BDP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Demir Çelik, geçmiş seçim dönemlerinden edindikleri olumlu-olumsuz deneyimleri yeni dönem için değerlendirdiklerini belirterek, BDP'li belediyelerin halkın tamamını kapsayan meclisler tarafından yönetileceğini, belediyelerin bu meclislerin bileşeni olacağını açıkladı.
"Artık demokratik siyaset devletin her türlü soykırımcı yaklaşımlarına rağmen kendini muhatap olarak konumlandıracak ve devleti çözüme getirecek" diyen Çelik, 2014'ün özerk Kürdistan'a ulaşmada önemli rol oynayacağını ifade etti. BDP Ekoloji ve Yerel Yönetimlerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Muş milletvekili Demir Çelik ile yaklaşan yerel seçimleri konuştuk...
BDP'li Demir Çelik, günümüz dünyasının ademi merkeziyetçilik ve yerindelik ilkesine bağlı olarak yerellerin önümüzdeki dönemde çok daha ön plana çıkacağına dikkat çekerek, bu manada başta Kürdistan olmak üzere Türkiye'nin bütününde küreselleşmenin gelişmesine denk düşen yeni bir vizyonla seçmenin karşısına çıkacaklarını belirtti. Mevcut siyasi partilerin statükodan ve sistemden beslendiğini ifade eden Çelik, şöyle devam etti:
"Biz kentlerin tek başına beslenmenin, barınmanın, korunmanın mekanı olmaktan çıkmasını ve insanın doğrudan sosyal, psikolojik varlık olarak ihtiyaçlarının karşılandığı yerler olmasını istiyoruz. Ama aynı zamanda da doğayla barışık olabileceği; iktidar karargahı dışı, toplumun örgütlenmesini esas alarak yaklaşmak gerekiyor. Bu anlamıyla da ötekilerden farklı olarak bizim her şeyden önce kent ve kentlinin yararına dair iddia sahibi olduğumuz projelerimiz bulunmalı. Kentin sosyal durumuna ilişkin projelerimizle önümüzdeki 10 yılları karşılayacak bir durumdayız."
Çelik, aday adaylarından demokratik özerklik çerçevesinde kente dair projelerinin olmasını beklediklerini belirterek, siyasal paradigmalarına uygun, vizyon sahibi kişilerin tercih edileceğini belirtti.
'DEMOKRATİK ÖZERKLİK YEREL YÖNETİMLERLE ETE KEMİĞE BÜRÜNECEK'
Yerel politikalarında demokratik özerkliği esas alacaklarını bildiren Çelik, şöyle dedi: "Bizim demokratik özerklik projemiz bölgeye ve bölgelere siyasal özerkliği talep ediyor. Bu proje mevcut egemenlikçi, katı merkeziyetçi sistemin, devletin rızasıyla gerçekleşmeyeceği gerçeğinden hareketle biz bunu ilan etmiş bir partiyiz.
İnşası gibi görevi yükleniyoruz. Bu anlamıyla da yerel yönetimlerle şekillenip ete kemiğe bürünmesi, toplumla buluşturulması ve topluma mal edilmesi gerekiyor. Böylece daralan ve küçülen devletin, büyüyen ve çoğalan toplumsal gerçekliğin kabulüne varmasını hedefliyoruz."
Demokratik özerkliğin inşasını sağlamada yerel yönetimleri önemsediklerini vurgulayan Çelik, bu bakımdan, yerel yönetimlerin idari-mali özerkliğini savunduklarını ve devletin sunmadığı hizmetleri oluşturacaklarını ifade etti:
"Yerel yönetimler günümüz küreselleşmesinin ademi merkeziyetçiliği ilkesine bağlı olarak, devletin vermeye razı gelmediği eğitim, kültür, sağlık, turizm, güvenlik gibi toplumun özgücüne dayanan temel konularda da, kazanılan bu idari-mali mekanizmalar üzerinden söz sahibi olsun. Bu olmadığı takdirde yerelin kendi başına yapacakları sınırlanıyor ve kaynak yada bütçe ayıramıyor. Şu an itibarıyla gelişmişlik düzeyine baktığımızda, Avrupa Konseyi Bölgesel Yerel Yönetimler Özerklik Şartı da bizim taleplerimiz nezdinde geri kalıyor ama yerel yönetimlerin mali-idari özerkliğe kavuşması bakımından önemli fırsat verecektir.
