Kapanan yollara mı, üşüyen ellere mi, dünya ile bağlantısı kesilen köylere mi, yakacak sorununa mı, artan trafik kazalarına mı, dağlarla işbirliği yapan ve ölüm kusan çığ tehlikesine mi?
Hadi tüm bunları geçtim. Altı ay boyunca hepimizi kanser yapan hava kirliliğine mi? Hakkari semalarında adeta mikrop yağıyor. Simsiyah bulutlar, bacalarda fışkıran pislik üzerimize yapışıyor.
Bu sorun 30 yıldır devam ediyor. Ve her kış mevsiminde hava kirliliği ile ilgili haykırışımız manşetlerde yerini alıyor. Herkes şikayetçi ama çözümü kimse üretmiyor.
Kent girişinde kontrol noktası denetimi olmasına rağmen kalitesiz ve zararlı kömür kente nasıl sokuluyor. Kamu kuruluşlarında yapılan kömür ihalesinde kaliteye önem veriliyor fakat bacadan kalitesizlik tütüyor.
Türkiye’de doğal gaz ile tanışmayan tek il Hakkari’dir. Bu hizmete erişmiş olsaydık kalitesiz kömür ve hava kirliliğini görmemiş olacaktık.
Şimdi başta kamu kuruluşlarına ve tüm halkımıza sesleniyorum; Kış ve yakıt moduna girdik. Bacalar tütmeye başladı. Her bina çok acil “FİLİTRE” almalıdır. Duyarlı vatandaş, işadamı Bedri Çallı, çevre yolu üzerindeki binasına filtreyi taktırdı.
Dün gece binasını gözlemledim ve bacasında ne siyah duman, ne kir, nede etrafa zarar verici hava çıkmadı. Bunun maddi fiyatı ise sadece 2.500 lira. Yani bina sahibi kiracılara bile paylaştırsa daire başına en fazla 100 lira düşer.
Her şeyin başı sağlıktır. Sağlığımızı tehdit eden, kötü hastalıklara yol açan hava kirliliğine son vermeliyiz. Birkaç kuruş yüzünden çocuklarımızı astım hastalığına teslim etmeyelim. Unutmayalım ki çevremizden hepimiz sorumluyuz.
Bu kampanyayı Bedri Çallı başlattı herkes devamını getirmelidir. Kar kapıda her an beyaza bürünebiliriz. İlk bahardan kalma günler yaşarken herkes filtre alma ve taktırma yarışına girerek bu güzel havayı değerlendirmelidir.
Özellikle geceleyin dışarı çıkıp sadece binalara ve bacalarına bakarsanız haklılığımı ve ciddiyeti daha yakından görmüş olursunuz. Çok geç olmadan haydi Hakkari, temiz hava hepimiz içindir…