HDP, PM toplantısının Sonuç Bildirgesinde, AKP hükümetinin Türkiye'yi kendi ideolojisine uygun bir değişime sürüklediğine dikkat çekerek, "AKP’nin mutlak iktidar hedefinin son tuğlası; bir başkanlık sistemi üzerinde yükselecek yeni anayasayı yapabilecek çoğunluğu tek başına elde etmektir" dedi.
Bildirgede, 'çözüm süreci'ne ilişkin ise "Müzakere mekanizmaları ve yasal altyapısı oluşturulmaksızın, çözüm süreci ilerletilemez" denirken, AKP'nin dış politikada yenilgi aldığı, bunda Kobanê Direnişinin etkisinin olduğu belirtildi. Bildirgede, kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelesi, barışın toplumsallaşması ve toplumsal mücadelelere kadınların etkin bir özne olarak katılımı birincil öncelik olarak değerlendirildi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP), 7 Aralık'ta yapılan Parti Meclisi (PM) toplantısının Sonuç Bildirgesini açıkladı.
HDP, ilçe kongrelerini büyük oranda tamamladıklarını, Ocak ayının ilk yarısında il kongrelerini de bitireceklerini bildirerek, "Partimiz, hem örgütsel, politik ve kadrosal özellikleriyle, hem de geniş toplumsal muhalefet kesimleriyle bir araya gelme yaklaşımıyla, 2015’te hükümet oluşturma dengelerinde değişiklik yaratabilecek ve AKP’nin tek başına anayasa yapma çoğunluğunu elde etmesini engelleyebilecek durumdadır" diyerek, ekledi:
"Partimiz, önümüzdeki dönemin politikalarını bu gerçek durum üzerinde değerlendirecek; barış, özgürlük ve demokrasi mücadelesini bu yaklaşımla şekillendirecek; geniş toplumsal kesimlerle buluşma zeminlerini geliştirecektir. Önümüzdeki dönemde temel yaklaşımımız; ‘Yeni Yaşam Çağrımız’ın ve radikal demokrasi önermemizin yarattığı olumlu etkiyi esas alarak, Türkiye’nin her yerinde adalet ve eşitlik talepleriyle otoriterleşmeye karşı duran geniş kesimleri bütünleştirmek olacaktır."
'AKP KENDİ İDEOLOJİSİNE UYGUN DEĞİŞİME SÜRÜKLÜYOR'
AKP iktidarının bir taraftan Ortadoğu’daki bölgesel yeniden şekillenmede söz sahibi olmak isterken, diğer yandan Türkiye’yi kendi ideolojik altyapısına uygun bir değişime sürüklediğine dikkat çekilen Sonuç Bildirgesinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP'nin, ilerleyişlerinin önünde bir ayak bağı olarak gördüğü kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırmayı, çeşitli kurumların sahip olduğu özerklikleri tırpanlamayı, denge ve denetim mekanizmalarını işlevsizleştirmeyi hedeflediği belirtildi.
Bilirgede, "AKP’nin mutlak iktidar hedefinin son tuğlası; bir başkanlık sistemi üzerinde yükselecek yeni anayasayı yapabilecek çoğunluğu tek başına elde etmektir" denirken, şunlar kaydedildi:
"Hükümetin hazırladığı ‘güvenlik paketi’ de bu kapsamda değerlendirilmesi gereken bir adımdır. Yüksekova’da Rojhat Özdel’in polis kurşunuyla öldürülmesi, son bir ay içinde ‘kamu düzeni’ni sağlama bahanesiyle Kürt illerinde 3000’den fazla kişinin gözaltına alınması aynı güvenlikçi anlayışın sonucudur. Öte yandan son Milli Eğitim Şurası’ndaki çalışma tarzı ve alınan kararlar, AKP zihniyetinin Türkiye toplumunu nereye doğru zorladığının açık göstergeleridir. 28 Şubat yöntemleriyle eğitimin düzenlenmesi kabul edilemez.
12 Eylül’ün yarattığı ve AKP’nin de arkasına sığındığı Türkiye’deki seçim sistemi temsilde adaleti engelleyen bir yapıya sahiptir. Demokratik bir seçim için atılması gereken asgari adım, yüzde 10 barajının bu şekliyle sürmemesi ve hazine yardımındaki eşitsizliğin giderilmesidir. Bu doğrultuda toplumsal muhalefetin, demokrasi ve barış güçlerinin birlikte davranacağı bir zemin ve talepler bütünü, demokratikleşme mücadelesinin de bir parçası olması nedeniyle partimiz tarafından koşulsuz desteklenecektir.
HDP, bu güncel hedefleriyle Türkiye’deki değişimin baskıcı ve despotik değil, demokratik bir yönde olmasının en önemli öznesidir ve bu kararlılıkla davranacaktır."