Yerel kültürün yaşatılması adına, Kürtçe üzerine tümden eğitimin verildiği kreşlerden ilkokula, ilkokuldan üniversiteye kadar hepsini yerelin yapabilme hakkını istiyoruz. Aynı şekilde nitelikli ve erişilebilir sağlık hizmetleri gibi meselelerde de. Devletin hala taksit taksit verdiği birçok talebi ertelenemez buluyor ve bizler bir şekilde yapalım, istiyoruz. Tabii ki kanalizasyon, içme suyu, yol, park-bahçe düzenlemeleri gibi konulara da herkesten önce eğilmesi gereken bizleriz. Ama Kürt özgürlük hareketinin bu gelişmişlik potansiyeline bağlı olarak da toplumsal sorunlarımızı mevcut projelerimizle çözüme kavuşturmalıyız."
PROJELERLE SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNÜ SAĞLAMAK ÖNEMLİ
Çelik, "Parmakların tetikten çekildiği, şiddetin son bulacağı umudu yaşanırken demokratik siyaset istihdam, yoksulluk, sefalet, madde bağımlılığı gibi kapitalist modernitelerin kirletici yaklaşımlarına karşı nitelikli projelerle sorunların önünü alamazsak belediyeleri kazanıp kazanamayacağımızın bir önemi olmaz" diyerek, yeni dönemde belediyelerin bu yönlü projelerinin de olacağını kaydetti.
"Evet, önemli sayıda yerelleri kazanalım ama bu siyasal-sosyal travmaları da çözecek şekilde, radikal yerden yaklaşmak gerekiyor... Bu anlamda tarihsel görevimiz var. 2014 seçimlerini dönüm noktası olarak kabul ediyoruz. Artık demokratik siyaset devletin her türlü soykırımcı yaklaşımlarına rağmen kendini muhatap olarak konumlandıracak ve devleti çözüme getirecek. Seçimi bu yönüyle de önemsiyoruz."
Çelik, kapitalist modernitenin Kürdistan toplumunu yoksullaştırarak ülkenin batı yakasına göçerttiğini ve burada Türkleştirmeye, sisteme entegre etmeye çalıştığına dikkat çekerek, Kürdistan'da kalan genç nüfusu da ideolojik aygıtlarla, sömürgeci politikalarla teslim almaya çalıştığını ifade etti. "Teslim alamadıklarını ya öldürüp yok etmeyi, ya cezaevine koymayı yada uyuşturucu, kumar, içki yada fuhuşa çekerek onun politik yönünü yontarak politika dışına çekmeye çalıştı.
Yorumlayamayan, müdahale gücünden uzak Kürt gençliği yaratmaya çalıştı" diyen Çelik, belediyelerin bu soruna şimdiye kadar ciddiyetle yaklaşmadığı özeleştirisini yaptı: "Belediyeler bu soruna ciddi düzeyde eğilmeli. Gençliği bundan kurtaracak, yeniden rehabilite edecek, yaşamın içine katabilecek rolü üstlenmek zorundadır. Belediyelerimiz bu konuda da yeterince, '99'dan beri gerekli duyarlılığı göstermediler ancak sosyal politikalarımız nezdinde, demokratik özerkliğin sosyal boyutu yönüyle de toplumu bu problemlerden arındırmak durumundayız."
BDP'li Demir Çelik, "1999, 2004 ve 2009... Üç dönem geçirdik. 15 yıllık zaman dilimine sığdırabildiğimiz pratik söz konusu. Bu manada, beş bin yıldır çözülmeyen temel siyasal, sosyal problemlerin çözümünü 5-10 yıla sığdırabilme potansiyeline, kapasitesine sahip değiliz. Halkımızda maalesef böyle bir algı var. Kısa erimli beklenti olmayınca da bazen kırılmalar yaşanıyor. Öncelikle halkımızın beklentilerinin uzun erimli olabileceğini hele hele demokratik siyaseti konuştuğumuz bu süreçte bir adım ileri iki adım gerileri hep oynayacağımızı; bugünden yarına barışa da özgürlüğe de ulaşamayacağımızı bilmek gerekiyor. Belki onlarca yıla mal olacak emeğe ve gayrete muhtaç olduğumuzu bilmek zorundayız" diye konuştu.
