Antalya'da düzenlenen 4. Üreme Tıbbi Derneği Kongresi'nde açıklamalarda bulunan Ege Üniversitesi Aile Planlaması-İnfertilite Uygulama ve Araştırma Merkezi Bilimsel Direktörü, E.Ü.T.F. Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD Öğretim Üyesi ve Üreme Tıbbı Derneği Başkanı Prof.Dr. Erol Tavmergen, yapılan istatistiklere göre kadın ya da erkeğin çocuksuzluk konusunda aşağı yukarı birbirine yakın oranlarda sorumlu olduğunu, bu oranın yüzde 40'ı kadına bağlıysa yüzde 40'ını erkeğe bağlı faktörlerin, yüzde 20'sini de her ikisini de ilgilendiren faktörlerin oluşturduğunu söyledi.
Bu problemlerin kadınlarda yumurtlama sorunları, tüpler ve rahimle ilgili sorunlar ve enfeksiyonlar olabileceğini, erkekte ise sperm sayısı azlığı, hareket bozukluğu ya da şekil bozukluğunun ön planda olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tavmergen, kısırlığı tetikleyen farklı etkenlerin de olabileceğinin altını çizdi. Prof. Dr. Erol Tavmergen, yaşamsal özelliklerin, alışkanlıkların gebeliği olumsuz etkilediğini ancak bunların ilaç kullanmadan engellenebileceğini ve çocuksuzluğun sebebinin bir bölümünün böylelikle ekarte edilebileceğini kaydetti.
"ŞİŞMANLIK ÖZELLİKLE KADINLAR İÇİN BÜYÜK TEHDİT"
Bu faktörlerin başında aşırı kiloların geldiğini hatırlatan Prof.Dr. Tavmergen, "Ülkemizde de giderek artan bir obezite sorunuyla karşı karşıyayız; kadın için de, erkek için de. Kaldı ki obez olan bir kadının gebe kalsa bile o gebeliği sağlıklı bir şekilde sürdürme şansı normale göre daha az.
Yani erken doğum, düşük yapma riski ya da doğumda farklı tehlikeli rahatsızlıklar yaşama riski oldukça yüksek. Dolayısıyla vücut kitle endeksini en uygun şekle getirmek zorundayız ancak bu demek değildir ki zayıflık bir avantaj içindedir. Kitle endeksi açısından aşırı zayıflık da gebe kalma potansiyelini etkiler" dedi.Bunun dışında yeme içme alışkanlıklarıyla ilgili düzeltebilecek aktörler bulunduğunun da altını çizen Prof. Dr. Erol Tavmergen,
"Bunlardan biri sigara tüketimidir. Sigara gebe kalma potansiyelini yüzde 40-50 arasında olumsuz yönde etkiliyor. Hele hele kadın ve erkek birlikte içiyorsa bu potansiyel yüzde 50'ler seviyesine yükseliyor. Bir kadın ne kadar uzun süre sigara içerse yumurtalık rezervinde o kadar olumsuzluk başlıyor. Bu kadının normalden 3-5 yıl daha erken yaşta menopoza girmesi gündeme geliyor. Menopozdan 8 sene evvel zaten yumurtlama konusunda ciddi problemler çıktığını biliyoruz. 40'lı yaşlarda üremeyle ilgili sıkıntılar başlıyor.
Bir de bunu sigara sebebiyle 5 yıl erkene alırsak 33-35 yaşından itibaren bu kadında sıkıntıların olması beklenebilir. Sigara bir yandan akciğerleri, kalbi yumurtalık rezervini bozarken diğer yandan yumurtanın DNA bütünlüğünü de bozuyor. DNA bütünlüğü spermde de bozuluyor erkek de içtiği takdirde. Dolayısıyla yumurta hücresi gelişebilir, döllenebilir ama çocuk meydana getirme potansiyeli azalıyor" diye konuştu.
"TELEFON CEPTE TAŞINMAMALI"
Erkeklerde en önemli problemin testislerde ısı artışına sebep olan faktörler olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Tavmergen, testislerin normalde vücut ısısının 2-3 derece daha altında faaliyet göstermesi gereken organlar olduğunu belirterek şunları söyledi:"Dolayısıyla devamlı oturmak zorunda olduğumuz takdirde, çok sıkı pantolon giymemiz durumunda ya da fırınlar gibi yüksek ısılı yerlerde çalıştığımız takdirde veya şoför olarak devamlı oturarak çalıştığımız mesleklerde maalesef olumsuzluklar beklenir.
"Prof. Dr. Tavmergen, kısırlıkta radyasyonun da önemli etkenlerdin biri olduğunun altını çizerek, "Radyasyon kadın için de geçerli, erkek için de geçerli. Radyoaktif maddeye ya da radyasyona maruziyet ve devamlı üzerimizde taşıdığımız cep telefonları, çocuksuzlukta önemli etkenlerden biri olabilir çünkü bunlarda oldukça yüksek elektromanyetik yük var. Bunlar mümkün olduğu kadar vücuda uzak durmalı, cepte asla taşınmamalı. Kadın için de, erkek için de bu geçerli. Mümkün olduğu kadar uzakta durmalı" dedi.