Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Ankara Şubesi, 3 aylık (Temmuz, Ağustos, Eylül) "Medya Raporu"nu Mülkiyeliler Birliği'nde açıkladı. Basın açıklamasından önce kısa bir konuşma yapan ÇGD Genel Başkanı Ahmet Abakay, Erdoğan'ın, "Basın özgür değilse bu yayınları yapabilirler mi? Ben diktatör olsam bunlar bu yayınları yapar mı?" şeklindeki sözlerini hatırlatarak, "Cumhurbaşkanı ilk defa doğru konuşuyor. Artık silah zoruyla basın kuruluşlarına el konuluyor. Diktatör olduğunu kabul etmiş durumda" dedi.
'AKP, Türkiye'yi savaşa sürüklüyor' ÇGD Ankara Şube Başkan Yardımcısı Yıldız Yazıcıoğlu da, 7 Haziran seçimlerinin Türkiye'nin geleceğini şekillendirecek sonuçlar yarattığını belirterek, "AKP iktidarının bizleri sürüklediği Ortadoğu yaşamı, bu coğrafyadaki İslamcı terör örgütlerinin eylem haritasına ülkemizi de ekledi.
İktidar tarafından TIR'larla silah gönderildiği iddiası çürütülemeyen bir İslamcı terör örgütü, ülkemizdeki bir arada yaşama iradesine saldırmış ve karanlığında 102 insanımızı kaybetmemize neden olmuştur. Bu katliamın ardından medyada yaşananlar, bir sonraki raporumuzda ayrıntısıyla ele alınacaktır" dedi.
'İktidar partisi sokak eylemlerini örgütlüyor'
Türkiye'de medyanın büyük bir kısmının iktidarın manipülasyon aracı olarak kullanıldığına işaret eden Yazıcıoğlu, "Bu medya terör saldırılarında hedef şaşırtmayı iş edinmiş durumdadır. Ahmet Hakan'ın uğradığı saldırı ve bu saldırıların faillerinin AKP ile ilişkileri göz önüne alındığında, iktidar partisinin adeta sokak eylemlerini örgütlediği görülmektedir" dedi.
'Toplum baskı altın alınmak isteniyor'
Gazetecilere yönelik gözaltı ve tutuklama gibi tutumların halkın haber alma hakkının engellenmesine yönelik olduğunu ifade eden Yazıcıoğlu, "Basına yönelik bu engelleme girişimleri, baskıcı iktidar tarafından tüm topluma yayılmak istenmektedir. TCK 299'da düzenlenen 'Cumhurbaşkanına hakaret' ve yine TCK 125. madde, bütün bir ülkenin zapturapt altına alınmasının göstergesindir" diye konuştu.
'Gazetecilerin başına geleceklerden iktidar sorumludur'
Gazete ve haber sitelerinin kapatıldığına ve bununla ülkenin adeta sessizlik sularında boğulmak istendiğine dikkat çeken Yazıcıoğlu, "Türkiye, ifade özgürlüğünün yok edilmeye, basının bir kısmının susturulmaya diğer kısmının ise tetikçileştirilmeye, gazetecilerin ise sindirilmeye çalışıldığı bir ülke haline getirilmektedir. O kadarki gazetecilerin, ölümle karşı karşıya kalmaya alışması istenmektedir. ÇGD olarak sesleniyoruz. Ülkede gazetecilerin başına gelecek her hangi bir olumsuzluktan iktidar sorumludur. Gazetecilere ve basın kuruluşlarına saldıranların parti üyesi olduğu bir iktidar, ülkede işlenecek böylesi tüm suçlardan olduğu gibi gazetecilere dönük saldırılardan da sorumludur" diye konuştu.
Gazeteciler tutuklandı ve yayın yasakları sürdü. ÇGD' nin medya raporun da, gözaltı, saldırı, soruşturma, dava, akreditasyon engeli gibi ihlallere yer verildi. Raporda yer alan ihlaller şöyle:
*RTÜK, tarafından birçok basın kuruluşuna para cezası verildi. DİHA muhabirleri gözaltına alındı.
*Gazeteciler, polis ve asker tarafından tehdit edilerek darp edildiler.
* Başbakana ve Cumhurbaşkanı'na hakaret etmekten birçok gazeteciye dava açıldı. Savcı Mehmet Kiraz'ın öldürülmeden önce çekilmiş fotoğraflarını yayımladıkları için 18 gazeteciye, "Örgüt propagandası" yapmaktan dava açıldı. Gazeteciler Nusaybin'de özel hareket polisinin saldırısına uğradı.
*Suruç gibi katliam görüntüleri ve çatışmalarda hayatını kaybeden asker ve polislerin cenaze görüntülerine yayın yasağı getirildi.
* Gazetecilerin Silvan ziyaretine polis engel oldu. Yabancı gazeteciler gözaltına alındı. Hollandalı gazeteci (Frederike Hanneke Geerdink) önce gözaltına alında sonra sınır dışı edildi.
* Havuz medyası manipülasyon haberleri yaptı.
* Sabah-ATV grubunun izlediği yayın politikasının fotomontaj teknikleriyle dahi manipülasyon haberi yaptığına dikkat çekildi.
* Takvim, Güneş, Akşam, Yeni Akit, Star ve Sabah gibi havuz medyasına ait gazeteler, siyasetçileri, gazetecileri ve iş adamlarını hedef göstermeye devam etti.
* Gazetecilerin işlerine son verildi.