'GEÇMİŞ SEÇİMLERDE DUYGUSAL DAVRANILDI'
Çelik, üç seçim döneminden nicel olarak büyüyerek çıktıklarını ancak niteliksel olarak yetersiz kalmış olabileceklerini belirtti: "Niteliksel manada ötekisinden farkımızı net ortaya koyabilecek başarıyı, Amed'den Kürdistan'ın diğer yerellerine doğru çok da model belediyelerimizi gösteremedik. Temel özeleştirimiz bu olmalı. Geçmiş seçimlerde duygusal davrandık. Halk olarak duygusal davrandık. Bazen aileden, aşiretten olması gibi talebin içerisine girdik... Yada merkezi kadrolarda tanıdıkları, bildikleri,
kendisine yakın kişileri kolladıkları ve korudukları gibi zafiyet içine düştük... İkisi de yanlıştı. Bu anlamda Kürt siyasetinin mücadelesinin onlarca yıllık birikimi, değeri ortadayken ve bunlar üzerinden siyasal projemizin ete kemiğe büründürülmesi gibi tarihsel görev bizi bekliyorsa; öncelikle aşiretsel, mezhepsel, ailesel duygudan, anlayıştan azade davranmak zorundayız, her birimiz. Yönetenlerin hangi aşiretten olduğu vs. değil; nitelikleriyle, öncü kabiliyet ve siyasal birikimleriyle en iyi temsil edecek noktada olmaları önem taşıyor. Bu konuda genel merkez olarak da önseçimde adil ve eşit davranarak halkımızın çıkardığı bu adaylarla seçimleri kazanırsak sadece belediye başkanlığı ile değil; nitelikçi,
güçlü potansiyele sahip meclislerle de yerelleri donatabilir ve demokratik katılımcılığı da hayata geçirebilirsek onlarca yıldır ağır bedellerle karşılamaya çalıştığımız süreci yeni bedeller ödemeden, kazasız bir şekilde karşılarız. Buradan çıkacak sinerjiyle de Türkiye'nin tüm ezilenlerine yeni bir umut olarak demokratik konfederalizmi, özyönetimleri onların kabul edeceği seviyeye taşıyabiliriz."
'BELEDİYELERİ MECLİSLER ARACILIĞIYLA HALK YÖNETECEK'
Çelik, demokratik katılımcılığı herkesten çok savunmalarına rağmen, bunun gereğini yerine getirmede önceki dönemlerde sorunlar yaşadıklarını ve bencil, bireyci davranışların açığa çıktığını dile getirdi. "Rahatsız olduğumuz, şikayetçisi olduğumuz sisteme benzememeliyiz" ifadelerini kullanan Çelik, yeni dönemde BDP'li belediyelerin halkın tamamını kapsayan meclisler tarafından yönetileceğini, belediyenin bu meclislerin bileşeni olacağını açıkladı:
"1999'da henüz gündemde yokken biz gündemleştirdiğimiz için soruşturma yaşadığımız kent meclislerimiz vardı... Kentte yaşayan sivil toplum örgütlerinin, demokratik kitle örgütlerinin, toplum dinamiklerinin dahil edildiği ve örneğin aylık, üç aylık, beş yıllık gibi belediyelerin projelerini, planlarını, bütçelerini ortaklaştırarak borcu ne kadar ise, nereye ne kadar harcamışsa, bu şekilde bütçemizi halka açmıştık.
Kentte, köyde, mahallede, kadının, gençliğin, emek hareketinin olduğu meclisler oluşturduk ama belediyelerle meclisler arasında doğru ilişkiyi kuramadığımız için zaman zaman sıkıntılar yaşanmakta. Belediye bu kent meclisinin bileşenidir, önemli bileşenidir, ama kent meclisinin üzerinden bir pozisyon alamaz. Diğer bileşenlerin nelerin olup bittiğinden haberdar olması, daha doğrusu kararlaştırmaya katılması gerekiyor. Bu manada, özgür demokratik yerel yönetimler olarak formüle ettiğimiz modelde kentte yaşayan herkes ama herkes yönetimde ve bütçenin yürütülmesinde, hizmetin üretilmesi aşamalarında söz, karar, yetki sahibi olacak."
Çelik, halkın belediyenin yönetilmesinde karar ve yetki sahibi olması meselesine şu örnekle açıklık getirdi:
"Mesela belediye kadınlarla ilgili bir proje mi yapacak; önce kadın meclisinde bu projenin bütçesi, uygulaması, takvimi, araçları belirlenir ve kadın meclisinin kararıyla sonuca erer. Herhangi bir mahallede cami mi yapılacak, içme suyu sorunu mu giderilecek; mahalle sakinleri mahalle meclislerinde tartışacaklar ve karar alınacak. 5 yıllık proje planlamalarında söz konusu mahallenin acil talepleri de gündemleştirilecek ve uygulanacak."
