23 Kasım 2024
  • İstanbul19°C
  • Ankara11°C

BATI'YA FABRİKA DOĞUYA ZULÜM ET

Abdurrahman Keskin

31 Aralık 2011 Cumartesi 14:45

Şırnak İlinin Uludere ilçesi kırsalında yapılan hava harekâtı 35 sivilin öldürülmesi ile sonuçlandı. PKK militanlarına bombardıman edildi iddiası kesinlikle inandırıcı değildi.     Bir kere IRAK ve İRAN sınırında her zaman katır sırtında mazot, çay, sigara, kaçakçılığının yapıldığı bilinmektedir. Merhum Turgut ÖZAL'ın başbakanlığından beri Şemdinli'den Cizre'ye kadar olan sınır bölgelerinde kaçakçılık yapılmaktadır. Gayri resmi olarak Kaymakamlık ve Askeri Karakol çevrelerince uyuşturucu, silah ve patlayıcı madde ticareti dışındaki kaçakçılığa göz yumulması önerilmiştir talimatlar verilmiştir.

Bölgedeki işsizlik, fakirlik ve sınır ticaretinin yasaklanması insanları kaçakçılığa zorunlu olarak sevk etmiştir. Bu bölgede mazot, çay ve sigara kaçakçılığının yapıldığını bilmeyen yönetici yoktur. En azında çarşıda, pazarda, köy manavında, bu mallar satılıyor ise bunun yurt dışından geldiğini bilmiyordum diyen doğru söylemiyor.

Ayrıca sınırdaki askeri birliklerin komutanları bu kaçakçılığın yapıldığını pekâlâ bilmektedirler. Kaldı ki bu kaçakçılık yasak ise suç işleyen var ise bunların katledilmesi hiçbir şekilde kabul edilemez. Kaçakçılığın cezası sorgusuz katletmek değildir. Kaçakçılık yapan köylü sonunda köyün içine gelmektedir. Köydeki askeri birlikte görevinin başındadır. Askerin görevi kaçakçıyı yakalayıp suç malları ile birlikte adli yargıya sevk etmektir.

Dünyanın hiç bir yerinde herhangi bir suç işleyen kişiye ne bizim hukukta ne evrensel hukukta ve nede semavi dinlerin hukukunda katliam kararı çıkmaz. Devletin ve güvenlik birimlerinin işlevi suçu engellemek suçluyu yakalayıp yargıya sevk etmek iken kaçakçıları katletmek affedilmez bir hatadır. Sınır boylarındaki köylüleri açlığa sevk edeceksiniz, burnunun dibindeki kârlı olan sınır alışverişini yasaklayacaksınız, kaçakçılık yaptığını bildiğiniz halde onlara ateş edeceksiniz.

 Bu açıkça bir katliamdır.

 Bu ölen köylülerin büyük bir kısmı da köy korucusudur.

 Devletin kendisi bu insanları kaçakçılığa sevk etmiştir.

Bana göre bilinçli, riskli yaşayıp, okuyup, aydın olmasın denilmiştir, geçmişten günümüze. Yazar Hüseyin Yılmaz’ın Müslüman Kürtler isimli eserindeki benimle yaptığı röportaja uygun olarak müdahalelere gerekçe olsun diye kasıtlı geri bırakıldı bölge ve bölge insanları.

Öyle ya:  Başka bölgelerde ülke bölünüyor diyen felaket tellalları dinlenilmez. Çünkü yalanı, yakarışı tutmaz. Çıkıp Karadeniz'de, Trakya’da, Ege'de, Akdeniz'de isyan var EYVAH ÜLKE BÖLÜNÜYOR diye bağırırsanız kimse buna inanmaz. Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Orta Anadolu'da yani Kürtlerin ve Alevilerin büyük yoğunlukta olan bu bölgelerde açlıktan, işsizlikten, adaletsizlikten, kargaşa çıkarsa eyvah ülke bölünüyor derseniz inananlar olacaktır.

Bunun için bu bölgeler geri kalmalı ki ABD'nin ve onun ülkedeki uzantıları olan Beyzadelerin, Beylerin, müdahale taleplerine yeterli gerekçe bulabilsinler. Şimdi manzaraya bakınız. Bölgedeki ilk ve orta dereceli okulların eğitimini öğretmen, araç ve gereçleri açısından yarım yamalak bırakmışsınız.

Geçmişten günümüze sürgün bölgesi olarak görüp iktidara ve amirine kul, köle olmayan veya uyumsuz insanları buraya sürgün edeceksiniz. Bu sürgün gelen insanlar geldikleri günden itibaren dönüp gitmenin yollarını aramış vatandaşa ve bölgeye hizmet yerine asık yüzle, buruk bakışla, baktıracaksınız. Örnek mi: Hakkari’ye gelen Valiler her zaman kaliteli insanlar olmuştur, ancak Valiliği önceden onaylanmış Vali Hakkari’ye vali olarak atanmamıştır.

