Adıyaman, Ağrı, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkari, Iğdır, Muş, Siirt, Şırnak, Şanlıurfa, Tunceli, Van ve Kars-Ardahan Bölge Barosu tarafından yapılan ortak açıklamada, çözüm sürecinin devam ettirilmesi istendi.
Açıklamada, "Kürt meselesinin çözümüne dair büyük bir toplumsal destekle devam eden çalışma ve arayışların, seçim sürecinde gündelik siyasal kaygılarla askıya alınması ve adeta bizzat siyasetçiler eliyle itibarsızlaştırılmasını, halk 7 Haziran seçimlerinde ortaya koyduğu tercih ve çözüm sürecine verdiği güçlü destekle onaylamamış ve siyaset kurumunu sürecin devamından yana cesaretlendirmiştir.
7 Haziran seçimlerinin tartışmasız en önemli sonucu HDP’nin seçim barajı ile somutlaşan resmi paradigmayı yıkmış olmasıdır. Kürt sorununun barışçıl çözümü ile doğrudan ilişkili olan bu sonuç, Kürt sorunun barışçıl bir şekilde meclis çatısı altında çözümü konusunda eşsiz bir fırsat sunmuştur.
Ancak bu güçlü destek ve sivil siyasetin biricik yol olduğu gerçeğine rağmen, seçim öncesi oy kaygısı ile oluşan belirsizlik hali bugün yerini maalesef hükümet kurma çabalarındaki kaygılara bırakmıştır. Hukuksal, siyasal, ekonomik ve soysal boyutları olan ve dolayısıyla bireylerin ve toplumun günlük yaşamı kuşatan ve doğrudan etkileyen bu soruna dair çözüm çabalarının çevresel faktörler de dikkate alındığında ara dönemler gerekçe gösterilerek ertelenemeyecek kadar acil olduğu ortadadır.
Ortadoğu’da dengelerin, gücün, sürekli olarak değişmesi karşısında belki de tek değişmeyecek gerçek hem Türkiye’nin iç barışı hem de bölge barışı için Kürt meselesinin bir an önce çözülmesi gerektiği gerçeğidir" denildi.
Yazılı açıklama yapan bölge baroları çözüm önerilerini ise şöyle sıraladı:
"Siyasi partileri gerek koalisyon arayışların ve gerekse de yeni yasama dönemi faaliyetlerinde, çözüm sürecini ve yeni, çoğulcu, çağcıl, sivil bir anayasayı esas almaya, hükümeti seçim öncesinde başlayan ve en son Ardahan’da bir kişinin yaşamını yitirmesi ve iki kişinin yaralanması ile sonuçlanan ve her türlü provokasyonu tetikleyen olaylara ilişkin açık, şeffaf, etkin ve toplumu tatmin edici soruşturmalarla güven tesis etmeye, barıştaki ısrarı ve çözüm sürecindeki tartışmasız rolü nedeniyle,
Abdullah Öcalan ile görüşmelerin gerek siyasetçiler gerekse de avukatlar düzeyinde yeniden ve acil olarak başlatmaya, Türkiye’yi, sadece Kürtler için değil, Suriye’de yaşayan bütün etnik ve dini farklılıklar için insani bir yaşam alanına dönüşen Rojava’ya dair siyasetinin barış sürecinin bir parçası olduğunu unutmadan gözden geçirmeye ve bu konuda özellik Kürt toplumunu yaralayan siyaset dilinin değiştirmeye,
oluşan meclis yapısı ve sorunun çözümünde sivil siyasetin elinin güçlenmesi karşısında ateşkesin bozulması ile bütün bir siyaset kurumu yara alacaktır. Bu nedenle tüm tarafları çatışmasızlık ortamının kalıcı bir barışa evrilmesi konusunda ısrarcı olmaya, barışa hizmet etmeyecek, söylem, tutum ve açıklamalardan kaçınmaya davet ediyoruz."iha