'ERKEN SEÇİM İDDİALARINA' İLİŞKİN AÇIKLAMA
Başbakan Binali Yıldırım, erken seçim iddialarına ilişkin konuşarak, 'Erken seçim diye bir şey söz konusu değil, altını çiziyorum ve net olarak ifade ediyorum. Bir baskın seçim yapacak falan bunlar bizim aklımızda fikrimizde yok' dedi.
25 Temmuz 2016 Pazartesi 15:36
Başbakan Binali Yıldırım, Bloomberg News Televizyonu ve Haber Ajansı'na verdiği mülakatta, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Yıldırım, 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin değerlendirmede bulunarak, "Türkiye büyük bir felaketin eşiğinden döndü. Maalesef silahlı, kanlı bir darbe girişimi milletimizin direnciyle, hükümetimizin ve cumhurbaşkanımızın dirayetiyle başarısız hale getirildi ve ülkede işler normale döndü. Bu darbeye sebep olanların bu işten kolay kurtulmalarını kimse beklemesin. Çünkü arkada 246 tane şehidimiz var, binlerce yaralımız var. Bunların hesabı sorulacak. Hesap sorarken intikam duygusuyla hareket etmeyeceğiz, adalet ile hareket edeceğiz. Çünkü Türkiye bir hukuk devleti. Hukuk devletinin gereği neyse o yapılacak. Burada ne kadar derine gider, hangi düzeyde olur, bunu yargı belirler. Bizim belirlememiz söz konusu değil. Biz sadece yargının işini yapması için gerekli desteği vereceğiz. Ama zannediyorum büyük oranda zaten bu işin içinde olanlar, bu işe karışanlar, fiilen bu darbe girişimini yönetenler hali hazırda zaten adalete teslim oldu. Geriye kalan çok fazla insan olduğunu düşünmüyorum" ifadelerini kullandı.
"Şu anda zaten çatışma yok" diyen Başbakan Yıldırım, "Çatışma dediğiniz, 15 Temmuz gecesi saat gece 10'da başladı ve olay ertesi günü sabah 4'te, 5'te bitti. Onun dışında herhangi bir çatışma, herhangi bir can kaybı söz konusu yok. 4'ten itibaren de artık bu işe karışan bütün zanlılar, şüpheliler toplanmaya başladı. Şu anda onların soruları devam ediyor. Bazıları sorguları sürüyor, bazıları tutuklandı, bazıları da halen aranıyor" şeklinde konuştu.
Yıldırım devamında şunları ifade etti:
OHAL İLANI
"Biz uzatmaktan yana değiliz. Bir kere bunu söyleyeyim. Ama üç ay içerisinde, 90 gün içerisinde bütün bu işleri yoluna koyarsak kaldırırız ama hala yapmamız gereken işler varsa, ihtiyaç varsa şüphesiz uzatmayı da gözardı etmeyiz, bunun bilinmesi gerekir. Yani Fransa'da yaşanan olayla Türkiye'de yaşanan olayı kıyas bile kabul etmez. Çünkü orada sadece bir terör hadisesi oldu, insanlar hayatını kaybetti. Burada ülkenin rejimini değiştirmeye yönelik, demokrasiyi yok etmeye yönelik ciddi bir silahlı darbe girişimi var. Dolayısıyla bizim bu anlamda OHAL'de Fransa'ya göre çok daha haklı gerekçelerimiz var. Bu OHAL, şunu özellikle ifade etmek isterim ki, anayasaya dayanarak yapılmış bir iştir. Bizim anayasamıza göre dört şekilde OHAl var veya sıkıyönetim var. Bir; ağır ekonomik koşular varsa, ülkede büyük sıkıntılar varsa, temel ihtiyaçlar karşılanamıyorsa, olağanüstü hal ilan edilebilir. İki; büyük bir afet, felaket veya toplumsal şiddet olayları yaygınlaşmışsa olağanüstü hal ilan edilebilir. Bir de ülkenin rejimine, meşru hükümetine karşı bir darbe girişimi varsa, olağanüstü hal ilan edilebilir."
