Haber: Feyzullah Taş- Bulvar Caddesi üzerinde bulunan parti binası önünde Halepçe katliamı nedeniyle bir açıklama yapan BDP Hakkari İl Başkanı M.Sıddık Yıldırım, Halepçe ve Şırnak'ın Uludure ilçesine bağlı Ortasu köyünde yaşanan katliamları kınadıklarını belirtti. Yıldırım,"Bundan tam 24 yıl önce mazlum Kürt halkına karşı gaddarlığı ile ün yapmış Saddam ve baas partisi yönetimi tarafından Halepçe de kadın, yaşlı çocuk demeden kimyasal silah kullanılarak 5 bin Kürde karşı katliam işlenmiştir. 16 mart tarihi Kürtlere karşı ağır insanlık suçunun işlendiği gündür.Bugün Nagazaki ve Hiroşima'dan sonra dünyada yasaklanan kimyasal ve biyolojik silahların ilk kez Kürtler üzerinde denendiği gündür.
Demokrasi havarisi kesilen ABD ve batılı devletlerin kimyasal silahları Irak devletine sattıkları bilinmektedir. Bu kimyasal silahlarla 5 bin Kürt katledildiği gibi 7 bin Kürt ömür boyu sakat kalmış ve Kürdistan doğası tahrip edilmiştir. Tarih tekerrürden ibarettir.16 Mart 1988'de Halepçe'de uygulanan bu katliam bugün Kürdüstan coğrafyasında Kazan vadisinde, Uludere'de ve Kürdistan dağlarında gençlerimiz üzerine Gülen cemaati ve AKP hükümeti tarafından uygulanmaktadır. Kürt halkına karşı kimyasal silah kullanmakta, kırım ve katliam yapmaktadır.AKP bu katliam emrini okyanus ötesinde Kürtlere karşı katliam naraları atan Gülen Cemaati ve onun işbirlikçisi olan kapitalist güçlerle birlikte yapmaktadır"
BDP İl Başkanı ve beraberindekiler daha sonra Belediye binası alt katında bulunan Feqîyê Teyran Kültür ve Sanat Merkezi" tarafından Halepçe katliamı nedeniyle düzenlenen etkinliğe katıldı. Kültür ve Sanat Merkezi tiyatro ekibi tarafından Halepçe'de yaşananlar gerçeğini aratmayacak şekilde sahneye yansıtıldı.
Cuma namazı kılındığı sırada camiye atılan kimyasal silahla herkesin ölmesi ve ardından gelen ağıtlar. Salondakileri duygulandırdı Belediye Başkanı Fadıl Bedirhanoğlu'nunda aralarında bulunduğu vatandaşlar gözyaşlarına hakim olamadılar. Değişik oyunlarla devam eden etkinlik büyük ilgi gördü. Etkinliğe çok sayıda vatandaş katılınca yer bulamayanlar ise ayakta seyretmek zorunda kaldılar.