8 Mart Dünya Kadınlar Günü, 8 Mart 1857 tarihinde kadını sömüren ve köleleştiren kapitalizme başkaldıran, emek ve ekmeğinin mücadelesi uğruna canlarını feda ederek adını tarihe yazdıran kadınların anısıdır. Hak ve adaletten söz eden Batı’nın ikiyüzlülüğünü ortaya koyan örneklerden biri olan bu hadise, kadın hak ve özgürlükleri açısından bir ibret vesikası olarak tarihteki yerini almıştır.
Kadına gerçek değerini, kız çocuklarının diri diri kumlara gömüldüğü bir zaman dilimi ve bu coğrafyada insanlığa indirilen son din İslam vermiştir. Cenneti kadınların ayakları altına seren dinimiz, kadınların erkeklere Allah’ın bir emaneti olduğunu buyurmuştur.
Kadın; ailenin temeli, gelecek nesillerin teminatıdır. İnsani değerlerle donanmış bir annenin yetiştireceği evlatlar geçmişte nasıl bir Ertuğrul Gazi, Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim olmuşsa, yakın geçmişimizde Nene Hatun olmuş, Sütçü İmam olmuş, Seyid Onbaşı olmuştur. 28 Şubat’ta Necmettin Erbakan, 15 Temmuz’da 250 şehidimiz olmuştur.
Kadın, toplumun mayasıdır. Sağlam bir gelecek, kadınlarımızın bilgeliğinde, çağı kuşanmasıyla, her alanda kendini yetiştirmesinde şekillenecektir. Bu amaçla kadının eğitimine temelden başlanmalı, bebeklik ve çocukluktan itibaren eğitimlerine gerekli ihtimam gösterilmelidir.
Sağlık-Sen olarak, çalışan kadınlarımızın çoğunlukta olduğu hizmet kolunda sendikacılık yapıyoruz. Bu sebeple kadın çalışanlarımızın sorunlarını daha yakinen takip ediyor, çözümü için çalışıyoruz. Kadınlarımızın çalışma hayatında yaşadığı en büyük mağduriyet olan başörtüsü engeli, Memur-Sen olarak bizim düzenlediğimiz imza kampanyası sonrası giderilmiştir.
Okullarımızda yaşanan başörtüsü mağduriyeti yine bizim mücadelemiz sonrası çözülmüştür. Çalışma hayatında kadınlarımızın yaşadığı en büyük sorunlardan biri de kreş sorunudur. Özellikle 24 saat esasına göre çalışan sağlık çalışanlarına yönelik 24 saat hizmet veren kreşlerin açılmaması bir eksikliktir. Bu konuda ilk adımı atan Sağlık Bakanlığı’nın kreş uygulamasını yaygınlaştırması gerekmektedir.
Kadınların çalışma hayatında yaşadığı bir başka mağduriyet ise, bu toplumun bir ayıbı olan mobbing ve tacizlerdir. Bu yönde toplumsal bilinç artırılmalı, yaşanmaması ve konuşulmaması dahi gereken bu olaylar sona ermelidir.
Hiçbir kızımız, kadınımız bir kendini bilmezin kurbanı olmamalıdır. Kadınlarımıza, milletçe sahip çıkmalı, bütün kadınları Yaradanın bir emaneti olarak görmeli, ona göre davranmalıyız.
Kadın; her zaman toplumun vicdanıdır. Maalesef ki, bu vicdan günümüzde sürekli kanıyor. Şiddete, tacize, tecavüze maruz kalıyor. En çok da savaşta mağdur oluyor. Filistin’de, Suriye’de, yakın geçmişimizde Irak’ta, dünyanın birçok coğrafyasında en çok kadınlar ağlıyor, çocuklar ağlıyor. Doğu Guta’da katil Esed tarafından bombalanıyor, çocuklarıyla birlikte can veriyor.
Kaç bin kadının Suriye’de hayatını kaybettiğini bile bilmiyoruz. 13 bin 581 kadın tutuklandı. 6 bin 736 kadın ise halen bu hapisteler ve işkence görüyor, tecavüze uğruyorlar. Suriye rejimi, kadınlara tecavüzü bir silah olarak kullanmaktadır. Maalesef ki, bu vahşete karşı dünya gözünü kapatmış görmezden gelmekte, yükselen feryatlara kulağını kapatarak duymazdan gelmektedir.
Bu anlamda, İstanbul’dan yola çıkan Vicdan Konvoyu’nunmisyonu büyüktür. Farklı ülkelerden çok sayıda kadının katılarak destek verdiği bu konvoy, acıları dindirmek, yaraları sarmak için yola çıktı. Savaşta işkence altında olan ve kendi çocukları da aynı işkencelere maruz kalan kadınlarımızın bu acılarını dindirmek, ayrıca çok önemli bir konu olan çocuk istismarının önüne geçilmesi amacıyla farkındalık oluşturulması, kadınlar günü için anlamlı bir öneme sahip olacaktır.
Kadınların acısını dindirmek, yaralarını sarmak bizlerin bir insanlık borcu ve görevidir. Ne yazık ki, kadına yardım eli uzatılırken bile iğrenç taleplerle gidildiğini iğrenerek görüyoruz. İnsanlıktan nasibini almamış birilerinin kadını bir sömürü aracı olarak, hayvani duygularını tatmin aracı olarak gördüklerine şahitlik ediyoruz. Önce hepimizin insan olduğunun bilincinde olmalı, içimizdeki insanı ve vicdanı dinleyerek hareket etmeliyiz.
Az önce de ifade ettiğimiz gibi kadın gerçek değerini İslam’da bulmuştur. Bütün sorunların çözümünün reçetesi nasıl Yüce Dinimiz ise, bu sorunun çözümü de dinimizin kurallarına uymaktır. Kadına, emrolunduğu gibi davrandığımız takdirde inanıyoruz ki, bütün sorunlar aşılacak, kadınlarımız hak ettiği değeri bulacaktır.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün, gelenekselleşen kutlama günlerinden sıyrılıp, kadının gerçek sorunlarının ele alındığı ve çözüme kavuşturulması konusunda gerçekçi iradenin ortaya konduğu günlere dönülmesini, acıların sona ermesini, gözyaşlarının dinmesini diliyoruz.
Sağlık Sen ve Memur Sen Başkanı Feysel Çiftçi