Akdoğan, Haziran 2015 tarihinden itibaren Kürt illerinde devletin başlattığı saldırılarda toplumsal birliğe zarar veren duvarlara ayrımcı yazılar yazan, sivil vatandaşları katleden,
gayri nizami harbin bütün uygulamalarını hayata geçiren gayri resmi güçleri ve bağlı oldukları birimleri ortaya çıkarmak, bu güçleri yasal düzenlemelerle lağvederek tekrardan oluşuml1arı engellemek amacıyla Anayasa’nın 98’inci İç Tüzüğün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını istedi.
HDP Hakkari Milletvekili Akdoğan TBMM’ne verdiği araştırma önergesinde şu ifadelere yer verdi.
“Türkiye Cumhuriyeti’nin tekçi ve milliyetçi özelliğine sahip yönetim sisteminin neden olduğu yönetimsel kriz derinleştikçe toplumsal sorunlar da artmaktadır.
Toplumsal sorunların artmasına paralel olarak da demokratik ve katılımcı yönetime dair çözüm önerilerine de ihtiyaç duyulmaktadır.Ancak devlet, her dönem farklı etnik ve inançtan olan halkın demokratik ve eşitlik talepleri karşısında milliyetçi refleksle talepleri şiddet ve hukuk dışı yollarla bastırmayı politika haline getirmiştir.
Cumhuriyet tarihi boyunca kendini vareden tekçi ve katıulus yönetim sistemine alternatif olarakKürtler, demokratik toplum oluşturma amacıyla katılımcı, özgürlükçü ve yerinden yönetim esasına dayanan “öz yönetim” sistemini ilan ederek pratiğe geçirmeye çalışmıştır.
Devlet kurumları ve yöneticileri uygulamaya konulan demokratik yönetim anlayışını devletin bekasına tehdit olarak algılamaktadır. Bu doğrultuda öz yönetim talebinekarşı saldırı ve şiddet politikasıyla mücadele etmektedir.
Ancak, devlet, bu mücadeleyi geçmişte olduğu gibi kendini devletin içinde sürekli var eden, her dönem farklı isimlerle tanımlanan gayri resmi yapıları devreye sokarak gerçekleştirmektedir.
Devlet ve AKP Hükümeti, klasik yönetim anlayışına ve iktidarlarınatehdit olarak algıladıklarıöz yönetim hamlesini bertaraf etmek için 16 Ağustos-30 Kasım 2015 tarihleri arasında 16 merkezde toplamda 102 gün keyfi olarak sokağa çıkma yasağını uyguladı.
Sokağa çıkma yasağın uygulandığı merkezlerde güvenlik güçleri ile öz yönetim talep eden halk arasında günlerce çatışmalar yaşanmış, bu çatışmalarda gayri resmi güçler tarafında 30 Kasım 2015 tarihli itibariyle yaklaşık 60 sivil vatandaş katledi, onlarca ev ve iş yeri kullanılamaz hale getirildi. Yine bu tarih itibariyle onlarca siyasetçi ve yerel yöneticiyargılanıp cezaevine konuldu.
Kürt illerinde son beş ayda hangi kuruma veya kimlere bağlı olduğu bilinmeyen, kendilerinden hesap sorulmayan varlıkları dahi tartışma konusu yapılamayanözellikle giyim ve kuşamları, saç sakal şekilleri radikal dinci JİTEM tarzı güçler, sivillere çeteleri anımsatan karşıgayri nizami harbin bütün hukuk dışı uygulamalarını gerçekleştirilmektedir.
Bu güçlerbir dönem İŞID üyelerinin Irak ve Suriye’de halkı korkutmak amacıyla uyguladıkları şiddet yöntemlerini Kürt illerinde de aynı amaçla uygulamaktadır.
Türkiye’de AKP Hükümetleri döneminde basına uygulanan baskı ve sansür nedeniyle kamuoyu bu hukuk dışı uygulamalardanbi haber durumdadır. Onlarca sivil vatandaşın elleri arkadan bağlı yere yatırılarak ayrımcı ve faşist söylemlerde bulunmaları, şehir merkezlerinde yaşanan çatışmalarda kadın, genç, çocuk, yaşlı ayrımı yapmadan doğrudan hedef alınarak katledilmeleri,
katledilen sivil vatandaşların cenazelerine ahlaki değerlerle bağdaşmayan davranışlarda bulunmaları, ilçe merkezlerinde duvarlara hakaret vari, faşist, ayrımcı,cinsiyetçi, yazıların yazılması, milletvekilleri ve seçilmişler doğrudan hedef alınarak yaralamagibi uygulamalar, şiddet ve hukuksuzluğun boyutların ne derece olduğunu göstermektedir.
Kürt illerinde insani, ahlaki, demokratik değerleri hiçe sayarak vatandaşlıkaidiyeti zayıflatan, birlikte yaşam koşullarını ortadan kaldıracak, faşist ve ayrımcı uygulamalarda bulunan bu yapıların faaliyetlerini araştırmak, bu tarz gayri meşru yapıların oluşmasının önene geçilecek yasal düzenlemelerin yapılması toplumsal barışın sağlanması adına meclisin araştırması önem arz etmektedir. Hakkarihabertv.com
