Vucut içinden veya çevresel faktörler ile bu denge bozulduğu zaman hücre hasarı meydana gelir. Hücre hasarında en önemli etmen “oksidatif stres” dir.
Oksidatif stres sırasında “serbest oksijen radikalleri” olarak isimlendirilen pek çok zararlı madde ortaya çıkar. Normal koşullarda hücre içinde bulunan antioksidanlar bu zararlı maddeleri yok ederler.
Hücrelerin ve organların normal işlevlerini sürdürebilmeleri için oksidatif stres ile antioksidan kapasitenin dengede olması gerekir. Bu denge bozulduğu zaman Hashimoto gibi kronik otoimmun hastalıklar, damar sertliği, kanser gibi patolojilerin gelişimine zemin hazırlar.
Erken yaşlanmada en önemli etken antioksidan kapasitenin azalmasıdır. Günümüzde lokal önlemler sıklıkla uygulanmakla birlikte, bunlar cilt yüzeyinde beliren oluşan hasarın geçici olarak giderilmeye çalışılmasından ibarettir. Hücre içi düzeyde antioksidan kapasitenin arttırılması ile benzer hasarların oluşumunun engellenmesi daha akılcı ve kalıcı olacaktır.
Beslenme programları, bağırsak geçirgenliğinin önlenmesi ve takviyeler ile antioksidan kapasite arttırılabilir. Hücrelerin ve organların erken yaşlanmasını önlemek, erken cilt yaşlanmasını da önleyecektir.