HALK BELEDİYELERİ DENETLESİN
Halkın belediyeyi denetleyeceğini ifade eden Çelik, şöyle konuştu:"Aynı zamanda bütçemizi halka açmak istiyoruz. Aylık İller Bankası'ndan gelen paylarımız nedir; su, çevre, çöp, emlak vergileri nelerdir... Aylık gelirimiz ne kadardır, giderimiz ne kadardır... Hangi proje hangi maliyetle yapıldı, hangi ihale sistemiyle yapıldı... Bunların tamamı hem yazılı ve görsel basında hem de kentin görünen yerlerindeki ışıklı tabelalarda duyurulacak. Bütçeyi halka tamamen açıp denetimine tabi tutacağız.
Bu belki devletin hoşuna gitmeyen uygulamadır ama adaletten, özgürlükten, eşitlikten bahseden siyasi parti olarak bizler için önemsenmesi gerekiyor. Yer yer bu konuda da eksik kaldık; kendimizi halka kapatmakla yetinmedik, belediyenin işleyişini de halkın katılımcılığından esirgedik. Bu eksikliği telafi edecek şekilde sorunlara yaklaşarak halkın huzuruna çıkmak istiyoruz."
‘BDP HDK’NİN BİR BİLEŞENİ’
HDP ile seçimlere girilmesinin de önemli olduğuna işaret eden Çelik, bazı çevrelerin bu konuda parti içinde bir sorun yaşandığını iddia ettiğini; bunun doğruyu yansıtmadığını açıkladı. BDP'nin HDK'nin bir bileşeni olduğunu hatırlatan Çelik, HDP'yi de "demokratik ortak vatanda birlikte yaşayacağımız halklar ve kimliklerin çatı partisi" şeklinde nitelendirdi. "Gönül isterdi ki, bu partiyle Türkiye'nin her yerinde seçime katılalım. Ama HDP yakın zamanda partileşmeye karar verdi, seçime katılabilme yeterliliğine tam olarak henüz erişememişti. HDP'nin halk nezdinde henüz çok tanınmadığı ve seçime de az kaldığı için Kürdistan'da seçime HDP ile katılmamızın sıkıntı olabileceğini düşündük.
Kürdistan'da bu nedenle BDP ile girmenin doğru ve kazandırıcı olacağını ama çatı partisi olan HDP'nin Türkiye halkları ve Kürdistanlılara tanıtmanın da gerekli olduğunu düşündük ve olası 2015 seçimlerine de onla katılma ihtimalimiz olduğundan Kürdistan dışındaki yerlerde HDP ile seçime girmenin doğru olduğunu düşündük" diye konuşan Çelik, bu kararın hem BDP PM ve MYK'sinde hem de HDP PM ve MYK'sinde alındığını açıklayarak, ekledi: "Bu partilerin ikisiyle birden seçime girilmesiyle ilgili bir kriz yoktur. Son dönemdeki spekülatif haberler gerçek dışıdır. Ortaklaştırılan bu kararın arkasında durmak da hepimizin, kadroların sorumluluğudur."
BDP Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Muş milletvekili Demir Çelik, milletvekillerinin aday olup olmayacağı yönünde bir tartışmanın şu ana kadar yürütülmediğini önemli olanın da toplumun ihtiyaçlarına cevap olmak olduğunu kaydetti.
"Seçimdeki başarı mutlak manada başarılı olduğunuzu göstermez. Toplumun ihtiyaçlarına cevap olabiliyor musunuz; önemli olan budur. Başarıyı elde etmek için elbette halkın teveccüh göstereceği kişilerin ön plana çıkması bekleniyor. Ama biz her şeye rağmen bütün milletvekili grubumuzu farklı yerlerde değerlendirip, oradaki belediyeleri kazanma gayesinde değiliz. Sınırlı sayıda olabilir. Atıyorum; İstanbul gibi büyük yerde olabilir, yine Kürdistan'da stratejik olarak yaklaştığımız yerde olabilir. 1'i yada 2'yi geçmeyecek şekilde olabilir. Günü geldiğinde grubumuzda, MYK'de tartışırız ama şu saate kadar böylesi bir tartışma hiçbir organımızda ele alınmış değil” diye konuştu.
Çelik, son söz olarak, "2014'ü önemsiyoruz; onurlu barışa, özgür, özerk Kürdistan'a ulaşmada önemli rol oynayacaktır. Her kişinin, kurumun bu hassasiyetle yaklaşması, bu çabanın gayreti içinde olması gerekir" dedi.