İnsan Hakları Derneği (İHD) Hakkari Şubesi, Birleşmiş Milletlre (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 30’uncu yılı dolayısıyla basın açıklaması düzenledi.
Basın açıklamasını okuyan İHD Şube Başkanı Ferzende Taş, savaşın sürdüğü bir coğrafyada en temel hak olan barış hakkı çocuklar için de bir hak olduğunu belirterek, çocukların ölmesini ve suça bulaşmasını istemediklerini söyledi.
Çocuk haklarına dair 30 yıllık durum, karanlığın sıradanlığı içerisindeymiş kalıyor diyen Taş açıklamasının devamında şunları söyledi: Türkiye, çocuk haklarına öncelik vereceğini taahhüt ederek Sözleşmeyi 1990’da imzaladı, 1994'te onayladı ve 1995 yılında Resmi Gazete’de yayımlayarak ilan etti. Buna rağmen Türkiye’de pek çok çocuk, pek çok şekilde hak ihlaline maruz bırakıldı, bırakılıyor. İhlallerin bir daha tekrarlanmamasına yönelik yapılanlar da kapsayıcı değil.
“Yetişkinlerin savaşları çocukların yaşam hakkını yok ediyor”
Günümüzde uzun yıllardır çözülemeyen Kürt meselesine yönelik şiddet politikaları ve son yıllarda yeniden başlayan çatışmalı süreç en çok çocukları etkilemeye devam ediyor.
Askeri araçlar nedeniyle 16 çocuğun[1] hayatını kaybetmiş olması, askeri mühimmat ve savaş atıklarının yol açtığı çocuk ölümleri ve yaralanmalardaki artış durumun vehametini gösteriyor.
4 yaşındaki Nupelda ve 8 yaşındaki Ayaz Güloğlu kardeşlerin yaşadıkları mezrada evlerine çok yakın bir yerde buldukları cismin patlaması sonucu hayatlarını kaybetmesi, bölgedeki çocukların risk altında olduklarının kanıtı olarak karşımıza çıkıyor.
“Çocuğa özgü bir adalet sisteminden bahsetmek giderek zorlaşıyor”
Çocuğa özgü adalet için özgürlüğün kısıtlanmasının son çare olması, onarıcı ve kurum dışı alternatif yöntemlere başvurulması gerekirken, ayrıca kapalı kurumların şiddet ürettiği bilgisi sabitken; 743’ü anneleriyle birlikte cezaevlerinde kalmak zorunda olan çocuk olmak üzere 3 bin çocuk cezaevlerinde yaşamaya devam ediyor.
“Çocukların cinsel istismara maruz bırakılmaları meşrulaştırılıyor”
Yetişkinlerin çocukları cinsel yönden sömürmesi anlamına gelen cinsel istismar suçu, çocuğun bedenini bir bütün olarak görmekten uzak, sadece cinsel organlara yönelik temas içeren ve sadece bazı türlerine ilişkin sınırlı olarak algılanmaya devam ediyor.
Failler korunuyor, erken yaşta evliliklere izin verilmesi ve önünün açılması ile meşrulaştırılıyor. Çocukların bedensel söz hakları yok sayılıyor.
“Çocuklar, işgücü piyasasında sömürülmeye devam ediyor”
Çocuk İşçiliği ile Mücadele Eylem Planları hazırlanmasına rağmen, pek çok çocuk ağır ve kayıt dışı işlerde çalıştırılmaya devam ediliyor. 2012 yılından bu yana TUİK Çocuk İş Gücü İstatistikleri yayımlanmadığından sorun takip edilemiyor, “sayı yoksa sorun da yok!” anlayışı hüküm sürüyor.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Türkiye’nin ilgili mevzuatı, zorunlu eğitim, istihdama başlama ve çalışma yaşamının temel haklarından biri olan sendikaya üyelik yaşları arasında uyumsuzluk devam ediyor.
Temel yönetişim sözleşmelerinden olan ILO İş Teftiş (Tarım) 129, Gençlerin (Sanayi dışındaki alanlarda) Gece İşinde Çalıştırılmasına ilişkin 79 ve ILO Gençlerin (Sanayiye ait alanlarda) Gece İşinde Çalıştırılmasına ilişkin 90 No.lu ILO Sözleşmelerine taraf olunması konularında derhal harekete geçilmesini talep ediyoruz” diye konuştu. Hakkarihabertv.com