Hakkari’nin Yüksekova ilçesine bağlı Dağlıca bölgesindeki köylerinden 1993 yılında göç ederek ilçe merkezine taşınan Gürdal ailesinin en büyük çocukları Recep Gürdal, 12 yaşında başladığı eğitim-öğretimini lisans düzeyine kadar ilerletmeyi başarmış.
12 Yaşında Türkçe ile okulda tanışan Gürdal, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden 3 yıl önce mezun oldu. Mezun olduktan sonra atanamadığı için ilk yıl ücretli öğretmenlik yapan Gürda,l sonraki yıl da atanamayınca ücretli öğretmenliği bırakıp 17 yaşından beri yaptığı ayakkabı boyacılığı işine geri dönmüş.
6. sınıftan üniversite son sınıfa kadar hem okuyup hem de ayakkabı boyacılığı yaptığını belirten Gürdal, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü buruk kutladığını söyledi.
2 kardeşi ile beraber ayakkabı boyacılığı yapan Gürdal, 11 nüfuslu ailesinin geçimini ve 2 kardeşinin dershane masraflarını da bu yolla karşılıyor.
3 YILDIR ATAMA BEKLİYOR
Tüm öğretmenlerin öğretmenler gününü kutladığını belirten Gürdal, “Bugün atama bekleyen binlerce öğretmen var ve bu yüzden belki birçok öğretmen arkadaşımız benim gibi öğretmenler gününü buruk kutluyor. İlköğretim 6. sınıfta ayakkabı boyacılığı yapmaya başladım.
Ortaokul’da ve lise’de de sürdürdüm. Hem okuyup hem de çalıştım. Ailemizin maddi durumu nedeniyle çalışmak zorundaydım. Eğitim harçlığımı kendim kazandım hep. ÖSS’ye hazırlarken de boyacılık mesleğine devam ettim. Boya kokusu ile, müşterilerimle hazırlandım üniversiteye.
11 kişilik aile olduğumuz ve evin büyüğü olduğum için hem kardeşlerime sahip çıkmak, hem eğitimimi sürdürmek hem de bu mesleğimi devam etmek zorundaydım. Üniversite’te de rektörlüğe üniversitede ayakkabı boyacılığı yapmak için başvuru yaptım ama rektörlük izin vermedi.
Ben de üniversite eğitimim boyunca 3 aylık tatillerde gelip kardeşlerimle beraber ayakkabı boyacılığı yapmaya devam ettim. Üniversiteyi bitirdikten sonra 1 yıllık ücretli öğretmenliğim boyunca da sabah derslere girer öğleden sonra da ayakkabı boyacılığı yapardım. 3 yıldır atama bekliyorum” dedi.
Öğretmenliğin Türkiye’de sıradan bir meslek haline getirildiğini belirten Gürdal, “Öğretmenliğin Türkiye’de sıradan bir meslek olma özelliğinden çıkarılması gerekir. Bunu yapacak olan tek güç de devlettir. Devlet öğretmenine daha fazla değer vermeli. Onu ölçüp, biçmeli, kıymet vermeli.
Bugün Türkiye’de öğretmenlerin içerisinde bulunduğu durum çok vahim. Ev mi geçindireyim, öğrenci mi okutayım, yoksa mesleğimde ilerleyeyim mi bunun hesabını yapıyor. Bir öğretmen olarak öğretmenler gününü canı gönülden sevinçle karşılayamadım.
Çünkü ÖSS’yi bitirince her şeyin bittiğini düşündük. Ama üniversiteden sonra KPSS çıktı. Bana göre öğretmenlik kavramını devletin iyi algılamadığını düşünüyorum. Öğretmenlik yapacak kişinin iyi seçilmesi lazım.
Özellikle öğretmen adaylarının en az 9 ay veya bir yıl psikolojik testten geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum. O kişi öğrenciye bir şeyler verebilir mi, saldırgan mı, mesleğine ne kadar hâkim bunun iyice tahlil edilip öyle görev verilmeli diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
“PROFESÖR DE OLSAM AYAKKABI BOYACILIĞI YAPACAĞIM”
Boyacılık mesleğini profesör de olsa bu mesleği bırakmayacağını belirten Gürdal, “Benim için öğretmenlik mesleğinden önce boyacılık mesleğim gelir. Çünkü bir insan hayatın zorluklarını yaşamadan bazı şeylerin kıymetini bilemez.
Boyacılık mesleği bana birçok şey kazandırdı. Her gün öğrenciden, öğretmenine, esnafından işçisine birçok kişinin ayakkabısını boyuyorum. Burada huzur buluyorum” dedi.
“ÖĞRETMENLİK BENİM İÇİN BİR ÜTOPYA”
Türkiye gündemindeki ataması yapılmayan öğretmenler sorunu, dershanelerin kapatılması gündemi, eğitim sisteminin sürekli değiştirilmesinin kendisini öğretmenlikten biraz soğuttuğunu belirten Gürdal, “Bugün ülkemizde yaklaşık 200 bin öğretmen açığı varken halen ücretli öğretmenlik yoluyla bu iş yürütülmeye çalışılıyor. Öğretmenlik çok kutsal bir meslek.
Öğretmen olmayı elbet isterim ama öğretmenlik benim için artık bir ütopya diyebilirim. Son yaşanan gelişmeler umutsuzluğumu arttırıyor” şeklinde konuştu. Haber: Erkan Çapraz (İHA)