AĞRI KESİCİ İÇİYORSANIZ DİKKAT
Prof. Dr. Babür Dora, Türkiye’de baş ağrısını geçirmek için leblebi gibi ağrı kesici kullanıldığını belirterek önemli açıklamalarda bulundu.
25 Kasım 2014 Salı 10:44
Türkiye’de baş ağrısını geçirmek için leblebi gibi ağrı kesici kullanıldığını belirten Prof. Dr. Babür Dora, “Türkiye’de çok fazla ağrı kesici tüketiliyor. Deyim yerindeyse insanlar leblebi gibi kullanıyor. Ağrı kesicilerin zamanla kendisi de baş ağrısına neden oluyor. Kişi buna bağımlı hale geliyor. Alınan ağrı kesicinin baş ağrısını geçirme oranı giderek azalıyor” dedi.
Türk Nöroloji Derneği’nin (TND) düzenlediği “50. Ulusal Nöroloji Kongresi”nde konuşan Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Babür Dora, Türkiye’de nüfusun yüzde 45’i baş ağrısı çekiyor. Diğer bir ifadeyle her 2 kişiden birinin başı ağrıyor.
İnsanların hayatlarının yüzde 3’ünü baş arsını çekerek geçirdiğini belirten Dora, “Baş ağrısının en önemli nedeni migren. Bunun dışında stres ve yorgunluk da baş ağrısına neden oluyor. Türkiye’de baş ağrısı nedeniyle adeta leblebi gibi ağrı kesici tüketiliyor. Günde 5-10 tane ağrı kesici kullanan var.
Oysa ağrı kesicilerin kendisi de çok sık kullanılırsa, bağımlılığa ve ağrıya neden olur. Bunun dışında mide ve böbrek hastalıkları ortaya çıkabilir. Haftada ikiden fazla ağrı kesici kullanmamak gerekiyor” diye konuştu.
EN ÇOK ÖLÜME NEDEN OLAN İKİNCİ HASTALIK
Kongre kapsamında düzenlenen basın toplantısında konuşan TND Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ersin Tan, beyin damar hastalıklarının Türkiye’de ölüme neden olan hastalıklarda ikinci, sakat bırakmada ise birinci sırada geldiğini söyledi.
Türkiye’de yaklaşık 400 bin Alzheimer, 750 bin epilepsi, 100 bin parkinson, 30 bin civarında da MS hastası bulunduğunu bildiren Prof. Dr. Tan, “İstatistikler, hayatımız boyunca bir kez epilepsi (sara) nöbeti geçirebileceğimizi gösteriyor. Amacımız, nörolojik hastalıklar giderek artarken sağlıklı yaşlanmak.
Sağlıklı beyin; sağlıklı yaşam için vazgeçilmez unsurdur. Beynimizin bir yedeği yok. Yapay kalp var ama yapay beyin yok. Beyinsiz kalmamak için beynimizi korumamız gerekiyor. Bu nedenle yılda bir kez nöroloğa gidilmesini öneriyoruz” diye konuştu.
‘HACAMATÇILARA, SÜLÜKÇÜLERE PRİM VERİLİYOR’
Toplantıda Sağlık Bakanlığı’nın Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp yönetmeliğini de eleştiren Prof. Dr. Ersin Tan, “Türkiye’de hacamatlara, sülükçülere prim veriliyor. 21.yüzyılda böyle bir yönetmelik hazırlanması hepimize üzüntü veriyor.
Televizyonda insanlar çıkıp ‘Bu şuna iyi geliyor, şu buna iyi geliyor’ diye ürün pazarlıyor. Cinsel gücü artırıyor denilen ürünün içinden cinsel gücü artıran ilacın dövülmüş halde dozu çıkıyor.
Bunların büyük çoğunluğu halkı istismar etmeye yönelik şeyler. Birde yüksek paralara satılan bu ilaçlar Tarım Bakanlığı ruhsatlı. İnsanların bunları alırken düşünmesi gerekiyor” dedi.
“AKRABA EVLİLİĞİ HASTALIK DEMEK”
Prof. Dr. Ersin Tan, akraba evliliklerini Türkiye’nin yüz karası olduğunun arlını çizerek, “Akraba evliliklerinin en çok görüldüğü ülkelerin sıralamasında üçüncü sıradayız. O nedenle akraba evliliklerinin tamamen önlenmesi lazım. Akraba evliliği demek hastalık demektir” dedi.
500 BİN ALZHEİMER HASTASI
Alzheimer hastalığıyla ilgili bilgi veren TND Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Mustafa Bakar ise şunları söyledi: “Türkiye’de 2015 yılında 60 yaş üzeri 8,5 milyon kişi olacağı, Alzheimer hastası sayısının da 500 bine çıkacağı tahmin ediliyor.
Bu hastalık bakıma muhtaçlık yaratan bir hastalık. Türkiye’de 23 bin 500 yatak var ancak hasta sayısı 500 bin civarında. Ailelerin birçoğu hastalarına kendileri bakıyor. Maliyetin ne kadar olduğunu bile hesaplayamıyoruz.
Bu nedenle hastalıktan korunmak veya ortaya çıkışını geciktirmek amacıyla beslenmeye dikkat edilmeli, egzersiz yapmalı, kitap okumalı, bulmaca çözmeli ve psikolojik problemlerden korunmalıyız.” (İHA)
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Hakkari Haber TV