BABASININ OĞLU

Bu yazı dizisini kaleme aldığımda yeminle söylüyorum gözlerimden sevinç gözyaşları döküldüğünü ifade ederek başlamak istiyorum. Gözyaşlarımın nedenide Fatih kardeşimin başkanlığı kazanmasınının sevinç gözyaşları, O basit biri değil...Hakkâri’nin Cumhuriyet tarihine en büyük Siyasal damgasını vuran en büyük ailenin velihatı.

Hem Hakkâri’nin vede tüm Türkiye'nin en cesur, en babacan ve dünya görüşü en zengin insanı merhum Abdurrahman KESKİN'in oğlu Hakkâri tarihinin yetiştirdiği en büyük onur abidesi merhum Cumhur KESKİN 'in yeğeni (ikisinin de Ruhları şad olsun) Cumhur KESKİN sadece bir hukukçu değildi.

Dürüst, çalışkan ve sevgi dolu insandı.Bütün benliğini dünya insanlarının demokratik, özgür ve barış bir yaşama sahip olmalarına adamıştı. Onu katlettiklerinde Hakkâri Berçelan dergisine ''TOPLUMU HİÇE SAYMAK'' başlıklı yazımda bir Cumhur KESKİN Hakkâri’de yüz yılda ancak bir yetişir demiştim. Onu, onun ilkelerini, ideolojilerini insanlık için fikirlerini halkımız her zaman yaşatacak buna yürekten inanıyorum.Fatih kardeşimin Belediye başkanlığını yürekten kutluyor.

Kendisine, Durankaya beldemize, Hakkâri’mize hayırlara vesile olmasını Yüce Allah'tan niyaz ediyorum. Fatih kardeşimin yeri burası değil, Türkiye Büyük Millet Meclisi olmalı. Aile büyüklerinin Ömrü yetseydi bu ülkede bakanlık sıfatına da nail olacaklardı. Fatih kardeşimin yaşı henüz genç, İşte o yüzden onu oraya gönderme şansımız var. O küçük yaşlardan itibaren babasının yanında yetiştirdi kendisini halk sevgisini kazanmak nedir? Halk için neler yapılmalı? Halkla bütünleşmek nasıl olur?

Halka önder olmak, rehber olmak için neler yapılmalı? Tüm bunları babasının yanında öğrendi Fatih başkan...Abdurrahman KESKİN 'i yürekten sevenler, ona güven duyanlar Fatih'e sahip çıkarak ispatladılar. Demek ki merhum babası O yüreklere sığmak için büyük hizmet ve fedakârlıklar gerçekleştirmiş, onlar için gecesini gündüzüne katmıştı. İşte bugün onun meyvesini verme günüydü.

Durankaya'lılar başka bir ifadeyle sılehi'ler kendilerine bırakılan emanete mirasa sahip çıkacaklarını sandıkta belirleyerek Rahmetlinin kabrinde huzurlu olmasına vesile oldular...Fatih'in birgün büyük bir siyasetçi olacağını o daha küçük yaşlarda iken bir anımızla teşhis etmiştim. Biz 17-18 yaşlarındaydık. Ben,Ali KESKİN,Mustafa KESKİN,Suat ALP,Selahattin KESKİN,Fatih KESKİN ve birkaç arkadaş daha 1 mayıs gezisi için Berçelan tarafına pikniğe gitmiştik.

Sabah kahvaltısını hazırlarken yaş olarak en küçüğümüz olan Fatih'e sofra kurumunda bana yardım etmesini istedim..O bunu kabul etmeyince ben ona sert bir şekilde kızdım, kızdığım andan itibaren Fatih aldı başını çekti gitti karşımızdaki tepenin başına oturdu.ağladı...Ali onlar bana ''sen Fatih'e ne yaptın da küstü '' diye sordular..bende olanları anlattım. Bana dediler ki: Ya Fatih bizim ailenin en nazlı büyüyen çocuğu..o gurur yaptı.geri gelmez.gel beraber gidip gönlünü alalım diye..Kalktık tepeye doğru gittik dakikalarca dil döktük ta ki Fatihciğimizi zar zor ikna edene kadar..Barıştık ama gün boyunca bana olan kızgınlığını tıpkı babasının mavimsi olan mavicik gözleri ile ortaya koyuyordu.

O gün gönlünü almak çok zor oldu benim için.İşte o gün Fatih'in lider bir insan olabileceği kanaatine vardım. Hakkâri halkı şimdiki nesil ve sonrasındakiler yüzyılda ancak bir Abdurrahman KESKİN, bir Cumhur KESKİN gibi büyük değerleri kazanabilirler. Fatih Başkanın bu kutsal değerlerin bıraktığı sancağı en iyi bir şekilde taşıyacağına olan inancımı koruyorum. Bizler hepimiz Hakkâri halkı olarak hele hele öz yerliler bizlere emanet edilen Fatihciğin koruyucuları olmalı, onu şemsiyemiz altında tutmalı, her alanda büyük rahmetlilere olan saygı ve sevgimiz adına sahip çıkmalıyız.

