Hakkari merkeze bağlı Geçitli Köyü ile Durankaya beldesi arasında bulunan karayolunda yaklaşık 2 yıl önce yolcu minibüsünün geçişi sırasında yola döşenin mayının patlaması sonucu 9 kişi hayatını kaybetmişti. Bugün düzenlenen anma programına İHD Hakkari Şube Başkanı İsmail Akbulut ile Yönetim Kurulu Üyeleri, ailenin avukatı Av. Rojbin Tuğan Kalkan ve patlamada yakınlarını kaybeden yaklaşık 200 kışı katıldı.
Patlamada ölenlerin resimlerinin yer aldığı bez afişler ve siyah bir bez çeşmenin önüne asıldı. Şehitler ölmez sloganları atan yakınları, olayın üzerinde 2 yıl geçmesine rağmen hala Geçitlideki olayın aydınlatılmadığını ifade ettiler. Patlamada oğlu Aydın Erol ile birlikte 9 yakınını kaybeden baba Cahit Erol, Kürtçe yaptığı konuşmasında, olayın üzerinde 2 yıl geçmesine rağmen hala olayın failinin bulunmadığını belirtti.
Erol,”Bu olay aydınlatıncaya kadar üzerinde duracağım. Benim tek isteğim bu olayın failinin ortaya çıkması. Herkes patlamadan iki gün sonra hayat normale döndü diyor. İki yıldır benim hayatım normale dönmedi. Benim hayatım çürüdü. Neden bu kadar kan dökülüyor, neden bu kadar insan ölmüyor. Artık akan bu kan dursun. Artık anne ve babaların yürekleri yanmasın. Bu ülkede sorumlu olanların çocukları bu dağlara ne askere geliyor, ne de dağdadır. Onalar hayatını yaşıyor. Buradaki insanların hayatı da mahf oluyor. Ölen insanlara yazıktır” dedi.
Cahit Erol’un eşi Behice Erol, patlamada ölenlerin resimlerini öpüp gözyaşları ile Kürtçe ağıt yaktı.
OLAYIN FAİLLERİ BULUNSUN
Patlama bölgesindeki anma programına katılan İHD Hakkari Şube Başkanı İsmail Akbulut ise, 30 yıla yakındır çatışmalı bir sürecin yaşandığını ve bu çatışmalı süreçte kaynaklı 17 bine yakın faili meçhul cinayet yaşandığını söyledi. Akbulut,"Ne yazık ki, bunların hiç birinin failleri daha yakalanmamış, daha açığa çıkarılmamış. Geçitli köyünde de 2 yıl önce 9 sivil vatandaşımız, bir patlama sonucu yaşamını yitirmişti. Bu patlama ile ilgili 2 yıla aşkındır hukuki anlamda bir ilerleme yaşanmamıştır. İHD olarak burada çağrıda bulunuyoruz. Bu patlamayı gerçekleştirilen kişi ya da kişilerin yargı önüne çıkarılması, ailelerin bir nebze de olsa rahatlanabilmesi için yargı mekanizmasının harekete geçmesi gerekir. Bu ölümlerin bir daha olmaması için bölgede süren operasyonların durdurulması ve yaşanan çatışmalı ortamın son bulmasını istiyoruz" şeklinde konuştu.
PATLAMADA HURDAYA DÖNEN ARACINI GÖMDÜ
Patlama yerindeki anma törenin ardından Geçitli köyündeki mezarlığa giden aileler burada dua ettiler. Baba Cahit Erol, 2 yıldır davada bir ilerleme kaydedilmediği için bundan sonrada adalete güveninin kalmadığını ve bundan sonrada hiç kimsenin kendisi için bir şey yapamayacağı inancına vardığı için aracın hurdaya dönene parçalarını da kazdığı kuyuya gömdü. Erol, "Ben 2 yıl önce 9 yakınımı toprağa gömüştüm. Şimdi de mahkeme evrakları ve hurda halindeki aracı toprağa gömüyorum. Bana bunu yapanlar inşallah onlarda bir gün böyle toprağa gömülecektir" dedi.
AV. ROŞBİN TUĞAN DAVAYI AHİME’YE GÖTÜRECEĞİZ
Toprağa gömülen aracın yanında basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Av. Rojbin Tugan Kalkan, kendisinin Geçitli davasını takip eden avukatlardan biriyi olduğunu belirtti.
Tuğan Kalkan,”Bu süreçte Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığından Van Cumhuriyet savcılığına devredilen mahkeme dosyasını takip ediyoruz. Müvekkillerin adına maddi, manevi tazminat talebiyle Van İdare mahkemesine dava açtım. Ne yazık ki, Van Cumhuriyet savcılığında devam eden soruşturma müvekkilin eline, faili tespit ettik. Fail örgüt mensubu. Git kendin bul, hakkını yerine getir' diye bir sonuca ulaştı. Soruşturma henüz devam ediyor. Pek umutlu değiliz. Tazminat davalarımız keza öyle. Müvekkilim şu anda gördüğünüz gibi patlama hurdaya dönüşen aracını da gömdü”
AİLELERİN ADALETE GÜVENİ KALMADI
Araç gömülmesinin yapılanın sembolik bir tepki olduğunu belirten Kalkan, Türk Adaletinin insanlardan çok değer biçtiği aracıda gömerek artık adalete de güvenlerinin kalmadığı anlamının çıkarılması gerektiğini belirtti. Tuğan Kalkan,”Çünkü gördüğünüz araç hayatını kaybeden 9 insandan da hukuken daha değerli bir araç. Bir insanın hayatına mahkemenin vicdanı ile karar verdiği 5 bin ile 18 bin Türk lirası, ancak arabanın fiyatı ise 30 bin liranın üzerinde. Dolayısıyla Türk yargısının vicdanıyla verdiği karara inanmadığını, güvenmediğini göstermek için gördüğünüz gibi hem mahkemeye müracaat dilekçelerini, mahkeme kararlarını ve evlatlarından daha değerli görülen aracıyla beraber toprağa gömdü. Bu davayla biz şunu gördük. Bu bölgede hayatını kaybeden insanların ne yazık ki, maneviyatları yok.
Bu insanların evlat acıları çok sembolik ücretlerle kanlarının parası veriliyor. Fakat bu da bir eşitlik arz etmiyor. Zira Roboski'deki mağdurlara 123 bin TL ödenirken, Geçitlideki mağdurlara 5 ile 18 bin lira bir ücret veriliyor. Devletin adaletinin ve yargısının bu bölgedeki insanlara ne şekilde baktığını ortaya koyuyor. Bu davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AHİME) götürmek zorundayız. Türk yargısına olan güvenimizi kaybettik" dedi.