Barut kokan dağlarda şimdi vatandaşlarımız piknik yapıyor, halay çekiyor. Bölgemizde esen barış rüzgarı ülkeye geçici bir huzur getirtti. Ama öyle görülüyor ki hükümet sürece katkı sunmayı yavaşlatmış gibi...Halk arzu ediyor ki yol üstü karakollar kaldırılsın, insanlar kendi ülkesinde pasaportsuz yani kimliksiz dolaşabilsin. Dağlarda ve tepelerde ırkçı sloganlar yazılmasın.
Kato Dağı yakınında yer alan Meskan dağı eteğinde bir karakol yapılacak denildi. BDP İl Örgütü karakol yapımını görmek ve durdurmak amacıyla sadece konuşmak ve bilgi almak adına topluca bölgeye gittiler. Geçici yönetimin başındaki genç Avukatımız Mustafa Mirza Çallı, ilçe belediye eş başkanları ve bazı sivil toplum örgütleri temsilcileri orada askeri yetkililerle konuşarak tepeye çıkmak istediklerini söylediler.
BDP’Lİ gurup toplam 300 kişi, güvenlik güçleri ise sanırım 500 kişi vardı. Güvenlik güçleri sivil inisiyatifin Meskan dağına çıkmalarına izin vermedi. Uzun süren pazarlık sonuç vermeyince tartışma başladı. Güvenlik güçleri gaz bombalarıyla karşılık verince partililerde taşlarla karşılık verdi. Dört vatandaşımız hafif yaralandılar. Müdahale ve gerginliğin ardından küçük bir anlaşmaya varıldı ve gurubun Meskan Dağının zirveye yakın bir bölümüne kadar ilerlemelerine izin verildi.
Anlamakta zorluk çektiğim ne biliyormusunuz? Kadınlı, erkekli 300 vatandaşımız kendi memleketlerinde ellerinde hiçbir silah ve mühimmat olmadan bir dağın zirvesine çıkmak istiyor. Merkezden uzak sessiz bir dağ, yani Show ve şölen yeri olmayan… Buna neden izin verilmiyor? Çıktılar, baktılar.
Temiz bir hava aldılar ve herhangi bir karakolun olmadığını gördüler ve o dağda çiçekler toplayıp geri döndüler gibi olsa ne olurdu? Barışı ve barış sürecini yaralayan zaten hep bu yasaklar değimlidir… BDP İl Örgütünün başındaki adam zaten bir hukukçu, yasaları, kuralları çok iyi bilen biri. Bir vatandaşı yaşam sürdüğü kendi memleketinde ona dağlarını, köyünü, tepelerini yasaklayan zihniyet hangi yasaları savunmaktadırlar.
Hükümetin bölgeye esnekliği seçim yalakalığıydı. Şimdi seçim bitti, yani şapka düştü kel göründü. Böyle devam ederse semalarımızda helikopter ve savaş uçakları yoğun trafikte olacak, burnumuz özlem duyduğu biber gazına yeniden kavuşacak ve silah sesleri yeniden duyulmaya, analar ağlamaya başlayacak. Sivil inisiyatifin meskeni Masken dağıydı ama güvenlik güçlerinin tavrı ve hükümetin bölge üzerindeki politikası asla değişmeyecek gibi…
Çok şükür yaz geldi heyecan geldi demek yerine, yaz geldi huzursuzluk başladı demekten kendimizi alamıyoruz. Herkesi sağduyulu ve esnek davranmaya davet ediyoruz. Barışı ısrarla istiyor isek bunu elde etmek için emek sarf etmeliyiz. Bu konuda en büyük ve zor görev güvenlik güçlerine düşüyor. Lütfen bırakın o dağlarda yeşeren çiçekler memlekete mis koku yaysın.