HDP Parti Basın Sözcüsü Ayhan Bilgen, HDP Genel Merkezi’nde güncel gelişmelere ilişkin basın toplantısı düzenledi. “Koalisyon umutlarının bir nebzede olsa yükselmiş olmasını memnuniyetle karşıladığımızı ifade etmek istiyorum” diyen Bilgen, “İki partinin dünkü son görüşmelerden kamuoyuna yansıtılan bilgilerde reform ihtiyacının güçlü bir şekilde duyulmuş olması bizim açımızdan memnuniyet verici” diye konuştu.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu’nun açıklamalarına değinen Bilgen, “KCK’yi bizim bir kanadımız olarak ifade etmiş. Demokrasi kavramının istismar edildiği gibi söylem bizim alışkın olduğumuz bir teranedir.
İzmir milletvekilinin sözleri de AK Parti’nin içerisine 1990 yılların aktörleri, Çiller’in ve Ağar’ın ruhu kaçmış. Bu sözler başka türlü izah edilemez” ifadelerini kullandı.
Madenlerle ilgili düzenlemelerin ertelenmesine ilişkin de açıklamalarda bulunan Bilgen, “Madencilikle ilgili mevzuatın işletmelere yüklediği sorumluluğun ertelenmesi yaklaşık 5 yıl ileriye atılması aslında bugünde itibaren madenler de yeni Somaların, Ermeneklerin yaşanmasına dair kapı aralamaktır.
Burada hiç gerekçe enerji bakanının kendi işiyle uğraşmak yerine müdahale etmesini meşrulaştırmaz” şeklinde konuştu.
3 yargı mensubuna yönelik yakalama kararını iki açıdan değerlendirdiklerini ifade eden Bilgen, şöyle devam etti:
“Bu savcıların, yargıçların bir kısmı zamanında KCK davasında önemli isimlerdi. Buradan bir linç kampanyasına taraf olmadan, çelişkiye dikkat çekmek isterim. Eğer bu savcılar, yargıçlar hukuka aykırı hareket etmişlerse iddia edilen suçlara karışmışlarsa o zaman KCK davası dahil olmak üzere son 3-4 yılımıza damgasını vuran tüm davaların yeniden masaya yatırılması toplum nezdinde ve teknik, hukuki bağlamda yeniden sorgulanması gerekiyor.”
“BUNUN 12 EYLÜL ALIŞKANLIĞI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a yönelik sözlerine değinen Bilgen, “Halep oradaysa arşın burada, eğer bu sözler iftiraysa, karalamaysa, yani Türkiye’de gladyo benzeri örgütlenmeler yoksa iki şeyi istemek her yurttaşın hakkıdır.
Bir işlenen cinayetler, bombalamalar ile ilgili sorumlular bulunur, yargılama süreci işletilir. İkincisi, cumhurbaşkanını konumudur. Bu tip ilişkilerin içerisinde olup olmadığını ölçmek, denetlemek demokratik ülkelerde herkesin hakkıdır. Biz halk tarafından seçilmiş bir cumhurbaşkanının bu kadar önemli bir pozisyonun hala yargı denetimi dışında tutuluyor olmasını da asla doğru bulmuyoruz. Bunun 12 Eylül alışkanlığı olduğunu düşünüyoruz” dedi.
“BARIŞTAN YANA TAVRIMIZI ORTAYA KOYMAK DURUMUNDAYIZ”
Konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Bilgen, ‘PKK silahları bıraksın çağrısı yapılmıştı. PKK, silah bırakmazsa süreç tek taraflı barış çağrısı olarak devam mı edecek?’ sorusuna, “Biz hiç kimse barış konusunda üzerine düşeni yapmasa bile sonuna kadar barıştan yana tavrımızı ortaya koymak durumundayız. Silahlı örgüt silah bırakıp, siyasi yöntemlerle kendi mücadelesini yürütme konusunda ister istekli davransın, isterse farklı gerekçeler ortaya koymuş olsun.
Bu asla devletin üzerine düşeni yapmaması için bir mazeret olamaz. Mekanizmaların kurulması gerektiğine dikkat çekiyor. Bir an önce operasyonların durması yönündeki çağrılardır. Siz operasyonları durdurun ama biz eylem yapmaya devam edeceğiz gibi bir mesaj değil bu, operasyonlar durduğunda eylemlerin de duracağını fiili olarak aslında beyan etmiş oluyorlar. Bunu duymazlıktan gelmek, yok saymak aslında çok ciddi siyasi ahlak durumu” şeklinde cevap verdi. iha