22 Kasım 2024
  • İstanbul14°C
  • Ankara15°C

HAKAN TAŞ’A İZMİR’DEN ÖDÜL

Hakan Taş’a izmir’den ödül

Ulusal ve yerel basında 35 yıldır görev yapan Hakkari Haber TV Genel Yayın Yönetmenimiz Hakan TAŞ’a İzmir’den anlamlı bir ödül geldi.

18 Şubat 2015 Çarşamba 11:28

Uluslar arası Basın Yayın Birliği’nin yayın organı olan SİMGE Dergisi adına bir ödül töreni düzenlendi. Genel Başkan Şerafettin ŞIVGIN, dergi yazarlarına birer plaket verdi.

İzmir Fuarı İsmet İnönü Sanat Merkezinde tertiplenen gala ve ödül törenine İzmir Vali Yardımcısı, İşadamları, İzmir basınının seçkin isimleri siyaset ve sanat camiasında birçok renkli isim katıldı.

Yoğun işlerinden dolayı ödül törenine gidemeyen Hakan Taş’ı Konya Selçuk Üniversitesinde okuyan kızı Gamze Taş temsil etti. Törende kısa bir konuşma yapan Gamze Taş; “Hava şartları ve işlerinin yoğunluğu yüzünden bu mutlu gecede babam Hakan Taş gelemediği için üzüntülerini ve hepinize selamlarını iletti. Babama bu belgeyi layık gören Uluslar arası Basın Yayın Birliği ailesine teşekkür ediyorum” dedi.

İşte Hakan Taş’ın SİMGE Dergisinin ilk sayısında yer alan makalesi;

BİR YUDUM BARIŞ !

Türkiye’ye vatan bekçiliği yapan Hakkari’de yaşıyorum. Fabrikası olmayan, şehir stadı olmayan, duble yolu olmayan, Üniversitesi olmayan, sağlık ve eğitim kalitesi düşük olan, siyasi tercih ve kararından dolayı hizmetlerden mahrum bırakılan, haftada bir kepenklerin kapalı olduğu, her tarafı savaş kokan, onurlu insanların yaşadığı acının başkenti Hakkari’de…

Şehir merkezi ve köylerde bir gezinti yaptım. Halk ile röportaj gerçekleştirdim.

Ne isterdiniz, en büyük arzunuz nedir?

En küçüğünden en yaşlısına kadar sanki ağız birliği yapmışlar gibi tek yanıt aldım; “BARIŞ İSTİYORUZ”…

Yaşlı bir teyzenin Kürtçe anlattıkları düşündürücüydü; “Ben 91 yaşındayım. Bu ömrüme kadar bu hayattan her şeyi gördüm. Göremediğim tek şey barış oldu. Her insan ölüm şerbetini tadacaktır, ben ölüyorum ve bir yudum barış tadamadan, insanların kucaklaştığını ve silahların gömüldüğünü görmeden ben gömülüp gideceğim diye çok üzülüyorum.

Yaşanan olumsuzlukları haberlerde izlemek, gazetede okumak çok farklı, içinde yaşamak çok farklıdır. Çukurca ilçemizde yüzlerce çeşit farklı ve çok şirin kuşlar vardı. Hepsi orada yuva kurmuş, renkleri ve cıvıltılarıyla o yerleşim birimine ayrı bir güzellik katıyorlardı. Bu anlamsız savaş onları tüketti, vurdu, yok etti. Meyve ağaçları, ormanlarımız sulama yerine atılan bombalar ile yok edildiler.

Adımız sürgün yeri, terör bölgesine çıktı. Her adımda birer karakol ve kontrol noktaları oluşturuldu. Giriş çıkışlarımızda başka ülkeye giriş yapar gibi, pasaport ister gibi kimlik kontrollerinden geçirildik. Köyler boşaltıldı, üretken durumunda olan insanımız bu göç sonucu işsiz kalarak çaresizlik içinde yaşam mücadelesi verdi. Hepimize potansiyel suçlu gözüyle bakıldı. Dayak yedik, hırpalandık, gözaltına alındık, tutuklandık, dışlandık.

Oysa Hakkari’ye ağlayarak gelen tayinciler görev sürelerini doldurduktan sonra yine ağlayarak gittiler. Savaş ortamı ve olumsuzluklara rağmen insanlık, misafirperverlik, dayanışma, sevgi ve saygı kavramı  kirlenmedi bizde.

Tüm yaşanan ve yaşatılanlara sünger çekiyor, resetliyor geleceğe umutla bakmak adına BİR YUDUM BARIŞ istiyoruz. Tam olarak gelmez ise de bir rüzgar misali yüzümüzü okşasın. Davetsiz bir misafir gibi kapımızı aralasın. Bomba kokan dağlarımızda çiçekler yeşersin. Polis-Asker-Halk aynı halayda buluşsun. Panzer ve tomaların geçtiği köprülerden gelin arabaları geçsin. Hiç kimse çocuğuna SAVAŞ ismini vermesin. Analar dokuz ay karnında taşıdığı çocuğunu dokuz günde toprağa vermesin. Ne şehidimiz ne de gazimiz olsun. İnsanca bir yaşam olsun. İnsanların dilinden, dininden, renginden, düşüncesinden dolayı yargılanmadıkları bir dünya olsun.

Çözüm ve barış sürecini desteklemeliyiz. Adı ne olursa olsun, silah yerine kalem tutacaksa eller, yas tutmayacaksa gönüller, ağlatılmayacaksa gözler bu oluşuma hepimiz katkı sunmalıyız.

Şimdi sevmek zamanı, kucaklaşma zamanı. Birlik ve beraberlik zamanı. Gençlerimiz yerine silahları gömme zamanı. Analar artık seviçten ağlasınlar. İzmir’li Hakkari dağlarında piknik yapsın. Şırnak’lı Trabzon’da horon tepsin. Yozgat’lı Yüksekova’da şemmame oynasın. Ben Kürt, sen Türk, O Alevi ayrımına girmeyelim. Farklı bölgelerde yaşıyoruz ama misafir olduğumuz bu fani dünyada gideceğimiz yer aynıdır.

Sokaklarda tansiyon düşmüyor, her yer kan ve şiddet. Bu anlamsız şiddete en çok maruz kalan da kadınlar ve çocuklardır. Sevmek için dokunmaya kıyamadığımız bu bedenlere kurşunu kim yakıştırabilir ki?

En çok acı çeken ülkeyiz. Yas, ağıt ve öldürülme limitimiz doldu. Bırakalım bari yeni dünyaya gelen çocuklarımız insanca yaşasınlar.

Yağdır Mevlam su misali “BİR YUDUM BARIŞ” istiyoruz…

hakannn-m.jpghakan-tas-odul-m.jpg

Yorumlar
YASAL UYARI: Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Hakkarihabertv.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.