"Biz bu durumu kullanarak olağanüstü hal ilan ettik. Şöyle söylemek lazım, olağanüstü hal vatandaş için değil, biz kendimiz için olağanüstü hal ettik. Yani devlet için, hükümet için olağanüstü hal ilan ettik. Niye? Bu darbeye sebep olanlar, bu darbenin doğurduğu sonuçları ortadan kaldırmak için gerekli hukuki süreçleri, reformları, yapısal değişiklikleri hızlı bir şekilde halletmek, bir daha darbe yaşanacak şartları ortadan kaldırmak. İşin özü, esası budur."
"Bir kere çok sayıda insan gözaltına alındığı için bunların sorgulaması için zaman lazım. 4 gündü, bunu 30 güne çıkardık. Sadece bu işle ilgili, yani darbe girişimine karışmış, ülkenin rejimini yıkmaya çalışanlarla ilgili binlerce insan var. Bunların sorgulamasının sağlıklı yapılması için bu süreyi uzattık. Diğer yandan bu darbe girişimi esnasında hayatını kaybedenlerin şehit sayılması ve şehitlik, gazilik haklarından yararlanmaları için bir düzenleme getirdik, yakınlarına bir takım haklar sağladık. Ayrıca darbe girişiminde bulunan FETÖ terör örgütünün bütün okulları, hastaneleri, dernekleri, vakıfları bunlara el konuldu. Devlet el koydu ama mülkiyetine el koydu. Ancak faaliyetleri kesintiye uğramayacak. Devletin kontrolünde okullar çalışmaya devam edecek, hastaneler çalışmaya devam edecek ve sorumlu olan dernek vakıf yöneticileri de yargıda hesaplarını verecekler. Bu da yaptığımız bir şey. Ayrıca bu darbe girişimine fiilen FETÖ terör örgütüyle iştirak eden asker personel, sivil personel ve yargı mensupları, bunların da görevlerine son verilmesi için yine bir düzenleme yaptık, bunu da hayata geçirdik. Bunun dışında başka düzenlemeler de bundan sonra gelecek."
"SİLAHLI KUVVETLERDE YAPILANMA İHTİYACI"
"Bir kere kurumlarda ciddi bir silahlı kuvvetler başta olmak üzere, ciddi bir yeniden yapılanma ihtiyacı var. Bu darbe girişiminde de gördük ki burada bir güvenlik zaafiyeti var, hiyerarşi, komuta kademesiyle alt kademe arasında bazı sorunlar var. Bu sorunları ortadan kaldıracak şekilde yeniden yapılanmaya gideceğiz. Demokratikleşme yönünde atmamız gereken daha çok adımlar var, onları da bu sürede tamamlamış olacağız. Ayrıca ekonomi ile ilgili düzenlemeler var, ancak ekonomiyle ilgili düzenlemeleri bu olağanüstü hal kapsamında düşünmüyoruz. Onları ayrıca parlamentonun normal çalışma takvimi içerisinde yapılmaya devam edecek. Onların detaylarına isterseniz gireriz"
"Tabii şuanda bu darbe girişimi esnasında görev başında bulunanlarla ilgili de herhangi bir zaafiyet varsa, herhangi bir hata varsa veya kasıt varsa bunları da tabii ki araştırıyoruz. Peşinen kimseyi suçlu ilan etmek bizim görevimiz değil ama, bilinen bir gerçek var; bu darbe öncesi bir istihbarat zaafiyeti yaşanmıştır. Bu darbeye müdahale konusunda bir zaafiyet yaşanmıştır. Bütün bunlar araştırılacak, sebepleri ortaya çıkarılacak, sorumluları ortaya çıkarılacak ve bunun hesabı hukuk sistemimiz içerisinde sorulacak."
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Hakkari Haber TV