Meclis, Kürtlere mahkeme sistemi dahilinde kendi ana dillerini kullanma hakkı tanıyan yasayı büyük bir çoğunlukla onaylayarak hapisteki Kürtlerin geçtiğimiz yıl yaptıkları açlık greviyle öne sürdükleri talebi resmen yerine getirmiş oldu.
Davalıların, en rahat konuştuklarını düşündükleri dilde ifade verebilmesi için tercüman tutmalarına imkan veren yeni düzenleme, Ceza Muhakeme Kanunu ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’da yapılan 13-maddelik bir değişikliğin parçası olarak kabul edildi.
Sözkonusu tedbir, büyük ölçüde AKP ve BDP milletvekillerinin oluşturduğu 238 yasama üyesinin desteğini alırken 41 muhalefet milletvekili de aleyhte oy kullandı. Yasanın yürürlüğe girmesinin doğrudan bir işareti olarak mahkeme, Diyarbakır KCK duruşması sanığı ve kendisi de Kürt olan Batman Belediye Başkanı Nejdet Atalay’ın geçtiğimiz hafta yapılan bir duruşmada yeni mevzuatın resmi gazetede yayınlanmasından da önce kendini Kürtçe savunmasına izin verdi. Atalay’ın avukatı Mustafa Yıldız, verilen ifadeyi Türkçe’ye tercüme etti.
AKP Meclis Grubu Başkan Vekili Ahmet Aydın, SES Türkiye’ye verdiği demeçte tasarının Türkiye’yi Avrupa ülkelerinin demokratik standartlarına daha da yaklaştırdığını anlattı.“Anadilde savunma hakkı tanınması insancıl ve demokratiktir” dedi.
Hükümet ile PKK lideri Abdullah Öcalan arasında yürütülen görüşmelerle paralel olarak kabul edilen yasa, geçtiğimiz yılki açlık grevleri sırasında öne çıkan taleplere cevap olarak hazırlandı ve siyasi görüşmelerde bir uzlaşmaya varılması ümidini artırdı. Türkiye’nin Rum, Ermen ve Musevi azınlıklara kendi dillerinde eğitim görme fırsatını tanımış olmasına rağmen Kürtçe, 1991 yılına kadar Türkiye’de resmen yasaktı.
AKP’nin iktidara gelmesinden bu yana dil üzerindeki kısıtlamalar gevşetildi. Devlet denetimindeki TV kanalında günün 24 saati Kürtçe yayın yapılıyor ve okullarda Kürtçe seçmeli ders veriliyor. Ancak Türkçe bilen Kürtler hala mahkemelerde Türkçe ifade vermeye zorlanıyor ve bu da kamuoyunda çok konuşulan bazı siyasi davaların kilitlenmesine yol açıyor.
Diyarbakır’daki Dicle Üniversitesi’nde hukuk profesörü olan Vahap Coşkun, her ne kadar Kürtçe’nin hukuki sürecin sadece belli noktalarında kullanılmasına izin verse de yasayı geneli itibarıyla “önemli bir adım” olarak tanımladı. SES Türkiye’ye verdiği beyanatta “Sanıklar, anadillerini sadece iki aşamada, iddianamenin okunması ve esas hakkındaki görüşmeler sırasında kullanabiliyorlar.
Ancak polis merkezinde veya kovuşturma sırasında kendilerini [Türkçe haricinde] başka bir dilde ifade etmeleri mümkün olmayacak.” değerlendirmesini yaptı. Davalıların “yasa uyarınca haklarını kullanmak istemeleri halinde tercüman ödemelerini kendilerinin yapmaları gerekeceğini” de ekledi. Coşkun, “Bu [hüküm] demokrasiye ve adalete aykırıdır” dedi.
“Sanıkları kendi anadillerini kullanmak ile aile bütçesine masraf getirme tercihi arasında bırakıyor ki ülkenin bu yoksul kesiminde bu tutarı belki yıllarca geri ödeyemeyebilirler.” Yasa yapıcılar, bu yasanın suistimal edilerek mahkeme işlemlerinin uzatılmasının önüne geçmek için tercüman ödemeleri davalıların kendilerince yapılacak şekilde yazıldığını ifade ettiler.
MHP Meclis Grup Başkan Vekili Oktay Vural gibiler ise yasanın çok ileriye gittiğine inanıyor. SES Türkiye’ye yaptığı açıklamada yeni tasarının “terörün egemenliğini meşrulaştırdığını” ve KCK davasının bir dizi duruşması öncesinde PKK’nın talebinin kabul edilmesi anlamına geldiğini kaydetti. Vural’a göre tasarı “ülkedeki yargı dilinin değişmekte olduğunun” bir işareti.
Ancak AKP’li Aydın, yargının resmi dilini değiştirmenin “sözkonusu olmadığında” ısrar ederek hükümetin Türkçe’yi bilen ancak mahkemede başka bir dilde konuşmayı tercih eden şahıslara ücretsiz tercüme hizmeti sağlamayacağını vurguladı.