23 Kasım 2024
  • İstanbul19°C
  • Ankara11°C

10 BİN YILLIK TARİHE YOLCULUK

10 bin yıllık tarihe yolculuk

uğday ve mercimek gibi bitkilerin ekilmesi, koyun ve keçilerin evcilleştirilmesi gibi günümüz uygarlığının önemli bir basamağını oluşturan ve 10 bin yıllık bir geçmişe sahip Ergani ilçesindeki Çayönü ve Hilar Mağaraları ziyaretçilerini bekliyor.

10 Haziran 2018 Pazar 15:06

Diyarbakır’ın Ergani ilçesi Sesverenpınar köyü sınırları içerisinde yer alan ve 1. derece arkeolojik ve doğal sit alanı olarak tescillen Hilar Mağaraları ve yaklaşık 500 metre kuzeyindeki Çayönü tarihi dokusu ve günümüz uygarlığındaki yeri bakımından eşsiz bir değere sahip.
 
Yapılan kazılarda M.Ö. 7500 ile 5500 yılları arasındaki döneme ait kalıntı ve buluntularla bölgede buğday, nohut, mercimek gibi bitkilerin ekilerek, koyun ve keçilerin de evcilleştirilerek avcılıktan yerleşik hayata geçildiği ortaya çıktı.

“Kargalar ölü insan eti ile beslenirdi” 

10 bin yıllık bir geçmişe sahip bölgede araştırmalar yapan Erganili yazar Mustafa Üzülmez, kaynaklarda o dönem insanlarının öldükten sonra tepeye bırakıldığını ve kargalar tarafından etleri yendikten sonra kemiklerinin gömüldüğünün yazdığını belirterek, “Burada Bizanslılar, Romalılar, Ermeniler, Gürcüler ve Kürtler yaşamış. Mağaranın hemen sağında ve solunda küçük küçük mağaralara benzer yerler vardır. Onlar da zengin kimselerin mezarlarıdır.

Bunlar yazılı kaynaklarda mevcuttur. Bu mezarların dışında diğer mezarlıklar da var. Kargalar ölünün etini yedikten sonra kemikleri toplanıp bir yere gömülüyormuş. Aynı zamanda ziynet eşyalarıyla beraber mezara gömüyorlarmış.

Nasıl olsa öbür dünyada tekrar dirilip takılarını kullanır düşüncesi ile bunu yapıyorlarmış. Han mağarasının üzerinde konak kalıntısı da var. 4. Murat, Elazığ tarafından ipek yolun kullanarak buraya geliyor. Bu han mağarasının üstünde konaklıyor. Oradan Şam’a oradan da İran’a geçiyor” dedi.

“Geyik boynuzu ile hasat” 

Yazar Üzülmez, Çayönü’nün mercimek, nohut, buğday gibi hububatın ilk ekilmeye başladığı yer olduğunu ve hasadın geyiklerin boynuzu ile yapıldığını ifade ederek, şunları kaydetti: 

“Bundan birkaç yıl önce burada siyez buğdayı bulundu. O kadar zaman nasıl sağlam kalmış. Şaşırdım. O buğdayın cinsi hiçbir yerde yok. O buğday hem sulu yerde yetişiyor hem de kuru yerde yetişiyor. 10 bin yıl önce insanlar buraya yerleşmiş.

Odalar yapmışlar. Ev yapmışlar. Hububatı da burada evcilleştirmişler. Yabani hayvanları, koyun, keçi, inek ve hatta köpeğe kadar evcilleştirmeyi de burada yapmışlar. Yazılı kaynaklardan öğrendiğim kadarıyla çift sürerken kara sabanı insanlarla sürüyorlarmış.

Bir insan çekiyor diğeri sürüyormuş ve hasat zamanı geyiklerin o uzun boynuzlarına küçük küçük delikler açarak keskin çakmak taşları yerleştirmişler.

Elleri incinmesin diye de kendir sarmışlar. Buğdayı, arpayı böyle biçmişler. Bu yapılan kazı kafi değil yarımdır. Daha kazılacak çok yer var. Ergani sadece Hilar değil. Turistleri çekmek için bu kazıların tamamının yapılması lazım.” İHA

Yorumlar
YASAL UYARI: Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Hakkarihabertv.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.