Nefroloji hastalığına yakalandım. Her iki böbreğim kurudu. Yıllarca diyalizlere bağlı olarak yaşadım. Kendimin ve yakınlarımın da birikimlerini tüketerek, iki kamyonumu,
binek aracımı da satarak 1997 yılında Bağdat'ta El Kahayel hastanesinde Cerrah Prof. Dr. VVelit El Kahayel böbrek naklimi yaptı. Hastane ve satın aldığım böbrek masrafı olarak 35.000.00 $ harcadım.
Duhok Şehrinde bir akrabamız bize rehberlik için Bağdat'ta birlikte gittik. Eşimin arzusu üzerine dört tane kurbanlık koyun alıp Abdulkadir Geylanı Camisine gittik. Koyunları Caminin mutfağına verdik.
Caminin önünde Duhok'ta bizimle gelen akrabamız ve rehberimiz yaşlıca bir arapla konuşuyorlardı (Akrabamız Kürtçe, Türkçe, Arapça ve İngilizce konuşabiliyordu) Arapla ne konuştuğunu sordum.
Arap "Görüyorsun 2000 kişi her gün tabak- kaşığımızı alıp burada dağıtılan yemekten karnımızı duyuruyoruz. Bize Allah'ın gazabıdır. Bağdar şehri bir gemi gibi Petrolün üstünde yüzüyor. Bizler bu haldeyiz". Dertleşiyoruz dedi.
Hastanede çalışan ismini hatırlayamadığım Kerküklü bir hemşire Ebu Kasım isimli Kerküklü bir sağlık memuru vardı. Bana çok ilgi gösteriyorlardı. Kendilerine teşekkür borçluyum.
Ebu Kasımla sohbet ettiğimde kendisine Kerkük'ü sordum. Bana "Kerkük güzel ve zengin bir yerdir, (bende daha önce görüp gezmiştim) Orada yıllardır Türkümanlar, Sünnü Araplar ve Kürtler yaşıyorduk.
Hiçbir zaman Kürtlerle düşmanlığımız olmamış ve kardeşçe yaşamışız. Kerkük'te Türküman kalmadı. Kerkük'te ihtiyar babam birkaç ihtiyar aile kaldı.
Saddam bizi mecburi göçe zorladı. Hepimizi Tuzhorma, Musul, Telafer ve Bağdat'ta sördü. Saddam biliyordu bizim sahibimiz var, Türkiye. Kürtler sahipsiz, Araplar ise Sünnü saddam'ın adamları... Allah var Saddam bizi mağdur etmedi mallarımız bir Dinar ediyorsa bize Yüz Dinar verdi" dedi.
Türkiye'miz dünyanın en önemli ve güzel yerlerindendir. Orta Doğunun tüm zenginliklerinin sevkiyatının geçiş yolludur.
Bu geçişlerde sağladığımız kazanç, ihraç edilen malların değeri kadardır sanırım... Ülkemizde eşitlik ve adaleti tam sağlarsak hiçbir sorunumuz olmaz.
Bu cennet Ülkemizde huzur içinde yaşarız. Musul-Kerkük bizimdir diyerekten o bataklığa girmemiz tehlikeli bir macera olur. Oraları az çok gezen ve bilen duyarlı bir vatandaş olarak bu düşüncemi paylaşmış oldum.
Seçtiğimiz Siyasetçilerimiz ve Devlet büyüklerimiz takdirleridir.