Ya kaymakamlıktan gelmiş yada bakanlık müfettişliğinden gelmiştir. Düşünün Valilik için asaleti tasdik olan vali gelmemiş ise diğer meslekleri siz düşünün. Yatırımcı kuruluşlar dâhil doktor, mühendis, veteriner, hekim, yüksek öğrenimli yönetici görmemişti bölge insanı yıllar boyunca.

Yukarıda yazdığımız gibi burnunun ucundaki IRAN ve IRAK’a sınır ticareti yasak olmuş. Dünya ticareti ve Çağdaşlığa ekonomiye aykırı. Bölgede üretime yönelik hiçbir tesisi kurmaya yönelip istihdama katkıda bulunmamışsınız. Hayvancılık, Yer altı ve yer üstü kaynakları açısından potansiyeli çok yüksek olan bölgede hiçbir büyük yatırım yapmamışsınız.

 YOL, SU, ELEKTRİK, HASTANE gibi zaruri olan hizmetleri de yarı yolda bırakmışsınız.Bu ve buna benzer binlerce aksaklık. 1960-1990’lı yıllardaki başlıkta yazdığımız  slogana uygun olarak:

BATI’DA FABRİKA, YATIRIM, HİZMET

DOĞU’YA CEZAEVİ, KARAKOL ve ZULMET

SONUÇ ortada devletinden soğuyan, küsen, ileriye dönük umudu olmayan, insan topluluğu. En son örneği: Üniversite açtık diye ilan,  ,harcanan ödenekler  kiralanan binalar kimsenin itibar etmediği konferanslar ve en acısı ayıbı Fakültesi olmayan iller ve bölgeler. Tüm bu olumsuzluklar ortada iken neden barışık olsun bu insanlar. Evine bir torba un parası bulamayan insanlar neden kaçakçılık yapmasınlar.

Evinde bin bir maddi sıkıntılarla yaşayan, çocuklarına çalışıp yaşatabilecekleri bir alan bulamıyorsa neden kaçakçılık yapmaya yönelmesin. Tabi ki siz ATOM bombası da koysanız açlıktan kurtulmak için bu insanlar kaçakçılık yapacaktır.          

Dün yaptılar bugünde, yarında yapacaklardır.

Devletin bütün yöneticileri de bunu biliyorlar.

Hiçbir PKK’lının katırla eyleme gelmeyeceğini de herkes biliyor.

Bu hata değil burada ki istihbaratta kasıt var diyoruz.

Yoksa Sayın ARINÇ’IN Kürt sorununu çözeceğiz yolundaki açık ve kararlı açıklamalarına engel olunsun diye mi bu katliam yapıldı. Yoksa bu istihbaratı her zamanki gibi bu savaşı sürdüren ABD’nin yalakaları, rantçı dalkavukları kasıtlımı çıkardı. 

EL İNSAF: Evindeki aç sefil yakınlarının geçimini sağlamak için bin bir riski göze alarak kaçakçılık veya başka bir iş yapanı katletmenin, dini, insani, kanuni bir kabul edebilirliği varmadır. Bu baskı, bu zulüm, bu hatalar, bu yanlışlar ne zaman çözüm bulacaktır. Kürt sorunu çözülmedikçe bu olaylar devam edecektir. Bu ne ilktir nede son. Bu kasıt veya yanlış veya ihmalin sorumlularının bulunduğu kuruluşların katletme eylemine  göz yumacak olan Hükümet, Devlet, Bakan, düşünülemez.

 Bu hatada AFFEDİLEMEZ. Bu katletme eylemini gerçekleştirmeye sebep olan kuruluşların bağlı olduğu milli savunma bakanı ile iç işleri bakanı istifa etmelidirler.     Devlet hükümet soruna çözüm bulmalı; Derhal ÖZÜR dilemelidir. Çok kapsamlı ve derin bir soruşturma ve araştırma yapmalıdır.

Bölge insanını vatandaş olarak görüyorsanız buyurun sahip çıkın. Katledilen 35 tane aile geçimini temin sürdürmekten başka hiçbir kusuru olmayan masum insanlara.        Bu sorunları çözün ki başka 35 genç insanlarımız katledilmesin. Demokrasinin evrensel ahlaki kuralı olarak hangi bakanlar istifa edecekse etsin ki bundan sonra gelecekler bu konulara duyarlı olabilsinler.