İHD Hakkari Şubesi açıklamasında,"Bugün 26 Haziran, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından ilan edilmiş olan İşkence Görenlerle Dayanışma günü…
1997 yılında BM Genel Kurulu, “İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezaya Karşı Sözleşme’sinin taşıdığı önem nedeniyle 26 Haziran’ı işkence görenlerle dayanışma günü olarak ilan etmiştir.
Bununla birlikte, varlık nedenleri ülkemizde ve dünyada işkencenin son bulması için çaba göstermek olan, kurulduğu 1986 yılından bu yana on binlerce işkence ve diğer kötü muamele uygulamasını kayda geçiren İnsan Hakları Derneği (İHD) ve yine kurulduğu 1990 yılından bu yana işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarına maruz kalan 17.000 den fazla kişiye fiziksel ve ruhsal olarak tedavi ve rehabilitasyon hizmeti veren Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) için ise zaten HER BİR GÜNÜN İşkence Görenlerle Dayanışma günü olduğunu öncelikle paylaşmak isteriz.
İnsanlığa Karşı bir Suç olan İşkence Mutlak Olarak Yasaktır!
Öncelikle yıllardır bıkmadan, usanamadan ısrarla dile getirdiğimiz bir hakikati yetkililere bir kez daha hatırlatmak istiyoruz: İşkence ve kötü muamelede bulunmak mutlak olarak yasaktır. İnsan hakları hukuku bakımından işkence yasağı normu, yaşam hakkının ve kişinin, hiç kimsenin dokunma hakkı olmadığı bedensel ve zihinsel bütünlüğünü koruma talebinin bir sonucudur.
Bu yasak, uluslararası hukukta normlar hiyerarşisi açısından üstün bir kural, başka bir deyişle buyruk kural niteliğindedir. İşkence yasağı hiçbir koşulda istisnaya tabi tutulamaz, işkence yasağının esnetilmesi için herhangi bir çekince ileri sürülemez. Yetkili makamlarda bulunanlar bu konuda emir ve talimat veremez.
Bu tespit, biz insan hakları savunucularının keyfi bir söylemi değildir. Nitekim, Türkiye’nin de altına imza attığı BM İşkenceye Karşı Sözleşmesi’nin 2. maddesinin 2. paragrafında da aynen şöyle denilmektedir: “Hiç bir istisnai durum, ne harp hâli ne de bir harp tehdidi, dâhili siyasî istikrarsızlık veya herhangi başka bir olağanüstü hâl, işkencenin uygulanması için gerekçe gösterilemez”. Bir başka deyiş ile, neyle suçlanırsa suçlansın hiç kimse işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarına maruz bırakılamaz.
[12:16, 26.6.2019] ihd sait: İşkence iddiaları karşısında Devlet, ilgili tüm kurumlar ve hekimler hukuki soruşturmalarını ve tıbbi belgelemeyi İstanbul Protokolü ilkelerine göre yürütmekle yükümlüdürler. Aksine bir tutum suçtur.
Mutlak yasak ilkesinin yerine getirilebilmesi için işkence iddialarının İstanbul Protokolü ilkelerine dayalı olarak, hızlı, etkin, tarafsız bir şekilde soruşturulması, bağımsız heyetlerce araştırılması, adli yargılama süreçlerinin her aşamasının uluslararası etik ve hukuk kurallarına uygun davranılması gerekmektedir.
Türkiye’nin de altına imza attığı uluslararası sözleşme ve belgeler, faillerin tespit edilmesi, yakalanması, kovuşturulması ya da mahkûm edilmesinden bağımsız olarak işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarına maruz kalan kişilerin “telafi/zararın karşılanması” hakkının olduğunu açıkça belirtir. Söz konusu belgeler, aynı zamanda bu hakların güvence altına alınması ve tüm boyutları ile kullanılabilmesini sağlama yükümlüğünün devletlere ait olduğunu da ifade eder. “Telafi/zararın karşılanması” hakkı, “etkili bir hukuk yolu” ve “onarım” kavramlarını kapsamaktadır. Onarım kavramı ise hakların yeniden kazanımı, maddi tazminat, rehabilitasyon, tatmin ve ihlallerin bir daha tekrarlanmama garantilerini içermektedir.
Başta OHAL döneminde çıkartılan KHK’ler ve OHAL’i fiilen devam ettiren 7145 sayılı yasa olmak üzere işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarının önünü açan, cezasızlık zırhını kuvvetlendiren, gözaltı süresini 12 güne çıkaran, usul güvencelerini ortadan kaldıran tüm yasal düzenlemeler iptal edilerek işkence mutlak yasağını güvence altına alacak yeni yasal düzenlemeler bir an önce gerçekleştirilmelidir.
Sonuç olarak
Urfa’dan, Ankara’dan, Türkiye’den yükselen işkence iddiaları karşısında bizler hiçbir şekilde sessiz kalmayacağız.
Dünyada da özel bir yeri olan tüm birikimimize ve varlık sebebimize dayalı olarak işkencenin tespit ve belgelenmesi, işkenceye maruz kalanların tedavi ve rehabilitasyonları dahil onarım ve hukuki süreçlerinde görev ve sorumluluklarımızı etkin bir şekilde ve kararlılıkla sürdüreceğimizi; işkenceye maruz kalan tüm insanların onurlarıyla yaşayabilmeleri için bütün olanaklarımız ve insanın haklarıyla insan olduğu inancımızla yanlarında olmaya devam edeceğimizi bir kez daha paylaşmak isteriz.
Ve elbette işkenceyi sonlandıracağız. İşkencesiz bir Dünya son derece Mümkündür" denildi.