'DEMOKRATİK MÜZAKERE İLE BARIŞ MÜCADELESİNİ TOPLUMSALLAŞTIRACAĞIZ'
Sonuç Bildirgesinde, HDP'nin demokratik müzakere ile barış mücadelesini toplumsallaştırma mücedelesinin de yükseltileceğine dikkat çekilerek, HDP'nin aynı zamanda, çözümün ve çatışmasızlığın önemli bir teminatı olduğu ifade edildi. "Şu çok açık ki, bugün artık gerekli müzakere mekanizmaları ve yasal altyapısı oluşturulmaksızın, çözüm süreci ilerletilemez.
O nedenle, çözüm ve barış süreci açısından AKP’nin sınırlarını, keyfi davranışlarını ve zaaflarını görerek, iktidarı adım atmaya zorlayan politikalar geliştirmek, müzakere ile mücadeleyi birlikte sürdürmek büyük önem taşıyor" denilen Bildirgede, iktidar sahiplerinin, halkların barış umudunu iktidarlarının bekası için istismar etmeyi, halkların ‘onurlu ve onarıcı barış’ talebini siyaset gündeminde etkisizleştirmeyi amaçladığı belirtildi.
HDP'nin buna karşı Türkiye’de ve bölgede barış mücadelelerini halkların iradesini merkeze alan bir anlayışla sürdürmeyi temel aldığı ifade edilerek, HDP'nin bu mücadeleler arasındaki ilişkileri güçlendirmeyi; Türkiye’de ve bölgede kalıcı, onurlu ve adil bir barışı tesis etmeyi; eşit ve ortak bir demokratik gelecek kurmak için barış mücadelesini toplumsallaştırmayı hedeflediği belirtildi. Son 2 yılda demokratik siyasetin elde ettiği kazanımların bu mücadele hattı sayesinde oluştuğunun da vurgulandığı Bildirgede, şu ifadeler yer aldı:
"AKP, amaçladığı mutlak iktidardan vazgeçmedikçe veya demokratik toplumsal mücadele ile bundan geri döndürülmedikçe, kendi başına demokratik bir çözüm iradesini ortaya koyması ve olumlu sonuçlandırması mümkün değildir. O nedenle AKP’ye ve devlete yönelik, çözüm sürecini Türkiye’nin genelini kapsayan bir demokratikleşme eşliğinde ilerletmeye sevk edecek bir toplumsal baskı yaratmak zorunludur.
Ancak, sadece siyasi iktidar karşısındaki politikalarla yetinmiyoruz. Meclis’te sayısı itibariyle ana muhalefet durumunda olan CHP de dahil olmak üzere muhalefet güçlerinin sürece katılımını sağlamak büyük önem taşıyor. Çünkü Kürt sorununun siyasal çözümü, Türkiye’nin bütününe şamil köklü ve radikal bir demokratikleşmeyi gerektiriyor. Bizlerin demokratik cumhuriyeti, demokratik özerkliği, ortak vatan ve demokratik ulusu birlikte zikretmemiz; 'Yeni Yaşam' çağrımızda demokratikleşme ve eşitlikle, barış ve çözüm arasında olmazsa olmaz bir bağ kurmamızın nedeni tam da budur."
'EMEK, KİMLİK VE EKOLOJİ MÜCADELELERİNİ BİRLEŞTİRECEĞİZ'
Sonuç Bildirgesinde emek, kimlik ve ekoloji mücadelelerini birleştirilmesinin gerektiğine de işaret edildi. Otoriter yönelimin sadece siyasi demokrasi alanıyla sınırlı olmadığı kaydedilirken, "Özellikle emek süreci açısından bakıldığında, güvenceli ve insanca çalışma koşullarının tahrip edildiği; aşırı kar hırsı ve taşeronlaşma nedeniyle iş cinayetlerinin durmaksızın arttığı; kitlesel işsizliğin kalıcılaştığı ve taşeronluk sistemi ile sosyal hakların geriletildiği ve güvencesiz çalışmanın yaygınlaştırıldığı; asgari ücretle çalışmanın ve mevsimlik işçiliğin adeta kölelik koşullarında sürdürüldüğü; sermayenin taleplerinin ise yerine getirildiği vahşi kapitalist sistem kendini bütün hatları ile ortaya koyuyor.
Taşeron çalışma yayıldıkça sendikalaşma düşüyor, iş cinayetleri artıyor. Partimiz taşeron sisteminin yasaklanması ve güvenceli çalışmanın yaygınlaşması mücadelesini sürdürecektir" denildi.
2015 bütçesi ile emekçilerin sosyal ve ekonomik koşullarını iyileştirecek hiçbir önlem alınmadığı eleştirisinin de yapıldığı Bildirgede, bütçede güvenlik ve savunma kalemlerine ayrılan payların artışı, "AKP Hükümeti’nin güvenlikçi politikalara yönelimini gösteren bir diğer gelişme" şeklinde nitelendirildi.
