Babayiğit derler ya, işte bu deyim kendisi için ideal yakıştırmaydı. Cesur ve korkusuzdu. Çok iyi bir babaydı. Hakkari siyasetinde renkli simaydı. Değişik partilerden siyaset arenasında boy gösterdi. Yakın akrabalarını da alarak Van'a bir taziye ziyaretine gitti. Kendisiyle aynı mahallede ikamet ediyoruz. O gün mahallenin kadınları Rıfat Ertuş'un evinde bir araya gelmiş çay keyfi yapıyorlardı.
Özbek'in eşi ve benim eşim beraberdiler. Gerisini eşim anlatıyor; "Biz mahallenin kadınları Rıfat Ertuş'un eşini ziyarete, doğum sonrası geçmiş olsuna gitmiştik. Fevzi beyin eşi de vardı. Hava kararmadan ablanın telefonu çaldı ve arayan eşi Fevzi Özbek’ti. Abla, telefonu kapattı ve Fevzi yoldan geliyor, akşam yemeği hazırlayacağım, bana müsaade diyerek kalktı"... Yani Fevzi Özbek eşini telefonda aradıktan sadece 15 dakika sonra kaza yapıyor.
Haber merkezimize kaza haberi ulaştı ama sadece 4 yaralı olarak. Başkale Hatipova köyü mevkiinde Bursa plakalı bir dolmuş hem kaçak yoldan, hem kaçak malzeme hem de trafik kurallarını ihlal ederek Fevzi Özbek'in kullandığı 47 DT 303 plakalı araca çarpıyor. Özbek, Akdağ ailesi ve en samimi dostu Yusuf Köçek yola savrulurken, can çekişirken çarpan vicdansız yere saçılan kaçak sigaralarını topluyormuş. Yolda geçenler, biriken kalabalık ve en yakın olan Başkale ilçesine, hastanesine taşınan yaralılar.... Anlatılanlara göre Özbek, hastaneye götürülünceye kadar yaşıyordu. İç kanama dolayısıyla kısa süre sonra yaşama gözlerini yummuş.
Kaza haberi geldiğinde Hakkari'de hava kararıyordu. Özellikle bizim ikamet ettiğimiz Bulvar caddesinde sessizlik hakimdi. Acı haberi duyan yakın akrabalar kepenk kapatarak Başkale'ye hareket ettiler. Az sonra kulaktan kulağa fısıldamalar, biriken guruplar, evine ve hastaneye koşanlar...
Fevzi abi son iki yıldır hep sessiz ve içine kapanıktı. Sürekli ya öğretmenevi çay bahçesinde oturur çay yudumlardı ya da AHS alışveriş merkezi yanında olan Yusuf Köçek'in dükkânında otururdu. Nerede olursa olsun ezan sesi duyulduğunda Hacı Sait Camisine koşar namazını cemaatle kılardı.
Çok iyi bir babaydı. 2 kız 2 erkek babasıydı. Özellikle oğlu Fatih ile iki arkadaş gibiydiler ve sürekli birlikteydiler. Kendisinin en samimi arkadaşı olan amcam H.Hüseyin ONAY gözyaşları içinde onu anlattı; "Bölgemizin en yakışıklısı, boylu poslu delikanlısıydı. Çok babayiğitti. Bazen gençlik kavgalarına girerdik on kişi onu deviremezdi. Çok mert ve içtendi. Arkadaşı için yapamayacağı şey yoktur. Cebinde ne varsa muhtaç olanla paylaşırdı. Ayrıca çok iyi bir sürücüydü, kaza yapacak adam değildi. İnanılmaz üzgünüm, onu asla unutmayacağız. Mekânı cennet olsun"...
Çok iyi bir babaydı dedim ya, kızı Eda yakında evlenecekti. Müthiş bir düğün hazırlığı ve heyecanı vardı. Kızının mürüvvetini görmek için zemin hazırlıyordu, kızına en güzel çeyizleri alıp evin bir köşesinde saklıyordu. Eda bacımızın acısını şimdi kim dindirebilir ki?
Aynı gece cenaze merkeze getirildi. Hastane doldu taştı. Sabah cenaze alındı ama trafik resmen felç oldu. Pirodan mezarlığına genç-yaşlı herkes tepeye tırmandı. Yaklaşık 5 bin kişi vardı. Kardeş Faruk Özbek, oğulları ayakta durmaktan zorlanıyordu.
Onları yalnız bırakmayan binlerce kişi taziye dileklerinde bulunmak ve acılarını paylaşmak için uzun kuyruklar oluşturdu. Ve Fevzi abi gözyaşları ile toprağa verildi. Şuan Çatal camisinde taziyesi var. Köy, ilçe, çevre illerden binler oraya akın ediyor. ve herkes ruhuna el fatiha diyor.Fevzi abi bir değerdi. Gıravi aşireti deyince akla gelen ilk isimdi. Zamansız gidişi herkesi üzdü. Özbek ailesine tüm kalbimle başsağlığı ve sabır diliyorum.