O henüz 30 yaşında. Yani genç bir yazar. Asıl adı Aliye fakat nüfus cüzdanında Aliya diye geçmiş ve öyle de kalmış. Ailenin çok nazlı ve sevimli cadısıymış.Kardeşleri ona Koçe diye hitap ederlermiş. Bakmayın soyadının Düşünmez olduğuna. Kendisini çok iyi yetiştirmiş bir “Düşünür”dir … Ben çok geç tanıdım Gever’in bağrından kopmuş buçok yönlü ve yetenekli bacımızı. Sizde tanımak istermisiniz?
Aliya Düşünmez 1983 yılında Hakkari/ Yüksekova/ Zerêl köyünde dünyaya geldi. Televizyon ve medya dünyasında değişik statülerde çalışmalar yaptı. Yanısırada özellikle Kürt dili ve edebiyatı üzerine yoğunlaşmaları oldu. Katıldığım başlıca çalışmaları şöyle sıralayabilirim, Yönetmenliğini Bingöl Elmas’ın yaptığı “Evcilik” adlı belgeselde yönetmen yardımcılığı yaptım, Nursel Doğan’ın yönetmenliğini yaptığı “Dengê Camêda (Camdaki Ses) adlı kısa filminin kurgusunda yer aldım.
Şu sıralar kendi belgesel çalışmalarımı yapmaktayım.
Barış süreçlerini, elbette ki o süreçten hayatları doğrudan etkilenen insanlar olarak önemsemeliyiz. Ben de önemsiyorum. Nasıl sonuçlar vereceğine ilişkin sorunuzda kastınız, eğer ki haklarla ilgili ise, bunları şimdiden ve basında dolaşan bilgilerle kestirmek mümkün değil. Büyük oranda diplomatik süreçlerle belirleneceğini zannediyorum.
Ancak toplumsal yapı ve halklar arası yaraların onarılması açısından ise, önümüzde yapılacak çok iş ve beklenilenden biraz daha fazla zaman gerektiğini düşünüyorum. Önce bir aradalığa ikna, sonra karşılıklı kabullenme, daha sonra birlikte yaşama ve belki daha ileriki süreçlerde bir bütünleşme gibi safhalardan geçeceğimizi ve bu safhaların amaçlarının gerçekleşmesi için, nedenlerin ortaya çıkması gerektiğini düşünüyorum.
Bütün bu analizleri bir kenara bırakalım, barış sürecinin temel hedefi daha fazla demokrasi. Daha demokratik bir ülkede yaşamak, her sıradan yurttaşın memnuniyet duyacağı bir durumdur. Umarım kazasız bir şekilde hedefine ulaşır.
İlk başta tabii kitap çevirileri ve yazılarım geliyor. Sonrasında ise, görsel çalışmalarımda yer verdiğim bir alan. Kürtçe düşünüyorum, Kürtçe yaşıyorum.Benim için bir tercih değil, doğamın ifadesidir diyebilirim.Türkçeyi çok sonra öğrendim. Hala da Kürtçe düşünüp, Türkçeye çevirerek yazıyor ve konuşuyorum diyebilirim.
Fikirlerin ifadesi özgürlüğüne inanan bir insanım. Elbette ben de hiç kimsenin düşüncelerinden dolayı, kanuni yaptırımlarla karşılaşmadığı bir dünya ve ülke özlemindeyim. Duruma üzülüyorum. Yazın alanım, güncel siyasetten daha çok sosyal psikoloji ve edebiyat çerçevesinde olduğu için, yoğunlaşmalarımda o yönlü.
Ancak politik çekişmelerle ilgili de benimsediğim bir esası ifade etmek isterim. Eğer demokrasilerde iktidar, halkın iknasına dayalı ise, o zaman her düşünce biçiminin halka ulaşma kanalları açık olmalı ki seçenekler içerisinde tercihlerini yapabilsin. Denetimli bilgi akışı, özgür irade ve tercihleri engellemektedir.Bu durumlarda demokrasi sorgulanır. Her düşüncenin önündeki engellerin kaldırılması ve ifade özgürlüğü alanının açılması, bu alanının kısıtlanmasında başvurulan yasaların mağdurlarınında, serbest bırakılmasını istediğimi söylemek istiyorum.
Yayınlanmış eserleriniz var mı, hangi dilde ne tür çalışmalar yapmaktasınız?
Yayınlanmış iki kitap çalışmam var. Belge yayınlarından çıktılar. Birincisi Yasunari Kavabata'nın eseri olan "Welatê Berfê" çevirim, ikinciside kendi deneme yazılarımın ve şiirlerimin bir derlemesi olan "İmgeyi Onurlandırmak Geceye Düşer" adlı kitabımdır.