Doğanın tahribi ve sömürüsü açısından da son derece ağır koşullar yaşandığını bildiren HDP, yaşam alanlarını ve doğayı savunanların ağır saldırı ve kuşatmayla karşılık bulduğuna vurgu yaptı:
"Ege’den Karadeniz’e, Kürdistan’dan Trakya’ya, Akdeniz’den Anadolu’nun içlerine kadar doğa katliamına karşı direnişler bütün alanlarda jandarma, polis ve şirketlerin özel güvenlikleri ile bastırılmaya çalışılıyor. Nükleer ve termik santrallerin yapılabilmesi için alelacele çıkartılan ÇED belgeleri; kimi alanlarda ise ÇED raporlarının bile gereksiz hale getirilmesi hukuksuzluğun en bariz örnekleri olarak ortaya çıkıyor."
'EŞİTLİK TALEPLERİ KARARLI BİR ŞEKİLDE SÜRMELİ'
Kadınların kişilik haklarına saldırıyı içeren iktidar müdahaleleri ve ‘kadın-erkek eşit değildir’ söylemine tepki gösterilen Bildirgede, kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelesi, barışın toplumsallaşması ve toplumsal mücadelelere kadınların etkin bir özne olarak katılımı birincil öncelik olarak değerlendirildi. Bu gerçekliğin kendini eşbaşkanlık sistemi başta olmak üzere, kadınların eşitlik taleplerinin kararlı bir şekilde sürdürülmesinde de gösterdiği belirtildi.
Alevilerin inanç ve kültürleri üzerindeki baskı ve asimilasyona son verilmesi, ibadet, eğitim ve yaşam tarzlarını kendi irade ve geleneklerine uygun olarak gerçekleştirmeleri önündeki engellerin kaldırılmasını yaşamsal bir değere sahip olarak ele alan HDP, Alevilerin hak ve özgürlüklerini, mücadele gündeminin başlarına yerleştirme kararlılığını göstermeye devam edeceğini duyurdu.
Türkiye'nin bugüne kadar mirasçısı olduğu tarihte işlenmiş bütün insan hakları ihlalleri ve insanlığa karşı suçlarla yüzleşmesinin gerektiğine değinilen Bildirgede, özellikle 2015 yılının bu alanlardaki çalışmaların yoğunlaştırılması açısından büyük önem taşıdığı kaydedilirken, Hakikatlerin Araştırılması ve Adaletin Sağlanması Komisyonu’nun oluşumu güncel ve zorunlu bir adım olarak vurgulandı.
'YENİLGİ KOBANÊ DİRENİŞİYLE TAÇLANDI'
Sonuç Bildirgesinde, "Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin yeni Osmanlıcılık hayalleriyle ve bir bölgesel güç olma hırsıyla oluşturdukları Suriye’de düzenleyici müdahale ve vekalet savaşı üzerinden şekillendirdikleri dış politika, stratejik ve ciddi bir yenilgi almıştır" denilirken, bu yenilginin taçlandığı nokta olarak Kobanê Direnişi işaret edildi.
Kobane direnişinin desteklemeye devam edeceğini de bildiren HDP, IŞİD’in vahşetine, şiddetine, tecavüzcülüğüne, taassubuna karşı, başta Kürt halkı olmak üzere insanlık, dünya ve bölge kadınları, özgür ve demokratik bir yeni yaşam mücadelesi veren herkesin direndiğini hatırlattı.
Özellikle IŞİD’in İslamiyet adına yaptığı katliamlara karşı dindar kadın ve erkeklerin, Sünni ve Alevilerin, Hıristiyanların omuz omuza birlikte savaşmasının, demokratik gelişme açısından büyük önem taşıdığının ifade edildiği Bildirgede, "Önce Şengal ve Mahmur saldırılarına karşı duruşta, şimdi de Kobanê Direnişi’nde görülmüştür ki, Kürt halkının dayanışması ve birliği, bir barış ve özgürlük rüzgarının esmesine, bölge halklarının ortak ve eşit bir yaşam için kurucu zemin yaratmasına olanak tanıyor" denildi.
Yerel halkların iradesini ve egemenlik alanlarını öne çıkaran bir politik tutumu esas alarak, gerek Rojava Kantonlarının uluslararası meşruiyet kazanması ve statülerinin tanınması, gerekse Güney ve Batı ile olan ilişkilerin kalıcı ve sürdürülebilir, sınırların geçirgenliğinin arttığı bir yöne evrilmesi mücadelesini sürdüreceğini açıklayan HDP, emperyal ve yerel iktidar güçlerinin bölge düzenlemesi karşısında, demokratik bir Ortadoğu düzeninin şekillenmesi mücadelesinin yanında yer alacağını bildirdi. basından