ADİL ZOZANİ "İKİLİ AMAÇ VAR",,,
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın salı günleri düzenlediği muhtar buluşmaları aynı gün yapılan grup toplantılarını altüst etti. Cumhurbaşkanı muhalefetin sesini kesmeye çalışmakla suçlanıyor. Erdoğan ise salı günleri bu geleneği sürdürmekte kararlı.
15 Mart 2015 Pazar 13:01
SİYASİ parti liderleri, eskiden beri salı günleri TBMM’de düzenlenen grup toplantılarını kamuoyuna seslenmek için önemli bir fırsat olarak görürler. Meclis TV, TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerin bu fırsattan eşit yararlanmaları için her gruptan bir saat canlı yayın yapar. Her salı, önce MHP, ardından AK Parti, sonra HDP ve son olarak da CHP grubu toplanır. Bu toplantıların saatleri bile kesindir: MHP 10.30, AK Parti 11.15, HDP 12.30 ve CHP 13.30.
CANLI YAYIN SAVAŞI
TV kanallarının yayın akışını kesip TBMM TV’ye canlı bağlanması, kanalların takdirine kalmış bir konu. Ancak uygulamada şöyle bir durum yaşanıyor: MHP lideri Devlet Bahçeli’nin grup toplantısına MHP’ye yakın TV kanalları dışında genellikle 15-20 dakika bağlanılır. Bunu izleyen AK Parti grup toplantısı ise baştan sona ve en az 12, en fazla 16 kanalda aynı anda canlı yayınlanır.
HDP’nin TV kanallarında canlı yayından yararlanması genelde ‘istisnai’ bir durumdur. CHP liderinin konuşması ise Halk TV gibi kanalların dışında 30 dakikadan fazla görülmez. Hal böyle olunca salı günleri, ciddi bir ‘canlı yayın’ savaşı yaşanır.
Ancak Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçildikten sonra salı günleri grup toplantılarına denk düşen saatlere program koyması, grup toplantılarının yayın dengelerini altüst etti. Cumhurbaşkanlığı muhabirimiz Ümit Çetin’in saptamasına göre, Erdoğan’ın ilk aylarda salı günleri 11.00’den sonra program koymaya başlaması, Başbakan Ahmet Davutoğlu da dahil bütün liderleri sıkıntıya soktu.
Kanallar, Erdoğan’ı yayınlamayı tercih edince liderlerin grup toplantıları canlı yayın yüzü görmemeye başladı. Bunun üzerine harekete geçen Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık yetkilileri, Erdoğan ile Davutoğlu’nun aynı gün aynı saatte konuşmaması için gerekli ayarlamaları yaptılar. Bu arada Erdoğan’ın salı günkü düzenli muhtar buluşmaları da düzenli bir gelenek olarak yerleşti.
CHP-HDP’YE YAYIN ORTAĞI
Ancak muhalefet partileri açısından şöyle bir sonuç çıktı: Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda muhtarlarla 4 kez buluştu. Hepsi salı gününe denk geldi. Erdoğan’ın konuşmaları genellikle Davutoğlu’ndan sonra başlıyor. Dolayısıyla HDP’nin ya da CHP’nin grup toplantılarıyla çakışıyor.
Kanalların önemli bir bölümü de doğrudan Erdoğan’ı canlı yayınlamaya başlıyorlar. Muhalefet de bu duruma isyan ediyor. MHP toplantıyı öğleden önce yaptığı için bu uygulamadan çok fazla etkilenmiyor. Ancak CHP ve HDP için durum biraz sıkıntılı.
CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, salı günü düzenlediği muhtar buluşmalarıyla Cumhurbaşkanı’nı muhalefetin sesini engellemeye çalıştığını öne sürüyor ve tepkisini şu sözlerle kayda geçiriyor:
“Ellerinde bulundurdukları havuz medyasını kullanarak, programları çakıştırıyorlar ve bu yolla muhalefetin sesini engellemeye çalışıyorlar. Bu çok tipik, planlanmış bir tertiptir. Engelleme çok açıktır. Bu bizzat Cumhurbaşkanı kaynaklıdır. Cumhurbaşkanı, bizzat Türkiye’de demokrasinin uygulanmasını engellemek için her türlü çabayı göstermektedir.”
HDP: İKİLİ AMAÇ VAR
HDP Hakkari Milletvekili Adil Zozani de Erdoğan’ın aynı saatlerde program yapmasının ikili bir amacı olduğunu belirterek şöyle konuşuyor: “Cumhurbaşkanı esasında her salı, paralel grup toplantısı yaparak ikili amacını yerine getirmeye çalışıyor. Ola ki halkta Davutoğlu’na yönelik bir teveccüh gelişir ve kendisi unutulur kaygısı yaşıyor. Diğer yandan AKP’nin önünü kesecek tek aktörün HDP olduğunu bildiği için paralel grubu aynı saate denk getiriyor.
