Anne adaylarının hamile olduğunu öğrendiği andan itibaren heyecan hissedebileceği gibi bir takım belirsizlikler ve endişe de duyabildiği bir döneme girdiğini ifade eden Uzman Psikolog Gözde Nilüfer, “Her yeni süreç bir miktar kaygı ve stres oluşturur ki bu çok normaldir.
Burada önemli olan o duygularla nasıl başa çıktığıdır. Bebek ile anne arasında kurulan bağ çok önemlidir ve bu bağ hamilelik sürecinde başlar. Bu süreçte annenin ruhsal sağlığı hem kendisi için hem de bebek için son derece önem taşımaktadır.
Özellikle sosyal desteği olmayan, sürekli olumsuz yönde düşünme eğilimi olan, yaşamında büyük bir travma yaşamış, geçmişinde şiddet gören ya da ilk hamileliği olan kadınların hamilelik döneminde depresyona daha fazla girdiği görülmüştür” dedi.
Bu dönemde baba adaylarının eşleri için en büyük destek kaynağı olduğunu belirten Nilüfer, “Baba adayının bebekle ve eşiyle sağlıklı bir iletişim kurması, gebeliğin her aşamasını takip etmesi, eşine psikolojik olarak destek olması, ortak uğraşlar edinebilmeleri bu sürecin daha olumlu geçmesini sağlayacaktır.
Ayrıca anne adayının stresiyle baş etmesini sağlayan en önemli kaynaklardan biri sosyal destektir. Yakın çevreden alınacak destek de gebeyi duygusal olarak rahatlatmakta, sosyal faaliyetlerle birlikte kaygıyla baş etmelerini kolaylaştırmakta ve annelik rolünü kabullenmesine yardımcı olmaktadır.
Hayatta bize keyif veren, bizi motive eden şeylerin olması, karşılaştığımız zorluklarla başa çıkabilmek için son derece önemlidir. Anne adayları ‘iyi bir anne olabilecek miyim?’ endişesiyle aşırı dereceye varan kaygı, mutsuzluk yaşayabilmekte, ilişkilerinde de problemler yaşayabilmekteler.
Bir bebek için en önemlisi koşulsuz anne sevgisidir. İnsan olmanın doğası gereği hatalar, eksikler olacaktır” şeklinde konuştu. İHA