HAKAN TAŞ: GİDENLERİN ARDINDAN
Ahmet Aşkan : Hakkari’nin en renkli simasıydı. Her yaşa ayak uydurur, kafa dengi davranırdı. Pala bıyıkları ve “gevdan lehçesi” ona ayrı bir güzellik katardı. Belediyede çalışırdı, yüksek makamda değildi. Ama herkes ona “başkan” diye hitap ederdi. Çünkü yardımseverliği ve cana yakınlığıyla herkese başkanlık ederdi. Masasına oturan kaç kişi ve kim olursa olsun kimseye elini cebine attırmazdı. Hiçbir rahatsızlığı yokken aniden kalbi durdu ve aramızdan zamansız ayrıldı. Hem de daha 50 yaşında…
Cindi Aşkan : Bildim bileli Hakkari’de esnaflık yapıyor. Cindi zaten Kürtçede “sevimli, güzel,iyi” anlamındadır. Adı gibiydi. Onu sevmeyen ve tanımayan yoktu. Düğünlerin, eğlencelerin, her güzel ortamın adamıydı. Yaptığı her işin hakkını verirdi. Patron konumundaydı ama bulaşık bile yıkardı. Mütevaziliğini ve hoşgörünü hiç elden bırakmadı. Cebinde hiç parası olmayanda lokantasına gider karnını doyururdu. Çünkü müthiş yardımseverdi. İki hobisi vardı; biri yemek yapmak diğeri ise Vahit ÜMİT ile bir araya gelmek. 50 yaşında trafik canavarına yenik düştü ve aramızdan ayrıldı.
İbrahim Aşkan : Ailenin en genç bireyiydi. Başarılı bir futbolcu, candan bir dosttu. Serbest meslek çalışıyordu. Onunda elinde her iş gelirdi. Sürekli içine kapanık ve az konuşan bir karekterdi. Kalçasında kireçleme vardı. Hacetepe üniversitesinde ameliyat olmuştu. Daha sonra tekrar rahatsızlanınca Van’a gitmek istedi, orada da doktor bulamayınca Ankara’ya gitmek üzere abisi Cindi Aşkan onu Ağrı’ya kadar havalimanına yetiştirmeye götürdü. İki kardeşin son dayanışması ve beraberliğiydi. Gurbet yolunda ayrı yerlere cansız bedenleri savruldu. Omuzlarda tabutları taşınırken bile İbrahim saygıda hiç kusur etmediği abisi Cindi’nin bir adım arkasındaydı. Ve birlikte yan yana derin uykuya daldılar. 45 yaşındaki İbrahim geride 4 yetim bıraktı.
Vahit Ümit : Hakkari’nin ilk esnaflarındandır. Şık giyimi, ciddi duruşu ve cesur fikirleriyle tanınırdı. Sosyal demokrattı. Bir dönem DSP il başkanlığını yaptı. Arkadaş ve dost canlısıydı. Cindi Aşkan ile sahici kardeş gibiydiler. Vahit Ümit ortalıkta gözükmediğinde onu bulmak çok kolaydı, çünkü hep Cindi Aşkan’ın yanındaydı. Biri nerede, diğeri oradaydı. Pikniğe, düğüne, taziyeye, mitinge, il dışına hep beraber giderlerdi. Onların samimiyetini ve sıcaklığını çoğu kıskanırdı. “Vahit’ciğim hazırlan kapıya çık seni alıyorum. İbrahim’i uçağa yetiştirip döneceğiz” dedi. Vahit, az sonra kader arkadaşının aracına binerek espiriler ve kahkahalar eşliğinde yola çıktılar ecelin pusu kurduğundan habersiz… Kaza anında Cindi Aşkan can verirken Vahit Ümit iç kanama tehlikesiyle yaralı kurtuldu. Yoğun bakıma daha fazla direnemedi ve 1 hafta gecikmeyle arkadaşına kavuştu. Yani ölüm bile ayıramadı iki dostu. Vahit Ümit de, Ümit ailesine üçüncü incir ağacını dikip öyle gitti aniden ve kimseyle kucaklaşmadan. Aslında 2011 yılı içinde çok değerleri yitirdik. Hepsine bir bir değinmek isterdim. Soğuk bir mevsimde gittiler yüreğimizi yakarak. Onları şimdiden özledik ve hep özleyeceğiz. Gidenlerin ardından daha ne söylenebilir ki?