişiye ait mezarın açılmasını kararlaştırdı.
Türk savaş uçakları tarafından 26 Mart 1994 tarihinde Kuşkonar ve Koşçağılı köylerinin bombalanarak 43 kişinin ölümüne ilişkin soruşturmayı 2006 tarihinden bu yana yürüten Terörle Mücadele Kanunu'nun 10'uncu maddesi ile yetkili Diyarbakır Savcılığı, Kuşkonar Köyü'nde keşif yapılması ve bu köyde 25 kişinin gömüldüğü mezarın açılmasını kararlaştırdı. Önümüzdeki günlerde hava koşullarının düzelmesiyle, Kuşkonar Köyü'ne gidilerek keşif yapılacak.
Köylülerin avukatı olan Amed Baro Başkanı Tahir Elçi, soruşturmadaki yazışmalar ve belgelerden, yaklaşık 20 yıldır olayla ilgili hiçbir adli ve idari işlem için Kuşkonar Köyü'ne gidilmediğini, buna da 'teröre müzahir bölge' gerekçesinin gösterildiğini söyledi.
Dosyada gizlilik kararı alınmasına itiraz edeceklerini söyleyen Tahir Elçi, "Savcılık mezarın açılması kararını verdi. Mezar açıldıktan sonra kimlik tespiti için DNA örnekleri alınacak ve kimlik tespiti yapılacak. Böylelikle 20 yıldır resmi kayıtlarda yaşıyor görünen 25 kişi, artık nüfustan ve resmi kayıtlardan da düşürülecek" dedi.
TÜRKİYE İNKAR ETMİŞ ANCAK SİVİL HAVACILIK BELGELEMİŞTİ
Kuşkonar ve Koçağılı köylerinin bombalanarak 3 kişinin ölümü dava dosyası, Şırnak, Diyarbakır ve Askeri savcılık arasında gidip gelirken, Malatya'da bulunan Hava Kuvvetleri Komutanlığı 7'nci Ana Jet Üs Komutanlığı'ndan savcılığa gönderilen yazıda, söz konusu tarihte uçuş faaliyeti yürütüldüğünü dair kayıt olmadığı belirtildi.
Avukatın talebi üzerine Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nün savcılığa gönderdiği yazıda ise, "Şırnak ili batısı ile kuzey batısı 10 NM (18.55 Km'de) Hava Kuvvetleri Komutanlığı tarafından iki uçuş icra edildiği tespit edildiği" belirtildi.
Yazının ekinde gönderilen ve üzerinde, '26 Mart 1994 günü Görevler' başlıklı belgede ise, her birinde iki uçak olmak üzere iki uçuşun gerçekleştiği, uçuşların saat 10.24 ve 11.20 saatlerinde başlandığı, bombalamanın saat 11.00 ve 11.20 sıralarında gerçekleştiği, uçakların bomba yüklü olduğu, uçuşlardan birinin iki F-4 ve diğerinin ise iki F-16 tarafından yapıldığı belirtildi. Avukat Elçi, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nden gelen yazıyı acil olarak AİHM'e gönderirken, bu belge üzerine Türkiye'nin mahkum edildiği belirtildi.
OLAYIN TANIKLARI SAVCILIKTA HERŞEYİ ANLATTILAR
Olay ile ilgili Cumhuriyet savcılığına ifade veren Kuşkonar Köyü'nden Ahmet Yıldırım, 1994 yılının Mart ayında sabah ile öğlen saatleri arasında evin önünde bir işle uğraşırken üzerlerinden çok yakın mesafeden iki uçağın geçtiğini, uçakların sesinin çok aşırı gürültü yaptığından kendisinin evin altında bulunan bodruma kaçtığını söyledi. Yıldırım, o günü şöyle anlattı:
"Eşim Elmas Yıldırım da benim arkamdan koşmakta idi. Ben bodruma girdiğimde büyük bir patlama sesi duydum. İçeri girdiğim bodrumda epeyi bekledim. Eşim arkamdan bodruma girmeye yetişememişti. Sesler kesilince ben tekrar dışarı çıktığımda eşim Elmas Yıldırım'ın her tarafının parçalandığını, yerde yatar vaziyette gördüm.
Yine evimin etrafında ikamet eden akrabalarım olan ve dilekçede adları yazılı Selim, Şerife, Melike, Şaban ve İrfan Yıldırım ile nüfus kaydı olmayan Hunav Yıldırım'ın öldüklerini öğrendim. Cenazeleri köy meydanında topladık. Hatırladığım kadarıyla toplam 25 ölü vardı. Ölüleri topladıktan sonra tek bir mezara gömdük. Evimin önünde 2.5 metre derinliğinde bir çukur gördüm. Çukur çevresinde kol büyüklüğünde bomba parçaları gördüm. İki üç gün sonra eşyamızı ve hayvanlarımızı toplayıp köyden Kumçatı Köyü'ne göç ettik."
Bombalamanın yapıldığı Koçağılı Köyü'nden İbrahim Kıraç ise, Savcılıkta verdiği ifadesinde, çay içerken köylerinin üzerinden ilk önce bir helikopter geçtiğini, helikopterin geçerken duman renginde iz bırakan bir şey bıraktığını belirterek şöyle dedi:
"Arkasından 2 tane jet köyümüzün üzerinden geçerken, geçişlerinde toplam her biri 4'er tane toplam 8 adet bomba attı. Bombalar tek seferde atılmadı. Bomba atıldıktan sonra gidip dönüşte tekrar bomba attı. Bombaların uzunluğu yaklaşık 1.5 metre genişliği bir metre civarındaydı.
Bomba atılmasından sonra biz köyden kaçmaya başladık. Bombanın atılmasından hemen akabinde köyümüz uçaklar tarafından tarandı. Halen köyde bulunan duvar ve pencere yerlerinde izler mevcuttur. Atılan bombalar parçasının bir kısmı evimize isabet ettiğinde evde bulunan Abdullah, Halime, Hazal ve Zahide Kıraç öldü. Ben ilk bombanın atılmasından dolayı köyden kaçarak uzaklaştığımdan yaralanmadım. Köyümüzden olaydan dolayı toplam 13 kişi öldü."
Koçağılı Köyü'ne düzenlenen hava bombardımanında babası, kızı ve yengesinin de aralarında bulunduğu toplam 6 yakınını kaybeden Hamit Kaçar da, köye önce helikopterin geldiğini ve işaret fişeği gibi bir şey attıktan sonra uçakların köyü bombaladığını belirterek savcılıkta şunları söylemişti:
"Köyü bomba duman altında bıraktı. Dumandan sonra bir helikopter geldi, tüm evleri taradı. Hiçbir ev ayakta kalmadı. Hepsi yıkıldı gitti. Bizden 6 tane gitti. 14 kişi bizim köyden gitti. 20-30 kişi yaralı vardı. Önemli olan faillerin cezalandırılmalarıdır. Biz bunu istiyoruz. Biz hiç bir şey yapmadan, geldi bizi bombaladı.
Bizi insan saymadılar. O gün herkes köyde olsaydı hiç kimse kalmazdı. Kimi yaprağa, kimi hayvanları ota gitmişti. Ufaklar kalmıştı hep bebek, o bebeklerin o ihtiyarların ne suçu vardı? Biz ne yapmışız ki? Gelip bizi o kadar şey yaptılar, insanlık dışıydı. Evlerimizin hiç biri kalmadı. Sadece cami kaldı ayakta. 8 tane kazan attılar. O kazanların yerinde su çıktı."