(Hakan Taş)
Hayatın boyunca herkes sadece sana sarılmak için yakana yapıştı. Kimse bilemezdi acımasız hastalığın sinsice yakana yapışacağını… Sen anne ve babanın hep koynunda uzanıp yattın. Kimse bilemezdi Hacetepe’de 28 ay hastalığın koynunda yatacağını…
Sen okulun en çalışkan öğrencisiydin. Kimseler bilemezdi kalem tutan ellerinin enjeksiyonla çekilen kanın terinde kalacağını… Sen amcalarını, dayılarını ve arkadaşlarını hep esprilerinle güldürtürdün. Kimse bilemezdi onları hüngür hüngür ağlatacağını…Sen kibrit yakmaya bile çekinirdin. Kimseler bilemezdi yüreklere ateşi yakıp zamansız gideceğini…
Sen Ankara’ya el sallayarak gittin. Kimseler bilemezdi sessiz ve cansız son kez memleketine öylece döneceğini…Sen sadece aileni değil, anne ve baba olan herkesin yüreğini yaktın. Hakkari semalarında adeta yas bulutunu oluşturdun. Sen benim kanadımı kırdın Mazlum…Hayatımın en zor günlerinden birini yaşadım. Acı haberi alır almaz sabaha kadar karanlık odamda sessizce ağladım. Bu kaderi iyi bilirim.
Acılı baba Çetin ÜMİT oğlu Mazlum ile arkadaştı. Düğünlere, toplantılara, pikniklere, her yere mutlaka getirirdi. Onsuz adım atmaz, nefes alamazdı. Üç yıldır zaten nefes alamıyor, ağlamaktan göz pınarları resmen korumuş durumda. Kale altı aile mezarlığında Mazlum’u uğurlarken ben babası Çetin için ağladım. Şimdiye kadar onu okula, alışverişe, top oynamaya uğurladı. Bu kez sonsuzluğa uğurlarken de Mazlum’u hiç yalnız bırakmadı. Adım atamayacak kadar halsiz ve bitkindi. Toprağı avuçlarıyla yorgan misali örttü Mazlum’unun üzerine. Bana sarılarak ağladı; “Gitti Hakan abi, Mazlum gitti” diye…
Evet Mazlum gitti ve öldü ama Çetin hergün bin defa ölüyor. O sessiz derin uykuda ama Çetin uykusuz derin acılarda. Baba yüreğine ateş düştü mü sönmesi kolay olmuyor. Kim ne derse, ne yapsa Mazlum’un bıraktığı yara asla iyileşmeyecek.
Onun kırdığı kanatlar bir daha iyileşmeyecek. Süreyya Ananın sütü, Çetin babanın emeği ve hepimizin hakkı sana helal olsun güzel çoçuk. Duvarlarımızda resmin, yüreğimizde sevgin, dudağımızda adın asla eksik olmayacak. Sen cennetin bahçesinde gezinirken dualarımız hep senle olacak. Güle Güle kanadımı kıran masum ve mazlum çocuk…
GÜLE GÜLE MAZLUM
Yaşım henüz onyedi
Bu hastalık beni yedi
Ağlamayın sizde artık
Allahım çağırdı, gel dedi
Dargınım sana Hacetepe
28 aydır kanımı serpe serpe
Mezarımı kazın Hakkari kale tepe
Ağlama baba, kaderim buymuş
Mazlum bir mart sabahı kapadı gözlerini
Bir daha açmadı,
Hastalık yapıştı yakasına, kaçamadı.
Ağlama Ana, kaderim buymuş
Arabalar yola dizildi
Tüm gözlerde kanlı yaş süzüldü,
Baharı göremedim, kış üzüldü,
Hoşçakalın dostlar, kaderim buymuş