Kahramanmaraş’ta askerlik görevini yaparken beraber nöbet tutuğu askerin ‘tüfeğiyle dürterek uyandırdığı sırada namluya dokunması’ sonucu hayatını kaybettiği iddia edilen er Eren Özel’e ilişkin Adli Tıp Kurumu (ATK) 1. İhtisas Kurulu’nca hazırlanan ikinci raporda, ölümün sanığın anlattığı şekilde gerçekleştiği ifade edildi.
Oysa sanık asker, Er Özel’in ölümüne ilişkin birbiriyle çelişen dört ifade vermişti. Ayrıca hazırlanan özel bilirkişi raporunda, ATK’nın birinci raporunun aksine Özel’in uyur pozisyonda öldüğü ve kulağının altında darbe izi olduğu belirtilerek, cinayete işaret edilmişti. Askeri mahkeme, ATK’nın ikinci raporuyla da ikna olmayınca dosyayı, görüş belirtmesi için bir adli tıp uzmanına gönderdi.
YATTIĞI YERDE VURULDU: Er Özel, 8 Eylül 2011’de Kahramanmaraş 5. Zırhlı Tugayı’nda askerliğini yaparken üst devresi er Ahmet Aktaş’la nöbete gitmişti. İddialara göre İlkin Aktaş uyumuş, sonra Özel aynı bölümde kıvrılmıştı. Özel, yattığı yerde sol gözünden vurulmuş vaziyette ölmüştü. Önce erin intihar ettiği söylendi.
Aynı gün ifadesi alınan Aktaş tüfeğinin duvara çarpıp ateş aldığını öne sürdü. İkinci ifadesinde, duvara yasladığı tüfeğin Özel’in üzerine düştüğünü, erin de tüfeği tutup ayağa kalkmak isterken patlama olduğunu iddia etti. Üçüncü ifadesinde, tüfeğin kapıya çarparak patladığını savundu. Dördüncü ifadesinde ise ‘tüfeğiyle dürterek uyandırdığı sırada namluya dokunması’ sonucu Özel’in kendisini vurduğunu iddia etti.
Aktaş’ın yasak olmasına rağmen kulübede neden şarjör taktığı ve tüfeğin emniyetinin neden açık olduğu anlaşılamadı. ATK 1. İhtisas Kurulu tarafından verilen birinci raporda, “Özel’i öldüren kurşunun uzak atış mesafesinden atıldığı” ve ölümün kaza sonucu gerçekleşmiş olabileceği ifade edildi. Aktaş’a ‘bilinçli taksirle adam öldürme’ iddiasıyla 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı Gaziantep Askeri Mahkemesi’nde dava açıldı.
Bu arada, Özel Ailesi’nin başvurusu üzerine İstanbulÜniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Nadir Arıcan’ın hazırladığı uzmanlık raporunda, Özel’in kasten öldürülmüş olabileceğini ifade edildi. Prof. Arıcan, atışın uzak değil, bitişik mesafeden yapıldığına dikkat çekerken, Özel’in sol kulağı arkasındaki sıyrık için de “Ölüm öncesi ya da sonrasında sıyrık oluşturacak nitelikteki cisimlerle künt travma sonucu olduğunu düşündürmektedir” dedi.
Özel’in dizlerini kendine çekip sol elini bacakları arasına sıkıştırmış haldeki görüntüsü karşısında da Arıcan, “Genel hatlarıyla uyku pozisyonunda olduğunu düşündürmektedir. Bulgular Ahmet Aktaş’ın, namludan tutup kalkmak üzereyken silahın ateş alması öyküsünü desteklemiyor” dedi.
ADLİ TIP’IN İKİNCİ RAPORU DA İKNA ETMEDİ: Askeri mahkeme, ATK ile Prof. Arıcan’ın raporlarını tekrar ATK 1. İhtisas Kurulu’na gönderdi ve çelişkinin giderilmesini istedi. Kurul 16 Temmuz 2014’te ikinci bir rapor hazırlayarak, mahkemeye sundu. İlk raporunu tekrar eden kurul, ölümün sanığın anlattığı şekilde gerçekleşmiş olabileceğinde ısrar ederek, “Kişinin bulunduğu ortam, olayda kullanılan silahın özellikleri, ateşli silahın mermi çekirdeği giriş yarası lokalizasyonları, atış mesafesi özellikleri birlikte değerlendirildiğinde, yaralanmanın sanık ifadesinde belirtildiği şekilde meydana gelmiş olabileceği mütalaa olunur” dedi.
ATK raporu ile ikna olmayan askeri mahkeme geçen 22 Ekim’de görülen duruşmaya Gaziantep Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ergin Dülger’i davet ederek, dosyayı kendisine teslim etti. Dosyayı incelemesi talep edilen Prof. Dülger, 26 Aralık’ta yapılacak duruşmada mahkeme heyetini bilgilendirecek.
Özel Ailesi’nin avukatı Tonguç Aslan, iknici ATK raporunun ilkinin tekrarı olduğunu savunarak, “İkinci rapor, kes-yapıştır-kopyala metin gibidir. Eskisinden tek bir farkı, son cümlesidir. Orada da, ölümün sanığın anlattığı gibi gerçekleştiği iddia ediliyor. Oysa sanığın birbiriyle çelişen dört ifadesi var. ATK bu dört çelişkili ve tutarsız ifadeden birini seçerek yorum yapıyor. Böylece hem askeri mahkemenin görev alanına giriyor, hem de yanlı davranıyor” dedi.