Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) tarafından ‘Tigris Diyalogları 2’ toplantısına katılmak üzere Diyarbakır’a gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılçdaroğlu, toplantının açılış konuşmasında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’de yeni bir sürecin yaşandığını anlatan Kılıçdaroğlu, çözüm sürecinde CHP olarak neler düşündüklerini anlatmak üzere Diyarbakır’a geldiğini söyledi.
Herkesi kucaklayacak bir Cumhurbaşkanı seçilmesi gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, “Bu sorunun çözümünde biz ne düşünüyoruz? Bunu anlatmak için geldim. Yeni bir sürecin içindeyiz. Dayatmacı olmayan bir cumhurbaşkanı adayından yana tavır almanızı çok isterim. Bu ülke kavgadan çok etti. Herkesi kucaklayan, güzel bir dil kullanan birini cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtalım.
İçeride gerilim var, bölgede gerilim var. Gerilimden beslenen bir siyaset anlayışı var. Ülkeyi yöneten kişi hem barıştan söz edip hem kılıç taşırsa olmaz. Barıştan yana, huzurdan yana bir tavır sergilemek zorundayız" diye konuştu.
"ADIMIN KEMAL OLDUĞUNU BİLDİĞİM KADAR O TIR’LARLA SİLAH GİTTİĞİNİ BİLİYORUM"
Geçtiğimiz aylarda Adana’da durdurulan TIR’larda silahlar olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "IŞİD yetkilileri açıkça insanları rehin alırken sessiz kalıyorsa, basında yer almasın diye yargı karar çıkarıyorsa hepimizin oturup düşünmesi lazım. TIR’larla silahlar nereye gidiyor, düşünmeniz lazım. Adımın Kemal olduğunu bildiğim kadar o TIR’larla silah gittiğini biliyorum. O silah döndü bizim insanımıza karşı.”
"SÜRECİN BAŞARISINI DEMOKRASİYİ İÇİNE SİNDİRMEYEN BİR İNSANA BAĞLAMIŞIZ"
Süreçte son dönem yaşananlara dikkat çeken Kılıçdaroğlu, "Bir süreç yaşıyoruz şöyle bir algı var. Bir yerde genç ölüyor, sesimizi çıkarmayalım. Bu da doğru değil. Ben kimse hayatını kaybetmesin istiyorum. Düşüncesinden dolayı hiç kimse hapse atılmasın istiyorum. Bizim ülkemizde insanlar 3. sınıf demokrasiye layıktır diye bir algıyı kabul etmiyorum. Yasamayı arka bahçesi haline getiren, havuz medyası oluşturan anlayışın ülkeye demokrasiyi getirmeyeceğini sizin de bilmenizi isterim. Sürecin başarısını demokrasiyi içine sindirmeyen bir insana bağlamışız. Ne konuşuluyor? Hiç kimse bilmiyor. CHP neden bu konuda çalışmıyor diye bize soruyorsunuz. Bizim sözlerimiz bu bölgede de yeteri kadar yankı bulmuyor" şeklinde konuştu.
"BİZİ HALA 1930’LARIN CHP’Sİ GİBİ GÖRMEYİN"
CHP'nin değiştiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Bizi hala 1930’ların CHP’si gibi görmeyin. Dünya değişiyor, biz de değişiyoruz. Yeni şeyler söylüyoruz. Demokrasi ve özgürlüğü savunuyoruz. Madem bir sorun var sorunu oturup el birliği ile çözeceğiz. Bir adam her şeyi ben bilirim derse bilin ki o hiçbir şey bilmiyordur. Her şeyi bilen değil işi uzmanına veren adam önemlidir. 12 yılda hangi sorun çözüldü? İşsizlik mi, Kürt sorunu mu, yoksulluk mu? Beylerin para sorunu çözüldü.
Köşe dönme sorunu çözüldü. Bu coğrafyada hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek dedik. Türkiye’nin var olan bütün sorunlarını çözmede kararlıyız. Sen söyledin oyun mu arttı diyorlar. Artmadı bırak o bölgeyi diyorlar. Bir oy bile gelmese bu ülkenin insanı için her şeyi yapmaya hazırım.
