BAŞBAKAN ÖCALAN İLE SİYASET YAPSIN
Hakkari bağımsız milletvekili adayı Selahattin Demirtaş, Abdullah Öcalan'ın idamı ile Hatip Dicle'nin milletvekilliği konusunu değerlendirdi.
11 Haziran 2011 Cumartesi 14:51
Haber. Feyzullah Taş- sabah saatlerinde Selahattin Demirtaş'ın kaldığı Sibar Oteli'ne gelen bir grup kadın, milletvekili adayına üzerine Türkçe ve Kürtçe olarak ismini işledikleri bir kilim hediye etti. Kadınlarla bir süre sohbet eden Demirtaş, daha sonra gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Demirtaş Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) yüklenerek, "Dönüşü olmayan hatalar yapıyorsunuz" dedi.
Başbakan Erdoğan'ın son günlerde katıldığı miting ve televizyon konuşmalarında Türkiye'deki toplumsal bütün kesimleri derinden inciten, yaralayan ve bir ülkenin başbakanına yakışmayan konuşmalar yaptığını savunan Demirtaş, "Öyle bir noktaya geldi ki bu ülkenin başbakanı, 2002-2003 yılında kaldırılmış olan idam cezasını savunur hale geldi. Oy uğruna mıdır, değil midir, bu ayrı konu. Ama ne uğruna olursa olsun Başbakan'ın içindeki söylemdir. Özü budur. Başbakan'ın idam cezasını rahatlıkla savunabiliyor.
Oy uğruna milliyetçiliği, hatta ırkçılığı kaşıyabiliyor ve bunun 13 Haziran'dan itibaren seçim sonrasında yol açacağı etkileri hiçbir şekilde hesaba katmıyor. Şu nokta kesindir: Artık Başbakan'ın bu siyaset anlayışıyla, bu ruh haliyle, bu yaklaşımıyla Türkiye'nin temel hiçbir sorunu çözülmeyecek. Bu nettir ve anlaşılmıştır. Bizim açımızdan dolayısıyla bu şekilde gitmeye devam ederse, kendi siyasi anlayışı, kişisel hırsı ve öfkesi ile bütün Türkiye'ye kin gütmeye devam ederse bunun hepimize faturası çok ağır olur. Sadece Başbakan'a değil, hepimize büyük fatura çıkar" ifadelerini kaydetti.
Başbakan'ın ateşle oynadığını da savunan Demirtaş, böyle bir anlayışın, böylesine çirkin bir yaklaşımın bu topluma yakışmadığını kaydetti. Toplumun bunu hak etmediğini ileri süren Demirtaş, "Kürt'ü ile Türk'ü ile bu ülke böyle bir başbakanı hak etmiyor. Bu ülkede her türlü yalan, iftira, hakaret, ayak oyunu, meydanlarda demokrasi avaresi kesilip alttan alta oy satın alma, şantajla ve tehditle oy kapma girişimleri AK Parti döneminde doruğa çıkmıştır. Başbakan oy almak için her türlü oyunu oynuyor. 2011
seçimlerinden akıllarda kalacak tek şey, bir siyasetçinin bu kadar alçalabilmesidir" şeklinde konuştu.
"ERDOĞAN, ÖCALAN İLE EŞİT KOŞULLARDA SİYASET YAPSIN"
Başbakan'ın seçim aşamasında düşüşe geçtiğini gördüğü için 11-12 yıl sonra idamı gündeme getirdiğini ileri süren Demirtaş, bunların her seçim öncesi Başbakan'ın yaptığı şeyler olduğunu savunarak, "Buna dikkat edin. Her seçime birkaç gün kala mutlaka Öcalan'ın idamı üzerinde bir tartışma yürütüyor ve milliyetçiliği, ırkçılığı kışkırtarak bundan oy almaya çalışıyor. Ben kendisine şunu söylüyorum: Öcalan'ı kendisini beğenir ya da beğenmez, düşüncelerini beğenir ya da beğenmez. Ama eğer gerçekten de Öcalan ile tartışmak istiyorsa onu 12 metrekarelik beton bir çukurdan çıkarsın, eşit koşullardan tartışsınlar, eşit koşullarda siyaset yapsınlar.
Bakalım bu ülkede Öcalan mı çok değer görecek yoksa başbakan mı çok değer görecek? Ben iddia ediyorum, Başbakan Öcalan kadar değer görmeyecektir. Öcalan, bu ülkede barış için Başbakan'ın kat ve kat fazlası çaba sarf ediyor. Başbakan ise sadece kışkırtmaya çalışıyor ve sürekli Öcalan'a saldırıyor. Sürekli onun üzerinden Kürt sorununun çözümünü tıkayacak, girişim ve çalışmalar yürütüyor. Hakaretler yağdırıyor. İnsanların hassasiyetlerini kaşıyor.