Dikkatleri Saray’a çevirerek, HDP’yi görünmez kılma gayreti içinde. Biz kendisinin ikili bir amaç yöntemi izlediğinin farkındayız. Ama bu yöntem kendisine de fayda getirmeyecek.” Erdoğan’ın, herhangi bir değişiklik olmazsa her salı saat 12.30’da muhtarlarla buluşmaya devam etmesi planlanıyor. Bir başka anlatımla, Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhtar buluşmaları üzerinden salı günlerinin denklemi içine kendisini şimdiden yerleştirmiş bulunuyor.
Akreditasyon demokratı askerler
GENELKURMAY Başkanlığı’nın faaliyetleriyle ilgili duyurularda, 7-8 yıl öncesine dek, “Genelkurmay’a akredite basın yayın kuruluşları” ifadesi kullanılırdı. Yeni Şafak, Zaman, Akit, Milli Gazete, Evrensel, Birgün, Gündem gibi gazetelerin temsilcileri bu ifadenin çizdiği çerçeveye girmedikleri için sözü edilen faaliyetleri izleyemiyordu. 2002’den itibaren hükümet de bu akreditasyon uygulamasına şiddetle karşı çıkıyordu. Genelkurmay, sonunda bu akreditasyonun sınırlarını genişletti. Zaman, Akit, Yeni Şafak gibi gazeteler de artık ‘Genelkurmay’a akredite kuruluşlar’ oldu.
Gelin görün ki akreditasyon uygulamasının sınırları Genelkurmay cephesinde genişlerken, hükümet cephesinde daraldı. 17-25 Aralık operasyonlarının ardından hükümet, Gülen Cemaati’ne bağlı oldukları gerekçesiyle Zaman, Bugün, KanalTürk, Samanyolu gibi kuruluşları ‘Paralel’ ilan etti ve akreditasyon uygulamaya başladı.
NEREDEN NEREYE
Hürriyet Ankara Temsilci Yardımcısı Uğur Ergan’ın, 11 Mart Çarşamba günü Eskişehir’deki Muharip Hava Kuvveti ve Hava Füze Savunma Komutanlığı’na düzenlediği basın turundaki izlenimleri, bu çelişkili durumu gözler önüne serdi:
“Genelkurmay’ın, F-4 kazalarına açıklık getirmek için düzenlediği Eskişehir turuna, hükümete yakınlığıyla bilinen medya ile merkez medyanın temsilcilerinin yanı sıra Zaman, Today’s Zaman, Bugün (Gazete ve TV), Samanyolu TV’nin temsilcileri de katıldı.
Çağrısında tura katılacak olan kurum temsilcilerinin önceden Genelkurmay Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı’na isim iletmesini isteyen Genelkurmay, Gülen Cemaati’nin medya kuruluşlarının temsilcilerinin tura katılmasında bir sakınca görmemişti. Oysa daha 5 ay önce, kasım başında, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Genelkurmay’dan brifing almak için gittiği Karargâh’a Başbakanlık yetkililerinin talebiyle söz konusu basın yayın kuruluşlarının temsilcileri çağrılmamıştı. Eskişehir’de bu çelişkili durumu fark eden gazeteciler ‘Nereden nereye? Her şey tersine döndü’ yorumunu yapmadan edemedi.”
AK Parti listelerinde kaçıncı oldu!
SİYASET serüveni 26 günde biten MİT Müsteşarı Hakan Fidan, görevinin başında ve zor işlerle uğraşmaya, kaldığı yerden yeniden başladı. Yaklaşık 5 yıldır MİT gibi kritik bir kurumda zor görevler üstlenen Fidan’ın o 26 günde neler yaşadığını gelecekte anı kitaplarından okuyabilecek miyiz? Belki... Ancak Fidan’ın ‘yerel siyaset’ dengeleri açısından engin bir deneyim kazandığını anlamak için o kadar beklememize gerek olmayacak.
Siyaset bu, öyle ‘MİT Müsteşarlığı’ gibi afilli makamları pek dinlemiyor. Önüne kattığı her siyasetçiye aynı muameleyi yapıyor. Fidan da Ankara 1. Bölge’den milletvekili olabilmek için AK Parti’de aday adayı temayül yoklamasına dahil oldu. Temayül yoklamasının ardından, 1081 oyla Fidan’ın ilk sırada olduğu, 1012 oyla da kendisini Melih Gökçek’in oğlu Osman Gökçek’in izlediğine ilişkin bir liste el altından basına sızdı.
Ancak bunun üzerinden daha bir gün bile geçmeden AK Parti’nin bazı ileri gelenleri, sonucun pek de öyle olmadığını sağda solda konuşmaya başladı. AK Parti’yi yakından izleyen muhabir arkadaşımız Turan Yılmaz’la konuşan bir AK Parti yöneticisi “İlk 6’da göremedim” demiş. Fidan’ın temayül yoklamasında kaç oy aldığı şu an Ankara’da bir muammaya dönüşmüş durumda. Belki de ancak usta istihbaratçıların çözebileceği bir muamma bu…Hakkarihabertv.com
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Hakkari Haber TV