Ya siz beni anlayacaksınız ya da ben sizi. Gerekirse kavga edeceğiz. Biz çözümden yanayız. Birlikten yanayız. Diyelim ki komşunuzda yangın çıktı. Herhalde su ile müdahale edersiniz. Biz elimizde yangın bidonu ile, silahla, El Kaide militanı ile müdahale ediyoruz" ifadelerini kullandı.
"ULUDERE OLAYINI EN ÇOK TAKİP EDEN CHP OLDU"
Şırnak’ın Uludere ilçesinde 2011 yılında yaşanan bombalamada 34 kişinin ölümüyle sonuçlanan olayı en çok takip eden kurumun CHP olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, Kürtlere sitemde bulunarak, "Ben sizin hakkınızı savunuyorum, siz sizi savunmayana oy verdiniz. Roboski’de bir olay oldu.
34 yurttaşımız öldürüldü. En net olayı takip eden parti CHP’dir. Bizim raporumuzu okumayan varsa lütfen okusun. Her olayı sonuna kadar izledik. Hesabı verildi mi? Verilmedi. Hesabı sorulmadı. Hesabını sormak isteyen CHP’ye bölgede oy çıktı mı? Hayır. O zaman aramızda sorun var.
Ben sizin hakkınızı savunuyorum siz sizi savunmayana oy verdiniz. Sınır ötesi parlamentonun yetkisinde. Talimatı kim verdi? Hükümet. Bu açık gerçek ortada dururken biz bölgeden beklediğimiz desteği alamadık. Buraya sitem etmeye ve sitemlerinizi dinlemeye geldik. Süreçle ilgili yüksek beklenti yaratıldı. Yüksek beklenti karşılanmazsa sonu felaket olur. Sorunun çözümünde birinci nokta karşılıklı güvendir. Yalan söylemeyen, güvensizlik eksenine oturtulmuş bir sorun çözülmez.
Biz ne söylüyorsak beğenir ya da beğenmezsiniz çıkıp kamuoyu önüne çok açık ve net söylüyoruz. Sorunu çöz sana sonsuz kredi dedim. Ertesi gün ne diyorsun dedi. Ben bekledim ki bölgede Kılıçdaroğlu’na destek çıkacak. Tam bir sessizlik. Şöyle bir algı da var. AK Parti sorunu çözecek, CHP karşı. Hayatımda duyduğum en saçma görüşlerden biri. Ne yaptık da sorun çözülmedi. Sanki biz iktidardayız da onlar muhalefette. İktidarda olan sensin. Parlamentonun yarısından fazlası sen de.
Sen sorunu çözdün de hayır mı dedik. MİT müsteşarı ile ilgili kanunu 24 saatte geçirirken kimse engel olmuyor da bu sorunu çözmek için CHP’yi engelmiş gibi gösteriyor. Samimi değiller. Bir kitapçığımız var. Toplumsal Barışı demokrasi ile güvence altına almak. Bu kitapçıktan edinmek isteyene biz göndereceğiz.
CHP bu konuda ne düşünüyor, ne adımlar attı? AKP’nin dediği gibi hiç çözüm üretmedi mi? Burada göreceksiniz 31 Mayıs 2012’de arkadaşlarım TBMM Başkanı Çiçek’i ziyaret etti. 10 maddelik Kürt sorununun çözümü yönündeki öneriyi Çiçek’e sundular. Akil insanlar heyetini ilk o önerilerde biz sunduk" dedi.
“KAPALI KAPILAR ARDINDA DEMOKRATİK ÇÖZÜM OLMAZ”
Çözüm sürecinin yasal bir zemine oturtulması gerektiğini bildiren Kılıçdaroğlu, kapalı kapılar arkasında demokratik bir çözümün olmayacağını söyledi. Kılıdaroğlu, "6 Haziran 2012’de ben vekil arkadaşlarımla Erdoğan’ı ziyaret ettim. Yöntemi, sorunun çözümü ile ilgili düşüncelerimi aktardım. Parlamentoda Uzlaşma Komisyonu kuralım dedim. Bu işin ucunda ölüm var. İnsanlar ölüyor.
