Günümüzde, hızlı yaşam temposuna ayak uydururken, bazen beslenmemizden bazense uykumuzdan ödün veririz. Kötü beslenme konusunda yeterince şey duymuş olabiliriz, ancak henüz uykusuzluğun ne tür sorunlara yol açtığını yeterince iyi bilmiyoruz.
Alanında önde gelen uzmanlardan profesör Mathew Walker göre, sonuçları oldukça yıkıcı olabilecek bir 'uykusuzluk salgını'yla karşı karşıyayız.
Guardian gazetesinde yayınladan röportajda, profesör, uykusuzluk konusunda bilinmeyen birçok konuya açıklık getirdi. Az uykunun, Alzheimer hastalığı, kanser, şeker hastalığı, obezite, depresyon gibisağlık sorunlarıyla olan ilişkilerini değerlendirdi.
Bir çok kişi 8 saatlik bir uyku döngüsünü ortalama olarak tutturmak için ellerinden geleni yapsa da, modern toplumumuzda buna engel teşkil eden bir çok çevresel etken söz konusu.
Profesör Mathew Walker'a göre, insanların sağlıklı bir uyku düzenine kavuşmaları için hükümetin ve de özel kuruluşların bu konuyu ele alıp değerlendirmesi şart.
1942'de nüfusun yaklaşık % 8’i, 6 saat ve daha az uykuyla ayakta kalırken, 2017'de her iki kişiden biri artık 6 saatlik bir uyku düzenine sahip olduğu, belirtiliyor.
Peki uyku düzenimiz neden değişti?
Bunun nedenleri arasında, geceleri karanlıkta kalmayan şehirlerimizdeki bilboard ışıkları gibi “ışık ılımlılığını” bırakışımız var. Sahip olduğumuz elektrik sayesinde, evlerimiz gece vaktiyken gündüz vaktine dönüyor ve gün içerisinde tamamlayamadığımız işlere akşamları devam ediyoruz. Dolayısıyla zihnimizi meşgul tutan şeyler olduğu sürece, uykumuz da kolay kolay gelmiyor.
Bir diğer nedense, günlerin yoğun bir tempoda geçmesi olarak düşünülüyor. Ailesine ya da eğlenceye ayıracağı zamandan vazgeçmek istemeyenler bu durumda kolayca, uykularından tavizde bulunup, uykuya gitme saatlerini ileriye itebiliyorlar.
Tüm bunların yanı sıra, insanlar bazen uykuyu tembellikle bağdaştırarak, ne kadar meşgul olduklarını ifade eden 'uykusuzluk portresi'ni kullanıyorlar. Böylece sağlıklı olmak için uyuma gerekliliği baskılanmış oluyor.
“Yetişkinlikte az uyku, Alzheimer hastalığının oluşumundan sorumlu olabilir.”
Profesör Walker, 5 saat ve daha az uyku uyuyanlarda, kanser riskinin arttığını belirtiyor. Kanser hücrelerine saldırarak iyileşme sağlayan hücrelerin, yeterli uyku almayanlarda %70 azaldığı gözlemlendi.
Öte yandan, yeterli uyku alamayan kişilerin enerjileri düştükleri için, diğer hastalıklara yakalanma riskleri artıyor. Yapılan araştırmalar, yeterli uyku alamayan insanların, ömürlerinin kısalabileceğini ortaya koydu.
Örneğin, 45 yaşın üstünde ve günde altı saatten az uyuyan bir kişi, yedi ila sekiz saat uykuya sahip kişilere oranla, kalp rahatsızlıklarından daha fazla etkileniyor.
Uykusuzluk, vücudun kan şekeri ve birçok sağlık sorunlarıyla da bağlantılıdır. Kiloları konusunda endişe duyanlar için, daha az uyku, kilo almalarına ve kimyasal dengesizliğe sebep olur.
Uyku aynı zamanda zihinsel sağlığı da etkiler. Profesör Walker, rüyaların sakinleştirici bir etkiye sahip olduğunun, hafıza problemleri yaşamamak için yeterli uykunun kaçınılmaz olduğunun altını çiziyor.
Sonuç olarak, uyku, her insan için bir şifa kaynağı. Hızla değişen dünyaya uyum sağlarken, bu şifadan uzak kalmamaya özen göstermek şart. Kaynak Genel Sağlık