HAKKARİ HALKI AŞİRETÇİ HAİNLİĞİ YENEBİLİR
Halkımızın tarihsel sosyolojik bir değeri olan aşiretsel yapısı son yıllarda bölgemizdeki demokratik değişim ve dönüşümlere rağmen fazla değişime uğramadığı görülüyor.
21 Temmuz 2014 Pazartesi 11:40
Tarihten gelen bu toplumsal özelliğin ortaya çıkış sebebi ve devam etme nedenleri bilimsel olarak ortaya konulabilir ve bu bağlamda doğru çözümler üretilebilir.
Çıkış noktası yöredeki büyük ailelerin hem doğaya hem de çevredeki her türlü tehdit ve tehlikelere karşı ortaklaşmaları, tehditlere karşı korunma arayışı zamanla birlikte aşiretsel sosyolojik yapıyı ortaya çıkarmıştır. Hem doğa koşullarına hem de çervelerinde tehdit oluşturan her türlü duruma karşı birleşerek karşı koyma, bir arada savunma duygusu bu sosyolojinin ortaya çıkmasının ana nedenlerinin başında gelmektedir.
Çetin doğa koşulları, çok karlı, fırtınalı geçen kış ayları, çığ felaketleri ve sel felaketleri, yabani hayvan saldırıları, çevredeki diğer toplumların çıkar çatışmalarına karşı sosyolojik dayanışma biçimi olarak yüzlerce yıl önce doğmuştur.
Çevrede, toplumun yaşam alanları olan köylerini, yaylalarını, sürülerini çevre tehditlerine karşı ve toplumlar arası çıkar çelişkileri sonucu ortaya çıkan her türlü durumlardan kaynaklanan belli bir sosyal yapının birlikte hareket ettiği bir yapıdır. Faaliyet alanı genel olarak ağırlıklı hayvancılık olan toplumların yayla, mera, biçenek ve diğer tarımsal faaliyet alanına, tarımsal ve hayvancılık değerlerine dışardan gelebilecek her türlü tehdit ve tehlikeye karşı ortaklaşan, sosyolojik savunma mekanizması, varlıklarını korumaya yönelik olduğu gibi yaşam alanlarını genişletmeye yönelik faaliyetleri de içine alan sosyal örgütlülük halidir.
Hakkari toplumunun genel sosyolojik yapısı bunun üzerinden şekillenmiştir. Geçmişten günümüze halkımızın sosyo-kültürel değerler ortaya çıkarmasına da vesile olmuştur.
Aşiretçilik ondokuzuncu yüzyıldan itibaren de Kürdistan'ın paylaşılması için sömürgeciler tarafından kullanılan önemli bir araç olmuştur. Hakkari özelinde onyıllarca süren çok kanlı bir mazisi, geçmişi bulunuyor. Tamamı akraba olan Hakkari halkı, bütün Hakkari ve ilçelerini kapsayan bin dokuzyüzlü yılların başındaki kanlı çatışmaların çıkış nedenlerini sıradan toplum bireyleri bugün bile bilemiyorlar.
Bölge rejimlerinin katı ulusçu Devletleşmeler ile birlikte farklılıkların üzerinde sistemleştirilen inkar ve imha politikalarında, aşiretçilik toplum üzerinde baskı aracı haline getirilmişti. Kürt halkı çok uzun yıllar aşiretler arası çatışmalarla uğraştırıldı, çevrelerindeki halklar devletleşirken Kürt halkı ise aşiretler arası küçük çelişkiler kullanılarak birbirlerine
Aşiretçilik bugünkü yapısı ile halkımızın varlığı ve ortaya çıkardığı değerler için sadece bir tehdit ve olumsuzluk unsuru durumundadır.
Aşiretçiliği esas itibarı ile tarihte ortaya çıkaran, canlı tutmasına neden olan toplumsal tehditlerin, gerekçelerin hiç biri bulunmuyor.
Sadece bölgemizdeki katı ulusçu rejimlerin elinde araç olarak kullanıldığı dönemlerin gerekçeleri kalmıştır. Hakkari ve bölgemiz için egemen sistem toplumu Aşiretçilik üzerinden kamplara ayırıp onlarca yıl bütün bölgeyi çatışmalı hale getirerek varlığını pekiştirme gerekçesi kalmıştır.
