acini, 19’uncu yüzyılda Botan’da Müslüman Kürtlerin baskısı sonucu sürgün yollarına düşen Ezidilerin yerleştikleri bir köy… Midyat’ta 7 kilometre uzaklıkta olan Bacini Kuzey Kürdistan’ın en büyük köylerinden biriydi 1990’lara kadar.
Bacini Ezidilerinin hikayesi bundan 85 yıl önce kaçakçılara ait bir deve kervanını soygunla başlar. Beş on kuruşluk bir soygun yüz yıllık bir kan davasına sonra yitip giden bir neslin hayatına mal olacaktı.
HER ŞEY BİR SOYGUNLA BAŞLADI
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sadece 6 yıl sonra başlayan bu kan davasının nedenini şimdi kimse pek bilmiyor. Kimi, ‘kız meselesi’, kimi ‘toprak anlaşmazlığı’ diyor. Ancak en yaygın kanı, Bacini’den gecen yüklü deve kervanlarının köyün ağası Haynoki aşiretinden Şibri (Ağa) Akıncı’nın el koyması ile başladığı yönünde.
Havanın azıp kudurduğu gecelerden birinde Bacini köyünün viran bir evi önünde yüklü bir deve kervanı durur. Kervanın karşısına Şibri ağa geçer ve ‘’Bu mallar benimdir, el koyuyoruz’’ der. Kervan sahiplerinin ısrarları çare olmaz. Kaçakçılar, Müslüman Dahlin köyünden yardım isterler. Ancak malları vermemekte direnen Şibri ağa ile damadı Bahlo Akbulut, o gece Botkililerce öldürülür.
Yakın akraba olan Haynoki, Nasirki ve Botoki aşiretleri o gün bugündür kan davalılar. 85 yılda Bacini’de yaşayan 3 aşiret birbirlerinden toplam kimi kaynaklara 22, kimilerine göre 50 kişi öldürdü. Aşiretin şimdi yaşayan yaşlıları bile birbirlerinden kaç kişinin ödürdüklerini hatırlamıyorlar.
ŞEYH SAİT İSYANINA KATILDI, İDAM CEZASI ALDI
Aslında bu ilginç bir kan davası... 1929 yılında başlayan kan davasında Botokililer tarafından öldürülen Haynoki aşiretinin lideri Şibri ağanın farklı bir hikayesi daha var. Hareketli bir yaşam öyküsü olan Şibri ağa, Şeyh Sait İsyanına katıldığı için 1927 yılında diğer bir aşiret lideri olan Haco ağayla birikte tutuklanır. İstiklal Mahkemelerinde yapılan yargılamalar sonucu Şibri ağa idam cezası alır. Elazığ’da bir yıl tutuklu kalan Şibri, devlete verilen ‘bir torba altın’ rüşvet karşılığı idamdan kurtulur ve serbest kalır.
Baciniler arasındaki kan davasının son bulması için 1950’Ii yılların ortasında Ezidi ‘Şeyhler’, ‘Pirler’ ve ‘Müridler’ biraraya gelirler. Şeyh Fakir Teme devreye girer, aileler arasında barış olur. Kan davalı olan Sabri Akıncı ile Mehmet Atalan kankardeşi olur. Şimdi Almanya’nın Bielefeld kentinde yaşayan Bacinili Ferhan Acar’a göre bir gece Mehmet, Sabri’nin evine ‘hırsız’ olarak girer. Gece karanlığında Sabri, Mehmet’i tüfekle yaralar. Mehmet’in akrabaları bu kez Sabri’nin yeğenini vururlar. Bunun üzerine kan davası yeniden başlar.
Kürdistan’ın bu en eski kan davasında, bir yandan aşiretlerin ‘intikam’ savaşı sürerken, aynı aileler arasında evlilikler de devam edecektir. 85 yıl süren kavgada, çocuklara ve kadınlara dokunulmaması da dikkat çekicidir.
1929 yılında başlayan kan davasına devletin hiçbir müdahalesi olmaz. Aksine, ‘’bunlar Ezidi’dir, dinden çıkmışlardır’’ diyen dönemin bölgedeki devlet yetkilileri de kan davasını kışkırtır.
DEVLET BACİNİ’Yİ BOŞALTIYOR
1990’lı yıllara gelindiğinde, devlet Bacinilere korucu olmaları için baskı yapar. 1992 yılında aynı köyden Ali Ağırman kontralar tarafından katledilir, cenazesi Midyat’ın girişine bırakılır. Baciniler koruculuğu kabul etmezler. Bunun üzerine köy boşaltılır. Bir yandan kan davası bir yandan köy korucularının baskısı sonucu Bacinliler Avrupa’ya sürgüne çıkarlar.
Bilefeld ve Osnabrück kentlerine yerleşen Baciniler kan davalarını da beraberinde Almanya’ya getirirler. Aşiretler burada da birbirlerinden onlarca kişi öldürürler, gençler onlarca yıl hapislerde yatarlar.
Nitekim kan davasının son bulması için 20 yıldır Kürt Özgürlük Hareketi’nin süren girişimleri sonuç verdi. Bilefeld Halk Meclisi, Siirt Belediye Başkanı Selim Sadak ve eski milletvekili Ali Yiğit’in çabaları sonucu Bacinilerin yüzyıllık ‘intikam savaşı’ barışla sona erdi.
‘KELLEMİZ BURADA, KILINIZ BURADA!’
Kan davasının bitmesinde emeği geçen Bielefeld kentinde yaşayan Selahattin Akay, barışı nasıl sağladıklarını şöyle anlatıyor: ‘’Artık gençlerimiz kan dökülmesini istemiyor. Bazı yaşlılarımız vardı onları da ikna ettik. En son öldürülen Haziz Acar’ın evine gittik. Kellemiz burada, kılıcınızda burada. Bu cinayetler artık son bulsun dedik. Köyde tek bir aile kaldı. Yaklaşık bin aile buradayız. Hiçbir huzurumuz kalmadı. Artık bugün barış günü.’’
Selim Sadak, Ali Yiğit ve Bilefeld Halk Meclisi’nden bir heyet dün sabah saatlerinde Haynoki aşiretinin ileri gelenlerinden Hüseyin Akıncı evinde bir araya geldiler. Ardından kent merkezinde tutulan salonda buluşan binlerce kişi asırlık kan davasını verilen barış yemeği ile sona erdirdiler. Barış yemeğine Belçika, Fransa, Hollanda ve Almanya’nın birçok kentinde yaşayan Bacinilerin yanı sıra Ezidi Kürtlerin ileri gelenleri Şeyhler, Fakirler ve Mirler de katıldı.