Allah İnsanı yaratılmışların en şereflisi olarak yaratmış ve gök İle yeryüzünü ise insanın emrine sunmuştur. Bu kadar değerli bir varlık olan insanın en evvel kendi hak ve hukukunu koruması, geliştirmesi en tabii bir durumdur.
Durum bu iken maalesef insan tarihler boyunca hem kendi cinsine hem tabiata karşı çok tahripkar olmuştur.
Tarih boyunca meydana gelen savaşlar özellikle 1. 2. Dünya Savaşları, günümüzdeki çatışma Ve Savaş ortamları direk insana Ve insan haklarına yönelen ihlallerdir.
İnsan/insanlık elbette tarihten ve tarih içinde meydana gelen savaşlardan, insan hakkı ihlallerinden ibret almalı Ve yeni ihlallerin önüne geçme yolları aramalıdır.
Bu nedenle II. Dünya Savaşı'ndan sonra dünyadaki devletler bireylere tanınan hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması konusunda birleştiler. İnsan Hakları Bildirgesi, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu tarafından Haziran 1948'de hazırlandı ve 10 Aralık 1948'de Genel Kurulun Paris'te yapılan oturumunda kabul edildi.
İnsan Hakları anlamında bu Ve buna benzer girişimler önemli olmakla birlikte o günden bugüne kadar da insan hakları konusunda, dünya devletleri ve insanlık iyi bir sınav vermiş değildir. Zira hak ve haklıyı üstün tutmak yerine güç Ve güçlü üstün tutulmaktadır.
Bütün insanlığın, yeniden hakkı üstün tutan bir medeniyeti tahayyül etmeye, buna inanmaya Ve bunu hayata geçirmeye mecburdur. Aksi halde dünyamızın yeni savaşları kaldırıcak gücü kalmamıştı. Süper güçlerin elindeki vahşi savaş araçları dikkate alındığında, insanlık bir kıyameti yaşamakla karşı karşıya kalabilecektir.
Herşeye rağmen biz insan hakları savunucusu olan avukatların/baroların, insanın daha iyi olması gerektiğine ve insan haklarını sonuna kadar savunacağımıza olan İnancımız korumaktayız..
Hakkari Barosu