Toplumu sürekli bir ayrışmaya tabi tutuyor. Eğer bu konuda samimi ise, Öcalan üzerinde bu kadar seçim kampanyası yürütecekse buyursun eşit koşullarda kendisi ile özgür olacağı koşulları oluştursun ve her ikisi de siyaset yapsın. Bakalım ne çıkacak ortaya?" açıklamasını yaptı.
HALK BİZE YAPILAN SALDIRIYI KABUL ETMEZ
Hatip Dicle ile ilgili konuyu da değerlendiren Hakkari bağımsız milletvekili adayı Selahattin Demirtaş, her gün her yerde baskılarla karşılaştıklarını iddia etti. Yargı, bürokrasi, polis, vali, kaymakam ve medyanın baskısı ile karşılaştıklarını ileri süren Demirtaş, Başbakan'ın etkilediği, hükümetin denetim altına aldığı her yerden baskı ile karşılaştıklarını öne sürerek, "Hatip Dicle'nin seçime sayılı günler kala böylesine bir haksızlık ve hukuksuzlukla karşılaşması, bu baskıların bir örneğidir.
Yani halkı çıldırtmak mı istiyorlar? Böyle bir şey olur mu? Seçime birkaç gün kala milletvekili adaylığını düşürmek istiyorlar. Ne yapmak istiyorlar? Bunu yapanlar neyi hesaplıyor? Artık yarından sonra seçilirse Hatip Dicle YSK'nın bu konuda karar verme yetkisi ortadan kalkıyor. YSK'nın karar vermemesi lazımdır. Meclis bu işi yasal düzenlemelerle çözmek zorundadır. Çocuk oyuncağı değildir.
Hatip Dicle gibi biri yıllarını bu halkın özgürlüğüne, mücadelesine harcamış, hayatının bir kısmını cezaevinde geçirmiş,sadece düşündüğü için, düşüncelerini söylediği için, dürüst ve namuslu bir siyasetçi olduğu için siz yıllarca onu hapiste tutacaksınız. Bu halkoyları ile hapisten çıkaracak, siz milletvekilliğini düşürüp tekrar hapse koyacaksınız. Bunun anlamı şudur:
'Kürtleri bu haliyle bu ülkede istemiyoruz' demektir. Bunu yapanlar Kürtlere bu mesajı veriyor. Eğer o noktaya götürmek istiyorlarsa hükümet, meclis, yargı el birliği ile bunu yapıyorlarsa buna bir şey diyemem. Çünkü o noktaya gidiyor. Artık siz bir halka onun
temsilcilerine bu kadar hakaret ve haksızlık ederseniz o halk bütün bunları bir yere kadar sineye çeker. Bundan sonra da sineye çekmek zorunda değildir. 'Nereden inceldiyse oradan kopsun' diyecekler. Halkı o noktaya götürüyorlar. Böyle bir ciddiyetsizlik ve saygısızlık, böyle bir düşmanca yaklaşım olamaz. Biz bunu asla kabul etmeyiz. Hatip Dicle seçilirse milletvekili olacaktır, Meclis'te de kalacaktır. Bunun için yasal düzenleme mi gerekiyor? Meclis bunu yapmak zorundadır, bütün bu hukuksuzlukları düzeltmek zorundadır.
Meclis ve YSK bu işte yarışmamalıdır. YSK'nın işi değildir. Artık bu tür tezgahlar, bu tür kirli provokasyonlar, kirli oyunlara halk izin vermiyor. Veto kararında halkın tepkisi görülmüştür. Halk Hatip Dicle veya herhangi bir arkadaşımıza haksızlık olursa kendi iradesine doğrudan yapılmış bir saldırı olarak görüyor. Kimse bizi kara kaşımız ve kara gözümüz için bizi savunmuyor. Halk bize yapılmış bir saldırıyı direkt olarak kendisine yapılmış olarak görüyor. Bunun herkesin iyi hesaplaması ve ölçmesi gerekiyor" dedi.
Belediye Başkanı Fadıl Bedirhanoğlu ve BDP İl Başkanı Orhan Koparan ile bir süre otelde sohbet eden Demirtaş, daha sonra otelden ayrılarak Bulvar Caddesi'nde bulunan Demokratik Çözüm Çadırı'nın önünde vatandaşlarla buluştu.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Hakkari Haber TV