Rahmeti Mustafa Yaşar'ın ölmeden önce Hakkarihabertv.com'a yazdığı yazıyı sizlerle paylaşıyoruz.
Kürtlerin orijinal kaynaklarının M.Ö. 20 binlerden beri Dicle ve Fıratın yukarı kesimi Toros-Zagros hattının iç kavisleriyle dış çeperleri olduğu tarihi kanıttır. Arkeolojik, etimolojik ve etnolojik (aşiret toplumu) ile ilgili bolca kanıt bu gerçeği doğrulamaktadır. Sümer yazılı tarihi Kurti, dağlı halk, Greklerde Kurdienne, Kürt memleketi adıyla bölgeyi adlandırmışlardır.
Mezopotamya’da tarihin en şiddetli boğuşmalarına rağmen Kürtler var olma mücade-lesinden vazgeçmemişlerdir. Sınırlı bazı değerlerini koruyarak günümüze ulaşmışlardır. Kürtlerde köylülük yaşam olarak neolitikten kalmadır. Bugünkü zihniyet yapısının ge-ri kalması neolitik çağda tutsak kalmalarındandır. Dış saldırılar sonucu dağlara çekilen Kürt kadınlarında dışa açılım olmamış kültürlerini günümüze kadar taşımışlardır.
Ovada kalan kadın işgalcilere boyun eğmeye zorlanmış ve düşürülmüştür. Kültürel özünden uzaklaştırılan kadında bir karakter şekillenmesi başlamıştır. Kimi inançlar etkisinde kendini korumaya çalışan Kürt kadını içe kapanarak büzül-müştür. Namus olgusunun değerli olduğu toplum özelliklerinde aşınmalar başlamış, kadınlar alınıp satılabilen hatta birbiriyle değiştirilen bir konuma getirilmiştir.
Kürt aşiretleri arasında bir türlü birlik sağlanamamış olması edebiyat ve sanatta da yansımasını bulmuştur. Mem û Zin, Derveşe Avdi ile Adule destanlarında insani istemlerinin oluşmamasının etkileri dillendirilmiştir. Genelde dilsiz bir toplumun sancıları çekilmektedir.
Kürt kadını yoksullaşmanın etkisiyle geleneksel değerlerle, aile kurumuyla var olmuş, fakat sosyal ve siyasal çalışmalardan uzaklaştırılmıştır. Özellikle şehirde okuyan kadınlarda çarpık bir düşünce oluşmuş ve maddi imkânsızlıklar, geri yaşam koşulları kadınları kullanıl-maya müsait hale getirmiştir. Dışa açılımı zayıf, içe kapanık, kendini ifade edemeyen bir ka-dın şekillenmesi vardır. İç yozluğun dışarıda duyulmasıyla beraber yargısız infazlar, kendini yakma, intiharlar ve fuhuş da dâhil kadın toplumsal yaşamın uzağında erkeğin insafına terk edilmiştir.
Kapitalist ilişkilerin kısmi gelişimi bazı bölgelerde kadın kişiliklerinde biçimsel yönü geliştirmiş, özenti şekilsel olarak etkili olmuştur. Kürt toplumunda uygulanan politikalar sonucu, Kürt insanı, çok çocuğa sahip olarak kendisini yaşatacağını düşünmüş, yeni nesillere güvenli bir zemin hazırlamamıştır. Çocuklar-da köksüz, eğitimsiz, cahil ve lümpen bir kişilik şekillenmesiyle büyütülmektedirler.
Dışarıda ekonomik, sosyal, siyasal sıkıntı yaşayan erkek bunun acısını kadından çı-kartmaktadır.. Kadın aile içinde söz ve düşünce sahibi olmadığı gibi dilini açma özgürlüğüne sahip değildir. Kimin gücü veya parası varsa istediği kadını bir eşya gibi satın alabilmektedir. Daha 14-15 yaşına gelmeden erkeğe bağlanan kadın sayısı hiçte az değildir.
21. yüzyılda Kürt kadınında derin sarsıntılar olmuş, giderek siyasette, ekonomide, yö-neticilikte yavaşta olsa yer almaya başlamış ve erkekte bir karakter şekillenmesiyle çözülme başlamıştır. Dünyada milliyetçilik ve particiliğin aşılmaya başlamasıyla, feodalizm ve aşiretçiliğin hızla çöküşünü beraberinde getirmektedir. Kürtlerin demokratikleşme yönünde şansları art-mıştır. Türkiye’nin çağdaş demokratik dönüşümü Kürtlerin lehine rol oynamaktadır. Bölge-mizde demokratikleşme yönünde en etkili rolü kadınlar oynayacak, gericiliğin ve erkek ege-menliğinin aşılması kadın Rönesanssıyla mümkün olacaktır.