BDP ve MHP’yi dışarıda bırakalım, biz bir araya gelelim. Adı toplumsal uzlaşma. İki önemli faktörü sistemin dışına atarsanız bu sorunu nasıl çözeceksiniz. Bu sorunun çözümü siyasi hayatıma mal olacaksa onu da göze alırım. Yeter ki bir kişi hayatını kaybetmesin. Ama olmadı. Kapalı kapılar ardında demokratik çözüm olmaz. Süreç yasal bir zemine oturtulmak zorundadır. Süreç saydam olmalıdır. Elbette birileri karşı çıkabilir. Ama samimi olarak tartışırsak bu sorunu aşabiliriz. Türkiye’nin bu sorunu çözme birikimi var" diye konuştu.
"SORUN TARİHSEL KÖKLERİ OLAN BİR SORUN"
Türkiye'nin tarihle yüzleşmesi gerektiğine vurgu yapan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Yeri ve zamanı geldiğinde biz kendi tarihimizle de yüzleşmeliyiz. Hata olur, eksik olur. Kurumların da hatası olur. Önemli olan hatadan ders alıp onu tekrar etmemektir. 11 Haziran 2013’de İl İdaresi Kanunu'nda değişiklik yapılması için kanun teklifi verdik.
Bazı yer isimlerinin değişmesi gerekir dedik. Arkadaşlarıma talimat verdim. Samimi olduğumuzu dünya bilsin dedim. Verdik teklifi. Gereği yapıldı mı? Hayır. Dersim arşivlerini açın dedik. İsteyen gitsen baksın dedik. Gereği şu ana kadar yapılmadı" şeklinde konuştu.
"DİYARBAKIR CEZAEVİ'Nİ MÜZE YAPMAK İSTEDİK"
Diyarbakır Cezaevi’nin müze olması için CHP olarak çalışma yürüttüklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Diyarbakır Cezaevi’ni en iyi Diyarbakırlılar bilir. Orayı müze yapmak istedik. Kanun teklifini verdik. Geçmişin acılarından ders alarak geleceği inşa etmek zorundayız. Erdoğan size geldi dedi ki "Bu cezaevini yıkacağım, daha modern cezaevi yapacağım." Özür dilerim ama Diyarbakırlılar da koşa koşa gidip AKP’ye oy verdiler.
Hapishane vaat edip oy alan bir tek Erdoğan var. Ben bunu içime sindiremiyorum. Sorumlusu sokaktaki yurttaş değil, sorumlu bölgedeki aydınlar. Hiç bunun üzerinde durmadılar. 5 Mart 2013 travma yapan isimler değişsin diye teklif verdik. Bunun da gereği yapılmadı" ifadelerini kullandı.
"KORUCULUK BİTSİN"
Geçici köy koruculuğun kaldırılması gerektiğini anlatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Koruculuk bitsin. İnsanlar da devlette başka bir görevde çalışsın. Dünyada bir sosyal devlet yoktur ki sigortasız adam istihdam etsin. Korucuya silah ve maaş veriyorsun, sigorta primini yatırmıyorsun Devlet kayıt dışı adam istihdam eder mi? Etmez. Bu adamlara da yazık.
8 kez faili meçhuller için önerge verdik, AK Parti reddetti. Ne demek faili meçhule gitti. Analar ağlamasın diyeceksiniz ama öldürülen çocukların faillerini ortaya çıkarmayacaksınız. İşkence ve işkencecilerin araştırılması için önerge verdik. O da reddedildi. İşkencecileri AKP koruyor, CHP soruşturulmasını istiyor. Bölgedeki algı, 1930’ların CHP’si. Bunlar zaten işkence yapıyor. Biz uygar bir devleti yeniden inşa etmek istiyoruz." Toplantı basına kapalı devam ediyor. (İHA)