KCK, "Erdoğan bu açıklamasıyla zaten çoktan beri tıkanan ve olmayan bir sürecin AKP tarafından tamamen bitirilmek istendiğini tescillemiştir" dedi. KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, 30 Mart yerel seçimleri ve sonrasında Başbakan Erdoğan'ın çözüm sürecine ilişkin yaptığı bir açıklamayı değerlendirdi. Hareket ve halk olarak tercihlerini her zaman demokratik çözüm ve müzakereden yana koymalarına rağmen, AKP iktidarının bunun tam tersi bir yaklaşım içerisinde olduğunu belirten KCK, Kürt halkının demokratik özerkliği kendi mücadele ve iradesiyle inşa etmekten başka seçeneğinin kalmadığını vurguladı.
KAZANAN BDP-HDP ÇİZGİSİ OLDU
KCK'nin açıklaması şöyle:
"Türkiye'de demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümünden uzak, yapay ve sahte gündemler üzerinden çok tartışmalı ve çekişmeli bir seçim süreci yaşanmıştır. Hiçbir düzen partisi Türkiye’nin demokratikleştirilmesi ve Kürt sorununun çözümü konusunda en ufak bir irade ve perspektif sahibi olmamıştır.
CHP bu seçimlerde Fethullah Gülen'le yaptığı ittifak politikası, ulusalcı ve inkârcı zihniyeti nedeniyle basiretsizliğini bir kez daha ortaya koymuş, yenilmiş ve kaybetmiştir.
Devletin tüm hile, entrika ve zorbalığına karşı BDP- HDP çizgisi bu seçimlerin galibi olmuştur. Oligarşik, faşist iktidara karşı gerçek demokrasi ve halk muhalefetinin BDP-HDP çizgisi olduğu ortaya çıkmıştır.
ERDOĞAN ÖCALAN'I ÇÖZÜM İÇİN MUHATTAP OLARAK GÖRMEK İSTEMİYOR
AKP ise devletin tüm imkanlarını kullanarak, seçimlerden belli bir sonuç almıştır. Kendi içinde birçok zafiyet ve siyasi tutarsızlık yaşayan AKP'nin başta Kürt sorununun çözümü olmak üzere, Reber Apo ile yasallığa dayanan müzakere konusunda nasıl bir tutum sergileyeceği Erdoğan’ın dünkü basın toplantısında açıkça görülmüştür.
AKP'nin geleneğinde ve genlerinde demokrasi denilen bir şey yoktur. Her yönüyle üstenci, oligarşik, tekçi, faşizan bir karaktere sahiptir. Son derece ilkesiz ve pragmatiktir. Reber Apo'nun başlattığı demokratik çözüm sürecini kendisi başlatmış gibi sahiplenip, seçimlerde güçlü bir argüman olarak kullanmıştır. Elde ettiği sonuçları, Türkiye'nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümü için Reber Apo ile yasallığa dayanan bir müzakere yapmak yerine tam bir baş dönmesini yaşamış yine inkârcı, retçi bir tutum içerisine girmiştir.
Erdoğan dünkü basın toplantısında bir gazetecinin sorması üzerine Reber Apo ile yasallığa dayanan müzakere konusunda yapacakları hiçbir şey olmadığını açıkça belirtmiş, Reber Apo'yu bir halkın iradesi ve hareketimizin baş müzakerecisi olarak görmek yerine, sıradan herhangi bir tutsak gibi değerlendirmiştir.
AKP her şeyden önce Kürt halkının iradesini ve Önderliğini çözüm için muhatap olarak görmek istememektedir. Zihniyetinde buna tamamen kapalı, retçi, tekçi ve inkârcıdır. Bundandır ki hareketimizin yönetimi olarak yayınlanan deklarasyonda “AKP iktidarı mevcut tutum ve zihniyetinde ısrar ettiği için muhatap olmaktan çıkmıştır” denilmiştir. Hareketimizin yaptığı bu tespiti Erdoğan dünkü basın toplantısında yaptığı konuşmayla doğrulamıştır.
AKP SÜRECİ BİTİRMEK İSTİYOR
Kürt halk Önderi 8 Mart tarihinde devlet heyetiyle, 9 Mart tarihinde ise BDP-HDP heyetiyle yaptığı görüşmede müzakere için AKP ye seçimlere kadar şans ve zaman tanıdığını belirtmiştir. Aynı şekilde AKP hukuki alt yapısını oluşturmazsa bundan sonra sürecin hiçbir şekilde ilerlemeyeceğini net bir şekilde ortaya koymuştur.
AKP iktidarı ve Erdoğan’ın bunu çok iyi bilmesine rağmen yasallığa dayalı müzakere konusunda “ yapacağımız hiçbir şey yoktur” yönünde yaptığı açıklamanın ne anlama geldiği açıktır. Erdoğan bu açıklamasıyla zaten çoktan beri tıkanan ve olmayan bir sürecin AKP tarafından tamamen bitirilmek istendiğini tescillemiştir.
BAŞKA SEÇENEK KALMADI...
Reber Apo Türkiye'nin yaşadığı kaostan kurtulması, şiddet ve savaş yerine demokratik çözüm, barış ve siyasetin önünün açılması için çok büyük bir emek ve çabayla bu süreci başlatmıştır. Ne var ki AKP iktidarı Reber Apo nun ve hareketimizin gösterdiği bu çaba ve attığımız tek taraflı adımları adeta bir zafiyet ve zayıflık olarak görmüş, buna karşı sürekli taktiksel düzeyde yaklaşmış, tamamen seçim endeksli bir politika yürütmüştür.
Hareket ve halk olarak tercihimizi her ne kadar demokratik çözüm ve müzakere yönünde kullandıysak da AKP iktidarı bunun tam tersi bir yaklaşım ve tutum içerisinde olmuştur. Bu durumda halkımızın kendi demokratik öz yönetim sistemi olan, demokratik özerkliğini kendi mücadele ve iradesiyle inşa etmekten başka bir seçeneği kalmamıştır.
ÖZERK SİSTEMİ İNŞA ETMEK İÇİN SEFERBER OLMA ÇAĞRISI
Halkımızı bu temelde örgütlü mücadelesini yükselterek kendi demokratik özerklik sistemini inşa etmek için seferber olmaya çağırırken, Türkiyeli tüm devrimci, demokrat, sol ve sosyalist güçleri, yine çözüm sürecinde rol üstlenen akil insanlar gurubunu, aydınları ve duyarlı olan herkesi AKP üzerinde baskı kurarak seslerini yükseltmeye çağırıyoruz. Çünkü gelinen nokta halklarımız için hayati önemde olan kritik bir noktadır. AKP, ya Önderliğimizle yasallığa dayalı bir müzakere sürecine girecektir ya da bunun dışındaki seçenek hiç kimsenin arzulamadığı yeni bir sürecin gelişmesi olacaktır." Kaynak (anf)