Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma, Müslümanların tarihinin en kadim şehirlerinden birisi olan Hakkâri, yeniden gündeme geldi.
Bu kısacık yazıda, Hakkâri'nin neden durup dururken gündeme geldiği üzerinde durmayacağız. Çünkü gerçekten sebebini bilmiyoruz.
Şayet uzaktan sezinlediğimiz kadarıyla bu bir asayiş meselesi ise, bilelim ki tarih boyunca bir coğrafyadaki asayişsizlik, o coğrafyadan değil, o coğrafyada yaşayan insanlardan kaynaklanmaktadır.
Dolayısıyla mesele dağ-taş meselesi değil, insan meselesidir. Ankara'da terör oluyor diye, Ankara'yı Kayaş'a mı bağlayalım? Bu ne mantık?
Kaldı ki Hakkâri, sıradan bir köy değil, İslâm'ın o coğrafyaya gelişinden bu yana, İslâm şehirleri arasına girmiş, bünyesinde yüzlerce âlim yetiştirmiş; bu âlimler Müslüman coğrafyasının değişik yerlerinde hizmet etmişlerdir:
Selahaddin-i Eyyubî’nin meşhur danışmanı ve komutanı İsâ el-Mestub el-Hekkârî, ilk Kürtçe Mevlid’in yazarı Mele Huseynê Bateyi, Seyyit Taha-yı Nehri, 7 cilt tefsir sahibi İslâm el-Hekkarî, meşhur “Memo-Zinê”nin yazarı Ahmedê Xanê, meşhur İslâm Tarihi yazarı Abdurrahman Rahmi el-Hekkarî vs. bunlardan sadece birkaçı…
Öylesine ki, Yahudilerin Filistin'deki zalim dezislamizasyon'una rağmen, Kudüs'teki "Hakkâri Sokağı", hâlâ kimliğini korumaktadır. Dolayısıyla Hakkâri'yi Yüksekova'ya bağlamak, İstanbul'u Çerkezköy'e bağlamak gibi bir şeydir. Tarihî şehirler terk edilip viraneye çevrilmez; âbâd edilir!
Şırnak ve Cizre için de aynı şey düşünülüyor ki, tarihî konumları itibariyle, asla Hakkâri ve Yüksekova gibi değiller. Nitekim Tarihî ve coğrafî bütün kaynaklar şahittir ki Cizre, tıpkı Hakkâri gibi bölgenin en eski ilim ve medeniyet merkezlerinden bir tanesidir ki, İslâm'ın ilk asrında fethedilmiştir.
Dolayısıyla Cizre'nin vilayet yapılması, gayet yerinde bir harekettir. Hem, birkaç sene öncesine kadar kaza olan Şırnak Siirt’ten koparılıp vilayet yapıldı da ne değişti?
Değerli cumhurbaşkanımız!
Sizinle olan hukukumuz herkesçe malum olmasına rağmen, bir müddet beraber çalıştığımız İstanbul Belediye Başkanlığı döneminizden, bugüne değin, sizden, ne şahsım, ne de başkası için asla bir şey talep etmiş değilim. Ama Hakkâri'nin Yüksekova'ya bağlanması arzusu gerçekleşirse hem ben, hem yöre halkı, hem de yukarıda sadece birkaçının adını zikrettiğimiz zevatın ruhları muazzeb olacaktır.
Geçmişteki hukukumuza dayanarak diyorum ki, sizden şöyle bir talepte bulunma hakkım vardır: Uygun görürseniz, ve de indinizde zerre miktarı bir değerim varsa, Hakkari vilayet kalsın, ama Cizre de vilayet yapılsın.
Mamafih tarihî geleneğimizi kullanarak diyorum ki: "her hâl u kârda emr u fermân, Hazreti men lehu'l-emrindir". Bize düşen ise, sadece "Wemâ 'ala'R-Resûli ilâ'l belâğ" demektir.
Allah sizi ve bütün milletimizi İslâm düşmanlarından ve onların şer odaklarından muhafaza buyursun. Âmin.
Sevgi ve saygılarımla Kaynak:.islamtarihi.info