Merhum babasının karşısında 1989 yılında seçimlerde rakibine sunucu olarak çalışmama rağmen bazıları beni hırpalama hazırlığı yaparken rahmetli onları durdurmuş ve '' seçim bu bizde birilerine mikrofon verip rakip aleyhine konuşmalar yapıyoruz. O konuşmazsa başkası konuşurdu. Olmaz öyle şey. seçim bu; yüce Rabbim kime nasip ettiyse o kazanır.Hiç kimseye karşı bir eylem istemiyorum. Biz Hakkari halkı bir aileyiz,.hepimiz akrabayız'' diyerek bana karşı kızgın olanları uyarmıştı...

Bu büyüklük bu asalet demek.. Kazanmanın olduğu gibi kaybetmeninde olacağını yüce Rabbimizin adını zikrederek mesajını vermiş.Milli Eğitim Bakanına '' Sayın Bakan eğer sorunlarımı dinlemeyecekseniz Hakkâri’ye neden geldiniz'' deyişinde makamda yanındaydım. Ülke gündemine damgasını vuran bu çıkışıyla onun ne kadar korkusuz olduğuna bizzat şahit oldum.

Yine Biz tüm belediye çalışanlarının maaş alamadığımızdan dolayı belediye merdivenlerindeki oturmama eylemimizde biz Sendika temsilcilerini (ben o dönem Hakkâri Tüm-Bel-sen il temsilciği görevini yapıyordum). Gözaltına almak için gelen Emniyet müdürlüğü görevlilerine merdiven başında bizlerle oturma erdemliği gösterip '' Ben başkanlarıyım. Beni götürmeden bunları götüremezsiniz. bu insanlar emeklerinin karşılığı istiyor.

Bu durumda bizi karşı karşıya getiren devlet utansın.'' diyerek gösterdiği tepki takdire şayandı rahmetli Abdurrahman KESKİN 'İN.''Belediyenin kapısına kilit vuruyorum. Gerisini devlet düşünsün '' diyerek Süleyman DEMİREL’i, Mesut Yılmaz’ı, Tansu ÇİLLER'i Hakkâri’ye gelmeye mecbur eden açıklamasını ne ben ne de Hiçbir Hakkari'li asla unutmaz. O yıllarda bu açıklaması ile dönemin devlet yetkilileri Hakkâri’ye akın ettiler. Bu feryadın bu sesin haklılığını kabullendiler ve KESKİN'in bu büyük hamlesi sayesinde Hakkâri belediyesinin borçları kapatıldı.

Personel maaşları ödendi...Onun Hakkâri’de çığır açan çalışma hizmet ve söylemleri saymakla, yazmakla, anlatmakla bitmez. Ben bir kaçını burada kaleme aldım. Ona bazı çevrelerce zaman zaman atılan çamurlar onu halktan soğutmaya yetmedi. Tarih ve zaman gösterdi ki halka karşı olan biri olsaydı saflarına katıldığı halkın partisi onu bağrına basmazdı...Merhum Abdurrahman Keskin böyle yürekli biriydi. İyiyi kötüyü çok iyi idrak edebilecek  fazilete sahip biriydi.

Onun sayesinde Hakkâri’de onbinlerce insan iş güç sahibi, ev araba sahibi oldu. O Hakkâri’nin başta içme suyu olmak üzere pek çok önemli sorunlarını çözen belediye başkanlarından biriydi.Tüm bu bilgiler ışığında şimdi babasının oğluna dönmek istiyorum. Fatihciğim aldığın emanet ve taşıdığın bayrağın sorumluluğu ve yükü çok ağır önce bunun bilincine varmalısın. Rahmetli baban bir tarih yazdı sen o tarihi yazmaya devam edebilirsin.

Bunun için onun felsefesini, ideolojik yapısını, önderlik vasfını korumalısın. Halka yaklaşımı, halk ile sorunları paylaşımı, binlerce sorunu ele alıp çözme savaşımındaki azimliliğini her zaman örnek tutmalısın kendine. Onun başarılarının sayısı sınırı haddi hesabı yoktu.24 saat çözüm için mücadele sergilerdi. Durankaya çok hizmet ister, eğitiminde, sağlıkta, sporda, kültürde, tesis ve hizmette, tarım ve hayvancılıkta, imar ve alt yapıda, yolunda olmak üzere orası pek çok sorunların çözümünü bekliyor.

Personellerinle bir bütün olmalısın. Tecrüben var zaten... Halkla hep iç içe olmalısın. İlin mülki amirleri ile ilişkilerin kardeş gibi olmalı..Mal varlığını düşünme.para pul sevdasına düşme..Senin buna ihtiyacın yok...Gidenler ne götürdü.Ama büyük ,büyük isimleri altın harflerle tarihe yazarak gittiler.İşte esas servet bu....

Fatihim senin yerin Hakkâri’yi temsil etmek üzere TBMM. Senin yerin ailenin şanına yakışır Türkiye'de bakanlık... İnşallah o günler yakındır...Fatihim bunlar seni ve aileni ömür boyu seven ve sevmeye devam eden bir dostun bir arkadaşının ve kendisini sizin aileden kabul eden bir ağabeyinin önerileri...Ankara'da ikamet eden bir dostun olarak kalemimle, fikirlerimle senin ve Durankaya'lı hemşerilerimin ömür boyu bütün kalbimle yanınızda olduğumu bilmenizi isterim...Sana ve Durankaya'ya sevgi saygı ve başarı dileklerimle. Zeki NOYAN