Sosyolojik olarak günümüzde halkımız için hiç bir anlamı kalmayan bu çağdışı ve zararlı yapı olan aşretçilik bugün neden halen canlı bir varlık olarak karşımızda duruyor?
Hakkari halkı Aşiretçiliği terk etmemesinin altında hangi nedenler yatmaktadır?
Aşiretçilik niçin varlığını sürdürüyor ve halkımız niçin bu geri sosyal yapıyı terk edemedi? Toplumun doğa şartlarına, çevresindeki tehditlere karşı beşyüz yıllar önce, yaşam alanlarını savunma, tehlike ve dehditlere karşı korunma amaçlı oluşan bu sosyolojik yapının bugün hiç bir varlık gerekçesi kalmadığı halde halen varlığını sürdürmesi tek bir gerekçe ile açıklanabilir. O da katı ulusçu sistemlerin halkımızın özgürlük, eşitlik ve Demokratik taleplerine karşı kullanılan toplumsal bir argüman, araç oluşturmasıdır.
Bu durumun oluşmasında sorumluluğu bulunan çevreler bugün ortaya çıkmış bulunan olumsuzluklar karşısındaki tutumları incelendiğinde sorumsuzluklarının devam ettiği görülüyor. Toplumun sosyolojik ve zararlı alışkanlıklarından arınması, giderilmesi yönünde hiç bir eğitim çalışması yapma becerisi gösteremeyen sorumlu sorumsuzlar, sorumsuzluklarına devam ediyorlar.
Bugün görüldüğü kadarıyla yerleşik Aşiretçi sosyolojik kültür bazen belli kişilerin ekonomik veya siyasi çıkarları için harekete geçirilebiliyor. Aşiret yapısı içinde öne çıkan bir aile siyasi çıkar peşinde ise Aşiretçi duyguları kışkırtarak ve kullandığı görülüyor. Aynı Aşiretçi duyguları belli kişiler ekonomik çıkarları için kışkırtarak ve kullandığı görülüyor. Bu süreçler yaşanırken toplumsal gerilimler çıkartıp, çatışma üzerinden belli menfaat hesapları yapılır. Çoğu zaman aşiretçi toplumsal yapılar çatışma üretecek ve çatışma yaygınlaştıracak noktaya taşıma hesaplarını aşiretçilerle katı ulusçu sistem birlikte yapabiliyor. Konjöktür olarak katı ulusçu sistemin ve aşiretçi grup çıkarlarına bağlı olarak olayın boyutları geniş veya dar tutulabiliyor.
Hakkari'deki çağdaşlık ve devrimcilik adları altındaki toplumsal yapılar ve kurumlar halkımızın çağdaş örgütlenme biçimleri ile buluşması için sıfır etkiye sahip olmuşlardır. Bu doğrultuda yazılı veya görsel eğitim, seminer, bilinçlendirme, bilinç düzeyini yükseltmeye yönelik sınıfta kaldılar. Toplumun Aşiretçi zihniyet geleneklerinden, çağdaş toplumsal değerlere evrilmesi bu ve benzer nedenlerden dolayı sağlanamamıştır. Halkımızın büyük ve ağır bedellerle yarattığı, byüttüğü Partisi ve meslek örgüt ve dernekleri ile diğer çağdaş sosyal ve siyasal yapılar da toplumu Aşiretçi zihniyetten arınmak yerine çoğu kere onlardan yararlanma, nemalanma veya kullanma yolunu seçtiler.
Halbuki büyük emeklerle yarattığı siyasi hareketi ve demokratik kitle örgütleri, Aşiretçi zihniyeti ortaya çıkaran toplumsal nedenleri ortadan kaldırmaya, toplumu bütünlüklü olarak birlik ve beraberlik içinde kapsamaya yönelik çalışmalar yaparak geri ve çağdışı bu sosyolojik hastalıklardan toplumu arındırabilirlerdi.
