Samimi ve içtenliği herkesi etkiliyor. Vatandaş ile arasında kalkan yok. Herkes ile her ortamda kucaklaşıyor. Aslında ben dahil hepimiz onu sadece iş insanı kimliğiyle uzaktan biliyorduk. Yakından tanıyarak, sohbeti ve içtenliğini bildikten sonra kendisine bağlanmamak mümkün değil.
Onun hiçbir kirli hesabı yok. Tek derdi HAKKARİ, tek sevdası HAKKARİ…
Adaylık sürecinde birlikte çalışma şansını yakaladım. Çok dikkatli takip ediyor ve ağzından çıkan her kelimeyi beynime not ediyorum. Konuşurken önceden prova ve kayıt yapmıyor. Doğal hayatı doğallığıyla benimsiyor.
İsmet Ölmez, Pinyanişi ve Ertuşi Aşiretleri arasındaki denge ve ince çizgidir. Her fırsatta, “Ben Hakkariliyim, hepimizin aşireti ve rengi de Hakkari olmalıdır” diyor. Dün kalabalığa hitap ederken şu sözleri beni çok etkiledi; “Kimse bana “ez xulam” ya da “ez beni” demesin. Ne kimseyi xulam yaparım ne de kimseye xulam olurum”…
Sert görüntüsünün ardından çocuk ruhu, merhamet, duygu yüklü bir yüreğe sahiptir. Ağlarken bile kimseler gözyaşını görmez. Geçmişini inkâr etmiyor. Hayatın zorluklarından ter dökerek bu günlere geldi. O yüzden fakir fukaranın babası olarak tanımlanıyor. O yüzden kapısından kimseler eli boş dönmüyor.
Geçenlerde bir gurup kadın bana geldi. “Kurtarıcımızla nasıl görüşebiliriz” diye sordular. Kurtarıcı derken, kimi kastettiklerini sormaya kalmadan, “İsmet Ölmez” dediler. Bu hitap şekli bizi gülümsetmiş olsa da aslında çok anlamlı ve yerinde bir söz.
İsmet Ölmez’e destek sunanlardan biri de benimdir. Neden peki, çünkü memleketimi seviyorum. Vizontele’de sordukları gibi; İnsan memleketini neden sever?
Ölmez ailesi Türkiye genelindeki bir çok iş alanlarına kilit vurarak Hakkari’yi kurtarma operasyonu için maddi ve manevi çabalıyorlar. Ve onlar şu aşamada sadece tüketici konumundalar. Benim memleketime, benim halkıma kim hizmet sunarsa onun başımızın üzerinde yeri vardır.