İç savaştan kaçarak ülkemize sığınan yaklaşık 2.5 milyon Suriyeliyi bağrına basarken, çağdaş kıta Avrupa aynı hassasiyeti göstermiyor. Ölümü göze alarak yeni bir hayat için yola çıkan sığınmacıları engellemek isteyen medeni Avrupa'nın birçok ülkesi sınırlarını tel örgülerle korumaya çalıştı.
Sığınmacıların tel örgüleri aşmaya çalışması karşısında şiddete başvuran söz konusu ülkelerin güvenlik güçleri, çoluk-çocuk demeden sivilleri tartakladı, biber gazı ile dehşet saçtı. Kış aylarında dondurucu soğuk altında haftalarca sınırda bekletilen sığınmacılar sert tedbirlere rağmen hedeflerinden vazgeçmedi.
Mülteci akınının devam etmesi üzerine Avrupa'nın birçok ülkesi tepki çeken uygulamaları hayata geçirdi. İşte uygulanan ve bazı yetkililerin de yapılmasını istediği teklifler....
"Aç bırakalım" : Belçika'nın Batı Flandre ili Valisi Carl Decaluwe, halkı sığınmacılara yardım etmemeye çağırdı. Vali Decaluwe, "Yardım ederseniz daha fazlası gelecektir" ifadesini kullandı. Valinin bu sözleri tepkiyle karşılandı.
"Denize dök, boğulsunlar": Yunanistan Göç Bakanı Ioannis Mouzala, geçen hafta Belçikalı mevkidaşı Theo Francken'in, bir toplantıda kendisine, "Sığınmacıları denize geri dök. Üzgünüm ama boğulup boğulmamaları umurumda değil" dediğini iddia etti. Francken ise bu iddiayı yalanladı.
"Gerekirse vuralım": Almanya İçin Alternatif (AfD) partisi lideri Frauke Petry "yasa dışı yollarla ülkeye giren mülteciler gerekirse vurulsun" teklifinde bulundu. Macaristan hükümeti de mülteci akının başlamasının ardından sınırda görev yapan güvenlik güçlerine silah kullanma yetkisi getirdi.
"AB İlerleme Raporunu yumuşatalım": Avrupa Birliği'nden bir komiser yardımcısı geçtiğimiz sene açıklanan, İlerleme Raporunan önce dönemin AB Bakanı Beril Dedeoğlu'na, "Mülteci krizinde ilerleme sağlarsak, raporu yumuşatırız" teklifinde bulunmuştu.
"Dininizi değiştirin, alalım": Almanya Başbakanı Angela Merkel'in gizli emriyle, ülkeye giriş yapan Müslüman göçmenlere, "Hristiyanlığa geçmeniz halinde oturma izni alacaksınız. Aksi durumda burada kalıcı olmanız mümkün değil" denildi. Benzer teklif, İngiltere'ye gelen Suriyeli mülteciler için de yapılıyordu.
"Sadece Hristiyan olanları kabul edelim": ABD'de Paris saldırılarından sonra ülkeye kabul edileceği vaad edilen 15 bin Suriyeli mülteci konusunda tartışmalar çıkmıştı. Bazı milletvekilleri "sadece Hıristiyanları alalım" teklifinde bulundu. Avustralya'da da benzer tartışmalar yaşanmış; bazı bakanlar ve iktidar milletvekilleri alınacak Suriyelilerin, Müslümanlar yerine Hristiyan, Ezidi ve Dürzilerden seçilmesini istedi. Slovakya, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Bulgaristan, Güney Kıbrıs ve Avusturya sadece Hristiyan mültecileri kabul edeceğini duyurmuştu. Ayrıca hükümetlerin resmi açıklamalarının dışında, çeşitli belediye başkanlarından da "Hristiyan mülteci istiyoruz" demişti.
"Nitelikli göçmenleri alalım": Geçtiğimiz sene 5 bin göçmenlik başvurusu kabul eden Kanada, bu yıl rakamı 25 bine çıkardı. Ancak Kanada, bu göçmenleri 50 farklı meslek grubundan seçeceğini duyurdu.
TEPKİ ÇEKEN UYGULAMALAR
Ziynet eşyalarına el koyuyorlar: Danimarka, sığınmacıların 10 bin krondan (4 bin 400 lira) fazla para ve ziynet eşyasına el koyuyor. Benzer uygulamalar, İsveç ile Almanya'nın Bavyera ve Baden-Württemberg eyaletlerinde de yapılıyor.
Bileklik takma zorunluluğu: İskoçya’nın başkenti Galler’de mültecilerin yemek yiyebilmesi için bileklik takma zorunluluğu getirildi.
Bilet parası istendi: Kanada'da mültecilere verilen uçak masrafları ve krediler geri istendi.
Havuza girme yasağı: Almanya ve Belçika'da bazı şehirlerde belediyeler sığınmacı erkeklerin havuza girmesini yasakladı.
Evler işaretleniyor: İngiltere’nin Middlesbrough kentinde mültecilerin yerleştirildikleri evlerin kapılarının çoğu kırmızıya boyanıyor.
Kaybolan 10 bin çocuğun yarısı Almanya’da
Avrupa Polis Teşkilatı Europol “10 bin sığınmacı çocuk kayıp” açıklamasında bulundu. Bu çocukların yarısının Almanya’da kayıp olduğu ortaya çıktı. Alman Federal Asayiş Dairesi (BKA) verilerine göre, 1 Ocak 2016 itibariyle yaşı 18 yaşından küçük 4 bin 749 sığınmacı çocuğun nerede olduğu bilinmiyor. Kayıp çocukların 431’i 13 yaşının altında, 4 bin 287’si ise 14-17 yaşları arasında bulunuyor.
Europol’e göre İtalya’da kayıp sığınmacı çocukların sayısı 5 bin, İsveç’te ise 1000 dolayında bulunuyor. Bir BKA yetkilisi, kayıp çocukların bazen kısa bir süre sonra ortaya çıkmakla birlikte, suç örgütlerinin eline düşmüş olma ihtimalinin de bulunduğuna dikkat çekti. Almanya Çocukları Koruma Dernekleri Birliği (Kinderschutzbund), federal hükümetin sığınmacıların aile bireylerini getirmelerini zorlaştırma girişimini eleştirerek, bunun meseleyi daha da artıracağı uyarısında bulundu.