Hakkari halkı bu gün sosyal olarak, Aşiretçi zihniyet yönünden geldiği nokta sadece ve sadece iç karartıcıdır. Toplumda kendisini bir Aşiretin mensubu olarak görenler, dayandıkları sosyal yapı nedeni ile daha güçlü olduklarını sanıyorlar ve görüyorlar. Bu tablo toplumumuzun tüketildiğinin açık resmi olarak tarihe geçecektir. Kendisini bir Aşiret mensubu olarak görmek, sınırlandırmak istemeyen kişiler ise daha yanlız ve korunaksız kalıyorlar, bırakılıyorlar. Hatta son yıllarda kentteki göçün ana nedenlerinin başında, göç edenlerin sosyolojik yapısını incelediğimiz zaman Aşiretçi zihniyete bağlı olmayanların başı çektiği görülüyor. Bunlar sahip olduğu ekonomik ve sosyal bütün değerlerini aşiretçi zihniyet tehditlerine karşı korunmak için göç etme gereği, ihtiyacı duyanlar olduğu iddia ediliyor.
Kendisini bir Aşirete bağlı hissetmeyenlerin, kendilerini bir Aşirete bağlı hissedenlerden daha güvensiz gördüğü bir yapı hastalıklıdır. Nitekim zaman zaman toplumsal çekişme ve çatışmaların boyutları, ortaya çıkan fotoğraf bu vahim durumu açıklamaktadır. Hakkari halkı bugün bu hastalığın pençesinde can çekişmektedir.
Siyasi Partiler, Demokratik kitle örgütleri halkımıza karşı görev ve sorumluluklarını artık hatırlamak zorundadır. Bu çağdaş kurumların çağımızın gerekleri olan sağlıklı eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik toplumsal yapılanma için halkımızın her kesmine ulaşmaki eğitmek ve yaşatmak gibi sorumluluklarını hatırlamalıdır.
Burada sorumlulukların ana merkezinde Belediyelerimiz yer alıyor, yük onların umuzlarında bulunuyor. Dünyada ve ülkemizde barışa en çok ihtiyaç duyulan bu dönemde savaşa karşı barışın, şovenizme karşı halkların kardeşliğinin, baskılara karşı demokrasi ve özgürlüğün mücadelesini verenlerden ve bunun için sürgünlere gönderilenlerden biri olarak Hakkari toplumunda yaşananları gördüğümde kahr olmamak mümkün değildir.
Hayretler içindeyim ki yakın tarihte böyle görkemli bir tarihi misyonu üstlenen, yaratanların Kürt halkının Hakkari özelinde Aşiretçi zihniyete teslim oluşunu ibretle izleniyor. Küçük sosyolojik aşiretçi zihniyet hastalığının halen Hakkari halkının başına bela olarak devam ettirmesi ve bunun toplumumuzu teslim almaya başlaması ve toplumun çaresizliği karşısında hayretler içindeyim. Bu aynı zamanda Hakkari'deki Demokratik yapıların tükenmişliğinin açık ve net fotoğrafıdır.
Bu sosyolojik aşiretçi zihniyet hastalıkları halkımızın, eşitlik, özgürlük ve demokratik sistemin düşmanlarının oyunlarıdır. Bunların artık toplumumuzun bünyesinikemirmesine, kanatmasına halkımız artık müsaade etmemelidir.
Aşretçi zihniyeti canlı tutanmaya açılanların tümünün yakın tarihin çeteler olduğunu göreceksiniz.Yakın tarihte eşitlik, özgürlük ve demokrasi mücadelesi düşmanları olan bu zihniyet kayıp ettiği mevzilerini aşiretçi zihniyeti canlandırarak yeniden kazanmak istediği çok açıktır. Nitekim toplumu öyle acı bir noktaya sürüklediler ki kendilerini yeniden topluma farz kılmaya, medet, tek çare ve çözüm noktası olduklarını sağlamaya çalışıyorlar.
Toplumun Demokratik kurumları da maalesef bunu anlayamayacak, çözüm üretemeyecek kadar çaresiz ve tükenmişliğin pençesine düşürülmüştür.
Hakkari halkına genel olarak bir çağrıda bulunmak istiyorum, hepinizin bir halkın, Kürt halkının evladı olmasından öteye birbirinizle akraba olduğunuz gerçeğini görmelisiniz. Sizleri bu çatışmalı sürecin içine sokmaya çalışanların oyunlarını boşa çıkartabilir, kardeşlik kültüründe ortaklaşabilirsiniz. Bunu yapmak zorunda olduğunuzu hatırlatmak istiyorum. Yakın tarihte özgürlük mücadelesi içindeki gençlerimize yönelenler bugün toplumu birbirine kırdırma oyunlarını ancak kardeşleşme kültürü ile aşılabilir.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Hakkari Haber TV