Ruh sağlığının insanların hayatlarını derinden etkileyen bir faktör olduğunu ifade eden Psikolog Barış Gürkaş, “İnsanların günlük hayatlarını etkilediği gibi sosyal ilişkilerini de oldukça fazla etkiliyor. Başta depresyon olmak üzere dünya genelinde çok sayıda insan, psikolojik destek alabilmek için zamanlarını ve paralarını harcıyorlar. Rakamlara baktığımızda dünyada her dört kişiden biri psikolojik problemlerle mücadele ediyor ve bu durum artarak devam ediyor” dedi.
Depresyon ve anksiyete üzerine yapılan araştırmaların incelendiğinde travmatik yaşam deneyimleri, depresyon ve anksiyeteyi etkileyen durumların başında geldiğini anlatan Psikolog Barış Gürkaş, “Travma olayı sonucunda kişinin depresif ya da kaygılı olma durumu ise zihinsel yaklaşımına göre şekilleniyor.Bu bulgular ingilterede 32 bin kişi ile yapılan kapsamlı araştırma sonucunda ortaya çıkmıştır” dedi.
Kişinin depresyon ve anksiyete yaşamasına sebep olan birçok durum olmasına rağmen doğrudan kişinin düşünce stili ve davranışları ile ilgili olan 3 temel durum bulunduğunu belirten Psikolog Barış Gürkaş, daha sonra şunları kaydetti; “Aynı konu üzerinde düşünüp durma (Rumination):
Depresif düşüncelerin sürekli zihninizde dönüyor olması ve bu durumu kontrol edemiyor olmanız şeklinde tanımlanabilir. Bu durum bana bir konu üzerinde zihnin geviş getirmesi ve girici düşüncelerin zihni istila etmesi gibi geliyor. Düşük başa çıkma mekanizması: Örneğin başkalarından yardım almada eksiklik, yemek yememe, spor yapmama. Kendini Suçlama: Bu oldukça zehirli bir psikolojik alışkanlıktır. Bunun tersi olan kabul bunun çözümüdür.
Düşüncelerimiz depresyon ve anksiyete üzerinde doğrudan etkilidir. Örneğin: Evde yalnız başınıza otururken içerideki pencereden gelen sesi güzel bir rüzgar esti şeklinde yorumlarsanız ne hissedersiniz? Sonrasında nasıl davranırsınız? İçeriden gelen sesi hırsız girdi şeklinde yorumlarsanız ne hissedersiniz?
Sonrasında nasıl davranırsınız? Gördüğünüz gibi iki ayrı düşünce karşısında farklı duygular hissediyoruz ve sonrasındaki davranışlarımız ona göre şekilleniyor. Bilişsel davranışçı terapilerin de temelinde yer alan yapı bu. Düşüncelerimizi değiştirerek duygu durumumuzu da değiştirebiliriz. Bu sebeple terapilerde düşüncelere odaklanılır.” İHA