HAKKARİ VE BÖLGE TARİHİ SÜREÇTEN GEÇİYOR
Çiya Berçelan/ Yazdı "Yazımın başında yurtsever Hakkarili hemşerilerimi en içten sevgi ve saygılarımla selamlıyorum"
17 Mart 2014 Pazartesi 11:24
Yapılacak olan yerel seçimler halkımız ve Hakkarimiz açısından gerçekten yeniden bir başlangıç olmasını temenni ediyorum. Halkımız çok büyük acılar çekerek, derin karanlıklardan geçerek, canını ve malını Özgürlük ve Demokrasi mücadelesi uğurunda ve hiç düşünmeden vererek düşe kalka bugünleri yarattı.
Özgürlük ve Demokrasi adına çıktığı bu yolculukta Hakkari halkı, bugün görüldüğü gibi olumsuz durumlarla da karşı karşıya bırakıldı. Ödediği bedellerin üzerinde çıkar hesapları yapan, bugüne kadar mücadeleyi uzaktan seyreden, Demokrasi mücadelesinin yarattığı değerlere fazla katkı koymadan çok ucuza mevki makam sahibi olmayı amaç edinen, sosyal, siyasal ve ekonomik statü elde etmeye çalışanlarla karşı karşıya bırakıldı.
Ancak büyüklerimizin dediği gibi yaratılan imkanların, fırsatların kazası, tekrarı yoktur. Onun içindir ki her Hakkari ‘li Özgürlük ve Demokrasi mücadelesindeki kararlı duruşunu devam ettirmeli ve önündeki bu fırsatları iyi değerlendirmelidir.
Hakkari halkı şunu çok iyi bilmelidir ki kişilerin, bireylerin yetersizliğinden dolayı ortaya çıkmış bulunan hegemonik durumun ilimizde hüküm sürmesine ve halkımıza sorun çıkarmasına, halkımızın yarattığı değerleri çıkarları için kullanmasına müsaade edilmeyecektir. Dolayısıyla Hakkari ilimizin iradesi katı ulusçu ırkçı sisteme karşı kararlı, devrimci duruşu ile ortaya çıkmış sarsılmaz bir iradedir.
Hakkari halkının iradesi Özgürlük ve Demokratik bir yarışa ve özgür bir iradeye her koşul altında sahip olacaktır. Bu bağlamda her fikir ve düşüncenin rahat ve serbestçe kendisini ifade edecek bir seçim arenasını yaratacaktır. Bazı çevreler küçücük ve çıkarcı bir grubun Hakkari için gerek yerelde, gerekse genelde tek başlarına hükmetme heveslerini, halkımızın yarattığı değerlerin içine kümelenen bu çıkarcı grubun kirli ilişkilerini halkımıza ve halkımızın yarattığı devrimci değerlere mal etmek istemektedir.
Seçimle gelinen bütün icra makamları ve sivil toplum kuruluşları bugüne kadar beklentilerin altında kalmaları, icraatları ve hiçbir yönetim biçimlerinin yetki ve deneyimli uzmanlarca sorgulanmaması ve gelişmenin, geliştirmenin olmazsa olmaz koşulu olan eleştiri-özeleştiri mekanizmasının çalıştırılmaması ve tartışılmamasının da etkisi vardır. İlimizde tam ve katılımcı Demokratik bir kurumlaşma ve buna bağlı daha birçok nedenlerden dolayı yeteri derinlik ve olgunlukla henüz yerleşememiştir.
Esasen bu durumun temel nedenleri arasında küçük ve çıkarcı bir grubun Demokratik kurumlarımızı, halkımızın kurumlarını kişisel ve haksız sosyal statü ve politik çıkarları doğrultusunda rehin tutma siyaseti yürütmelerinden kaynaklandığı bildirilmektedir.
Yurtsever Hakkari halkı bu yerel seçim arifesinde gönül verdiği kendi adaylarını özgür iradesi ile belirleme şansı da dahil, küçük çıkarcı grubun politik ayak oyunları sonucu zaafa uğratmış ve zayıflatılmış olsa bile genel kaide bozulmamalıdır. Çünkü Özgürlük ve Demokrasi mücadelesi karşıtı olan katı ulusalcı sistem yerli yerinde, karşımızda dipdiri durmakta, her fırsatı kullanarak halkımızın büyük bedellerle yarattığı değerleri elinden almaya çalışacaktır.
