Franda’da PKK derneklerini polis basıyor, olaylar çıkıyor. Ortalık savaş alanına dönüyor. Dünyanın her tarafında bu ve buna benzer olaylar yaşanıyor. Her yerde sokaklar adeta kaynıyor ve sokak tansiyonu bir türlü düşmüyor. Bu sür manşet beni bir Hakkarili olarak çok üzdü. “Türkiye Türklerindir” ve “Büyük Gazete” sloganlarıyla yayın hayatını sürdüren ve çok okunan bu gazete bence Hakkari’ye haksızlık etmiştir.
Eğer bir adama herkes sen yalancısın derse o kişi ne kadar doğruları söylese ve savunsa da kimseler ciddiye almaz. Hakkari sürgün yeri, Hakkari olayların merkezi, Hakkari yaşanmaz kent, Hakkari ateş hattı diye söylenmeye ve yazmaya devam edersek hepimiz kaybederiz.
Buraya hiçbir kamu çalışanı isteyerek gelmiyor. İşte Hakkari üniversitesi bir örnektir. Akademik kadro hala boş ve profesör getirtemiyoruz. Tayini çıkan bir çok kamu çalışanı buraya gelmektense istifa etmeyi tercih ediyor.
Kadrolar boş olduğu için vekaletlerle yürütüldüğü için verim olmuyor sağlık ve eğitim gibi ciddi branşlarda faturası bize çıkıyor. Sizler Hakkari’yi ne kadar “kötü adres” gösterseniz bile buraya polisi, askeri,öğretmeni ve memuru gelecektir. Bu insanların psikolojisini bozmaya, ailelerinin huzurunu kaçırmaya bizi de töhmet altında bırakmaya ne hakkınız vardır.
Burası olayların başkenti olarak biliniyorsa bunun tek sorumlusu hükümet ve devlet değil mi? Buradaki güzellikler hep barut kokusu ve bomba dumanlarıyla örtüldü. Öylesine ihtişamlı tabiat güzellikleri ve ayrıcalıklar var ki iddia ediyorum iç ve dış turizmi adeta patlatır.
Günlük sokak gerginlikleri nerde yaşanmıyor ki ? Hürriyet gibi büyük bir gazetenin Hakkari’mizi deşifre ederek böylesine kırıcı bir manşet atmasını nefretle kınıyorum. Ve onlara Hakkari’den “ BURASI PARİS DEĞİL GURURLA HAKKARİ” diye yanıt veriyorum.