Welatê Berfê Kürtçeye çevrilmiş bir kitaptır.Dili Kürtçedir yani. Diğer kitabımın dili ise Türkçedir. Yayınlanmak kastınız sadece kitap yayını değilse, son günlerde biten "Xwişk" adlı belgeselimi de şu sıralar festivallere yollamaktayım. Onun da dili Kürtçedir.
Japoncayı Kürtçeye çeviren ilk yazarsınız. Nasıl başladı bu serüven?
Japonca’dan çevirdiğimi söylemedim hiç bir yerde:) Türkçeye çevrilmişti. Türkçeden Kürtçe'ye çevirdim. Ama Uzakdoğu edebiyatından, araştırdığım kadarıyla tabii, Kürtçe ye kazandırılan ilk eser oldu. Kürtçeye ya batı edebiyatından ya da Rus edebiyatından çevirileri çok yoğun duydum.
Bir kitap bir kültür aktarıcısıdır da aynı zamanda. Kürtlerin sadece batı ve Rus edebiyatı ve kültürü sınırlarında kalmasındansa Uzakdoğu’yu da bir seçenek olarak görmelerini istedim. Benimsemeleri için değil tabii ama farklılıklarını görmesi ve kendisine bir de oradan bakması için önemli olduğunu düşünüyorum. Bu fazla batı eksenli yaklaşımı da kırar inancındayım. Hem batıyı hem doğuyu ele alarak sentezini yapmamız gerektiğine inanıyorum. Konu bu noktaya gelmişken, tüm çevirmen arkadaşlarıma da öneririm. Dünyanın diğer yerlerinde ki kültürlere de Kürtçede alan açalım. Halkın önünde hayal gücü açısından gerçek anlamıyla seçenekler olsun.
Çeviri süreci değil ama basılması biraz zorlu bir süreçti.Tabii redaksiyonu sürecinde de biraz sıkıntı yaşadım. İlgili kurumlardan da beklediğim desteği göremedim. Biraz bireysel ilişkilerime dayanarak, birazda onları zorlayarak çözdük nihayetinde.
İlk başlarda çeviri yaptığımızda direk kitabımızı basabiliyoruz sanıyordum. Ama Yasunari Kavabata'nın varislerinden izin almamız gerekli imiş. Taa Japonya da ilişki bulmak ve onlara ulaşmak zorunda kaldık. Ancak izin hakları İngiltere deki bir ajanstaymış. Bir arkadaşımın arkadaşı, beni hiç tanımadığı halde Zeynep devreye girdi, bu vesile ile kendisine teşekkür etmek isterim buradan. Gereken her şeyi hallederek telif haklarını bizim için aldı ve öyle bastırabildik.Belge yayınlarında çalışan arkadaşlarında epey yorulduğu bir süreç olmuştu.
Amaç ve hedefiniz nedir?
Yaşadığım toplum içerisinde üretimlerimle varolmak gibi bir hedefim var. Genel amacım bu olsa da, alanlar açısından edebi ve sanatsal üretimlerde bulunmak ve belgesel sinema alanında kabul gören, heyecanlandıran çalışmalar yapmak istiyorum.Tabii bu alanlar içerisinde kendimi görmek istediğim noktalar var. Bunları burada paylaşmaktansa gerçekleştirdikçe görülmesini tercih ediyorum.
Hangi gazetelerde ve haber sitelerinde hangi konularda yazıyorsunuz?
Şu anda haftalık olarak yuksekovaguncel.com sitesine Kürtçe ve Van Haber Gazetesi'ne Türkçe olarak, sosyal ve edebi içerikli olmak üzere yazılar yazıyorum.
Son olarak?
Son olarak öncelikle kendimi ifade etme olanağı sunan siteniz www.hakkarihabertv.com 'a teşekkür ederim.
Üretimlerimize duyarlılık gösterilmesi her çaba sarfeden insan gibi, benide motive edecek bir faktördür. Yapıp ettiklerinizin, döktüğünüz alın terlerinizin bir çölde kumlara karışıp kaybolmasındansa, size bir takdir veya yükünüze bir omuz verme olarak dönmesi ruhunuzu hafifletiyor, azminizi körüklüyor. Yeteneklerini sahiplenen toplumlar, kendi bünyelerinde gelişim dinamiklerini inşaa etmiş olurlar. Yoksa ithal etmek zorunda kalırlar. Herkesin bunu unutmamasını rica edeceğim.