Boşanma davalarında genellikle kadınlara bağlanan süresiz nafakalar tepki çekerken, İzmir Barosu avukatlarından Özkan Yıldırım, evliliklerin ilk 5 yılında gerçekleşen boşanmalarda nafaka bağlanmaması gerektiğini söyledi.
Anayasa'ya göre herkesin kanun önünde eşit olduğunu hatırlatan avukat Özkan Yıldırım, ancak boşanma davaları başlarken, kadının haklılığının karine olarak kabul edildiğini ifade ederek, “Erkek dava boyunca kadının haklı olmadığını ortaya çıkarmaya çalışıyor.
Bunun sonucunda da kötü niyetli insanların bu durumu istismarı ortaya çıkıyor. 17 günlük evliliğe 17 sene nafaka ödeyenler var. Bu nedenle ilk 5 senelik evliliklerde nafaka ödenmemesi taraftarıyım. Eğer erkeğin çok ağır bir kusuru yoksa taraflar ortak kusurlu ise bu durumun nazara alınması gerekiyor” dedi.
“Ünlü birinden boşanarak büyük nafakalar alan kadınlar rol model oluyor”
Nafakanın geçim kaynağı olarak görülmesinin çok yanlış olduğunu da belirten Yıldırım, “Nafakayı geçim kaynağı haline getirip ünlü birinden boşanarak büyük nafakalar alan kadınları rol model gösteren bir düşünceyle karşı karşıyayız. Bu insanlara özenen bir güruh var karşımızda. Nafaka devam ettiği sürece evlilik birliği zaten bitmemiştir.
Nafakası kesilmesin diye başkalarıyla birliktelik yaşayıp resmi olarak evlenmeyen insanların da olduğunu biliyoruz. İnsanların bu durumlarda kötü niyetli davranmalarının önüne geçmek için yasal düzenleme şarttır. Evlilik kadın yönünden adeta ticari bir anlaşmaya dönüşüyor. Ticari bir anlaşmaya dönüşen müessesede kutsallık bulamazsınız” diye konuştu.
“Eşe karşı işlenen suçlar, son çıkan afların hiçbirinden faydalanmadı”
Yürürlükten kaldırılan İstanbul Sözleşmesi üzerine de yorum yapan Avukat Yıldırım, “İstanbul Sözleşmesi'nin bir bağlayıcılığı yoktu zaten. Bir fiil işlendiği zaman yargılaması Türk Ceza Kanununa göre yapılıyor. Eşe karşı işlenen suçlar, son çıkan afların hiçbirinden faydalanmadı.
En katı şekilde de ceza veriliyor. Bir sözleşmeye bağlı tutulmanın doğru olmadığı düşüncesindeyim. Yasa, iyi niyetlileri korur. Kötü niyetliyseniz cinsiyetin de önemi yoktur. Kadın cinayetlerinin önüne geçilebilmesi için yasal düzenlemeler yapılmış vaziyette. Kadını öldüren biri ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alır, bu da eskiden olan idam cezasının karşılığıdır. Bu nedenle cinayeti işleyenin de hayatı bitiyor bir anlamda” ifadelerini kullandı.