Bazı kişiler ucuz emek diye tabir ettiğim, mücadeleyi sadece politik çıkarlarına göre ve halkımızın yarattığı büyük değerlerin üzerine konumlanarak kişisel veya grupsal çıkarlarının aracı yapmaya çalıştıklarını unutmamamız gerekiyor.
Bunları isim isim saymayacağım, ancak kentimizin mücadele tarihine, geriye bakıldığında, katı ulusçu, ırkçı sistemin her türlü çıkarına hizmet edenlerin o küçük çıkarcı bir grup içinde etkin olduğu görülecektir. Şu beldelerin, ilçelerin veya ilin Belediye Başkanları veya Meclis üyeliklerinin nasıl ve ne şekilde hazırlandıklarını, halkın genel beklentilerine uyumlu olup olmadığını isimlendirmekten ziyade sürecin bilincinde hareket edilerek geleceğin doğru zeminde inşa edilmesine bakılmalıdır.
Seçmen olarak halkımızın farklı istek ve beklentileri yeteri kadar karşılığı oluşturulamamışsa da halkımızın Özgür ve Demokratik geleceğinin inşası hedefine giden yol dikkate alınmalıdır. Bu aynı zamanda çok renkli özgür ve demokratik bir seçim sürecine de imkan sağlayacak olgunluk ve derinlikte ve bütün partilerden aday olanların eşit ve demokratik yarış şansını, yollarını kolaylaştıracak bir ortama vesile olmalıdır. Çünkü Özgürlük ve Demokrasi mücadelesi veren bir halkın Demokratik olmayan yollara tevessül edenlerin önünde bariyer olma gibi bir yükümlülüğü de bulunduğu unutulmamalıdır.
Hakkari’ li hemşehrilerime hatırlatmak isterim ki koşulların zorlaması, sürecin etkileri ve özgürlük ve Demokrasi hareketin toplumsallaşması sonucu potansiyel olarak erimekte olan sistemin siyasi partileri içinde daha önce konumlanmış bulunan çıkarcı çevrelerin son zamanlardaki hareket ve davranışlarındaki değişimin Parti bilinci ile izah edilemeyeceğini, o bilinçte olmadığını gösteriyor. Bu sosyal kesimin değiştiğini iddia ettiği davranışlarını bilinçle, halkın kutsal değerleri ile buluşturmaları, kişisel çıkarcılığı terk ettiklerini kanıtlama sorumluluğu beklenmeli ve katılımlarının tolumsal bilinç ile buluşuncaya kadar desteklenmeli, eğitsel takip altında bulundurulmalıdırlar.
Sistemin statükocu siyasi arenası belli çıkarlar üzerine kurulmuştur. Bunlar kişisel, sosyal ve ekonomik çıkarlar, yine ailenin sosyal ve ekonomik çıkarları ve yakın çevresinin sosyal ve ekonomik çıkarları doğrultusunda siyaset yapılır. Bu Özgürlük ve Demokrasi mücadelesi ilke ve değerlerine göre kangren olmuş sosyal bir hastalıktır. Bu siyaset hastalığını Özgürlük ve Demokrasi hareketinden uzak tutabildiğimiz kadar başarılı ve kalıcı olacağız.
Bu perspektiften hareketle geride bıraktığımız 15 yılı önümüze koyup değerlendirmesini yapmalıyız. Neyi hedefledik, neler yapabildik, eksiklerimiz nelerdir ve geleceğe yürürken önümüzdeki süreçte siyasi hedeflerimiz ve halkımızın beklentileri ne kadar örtüşüyor?
Özellikle yönettiğimiz kurumlar, Belediyeler, Meslek örgütleri, Demokratik sivil örgütlerin sunduğu hizmetler, halkımızın beklentileri ile ne kadar uyumlu ve örtüşmüştür? Özgürlük ve Demokrasi hareketi olarak bütünlüklü ve kapsamlı çalışmalarla ilgili fazlalık ve eksiklikleri ortaya çıkarmalıyız. Halkımızın çalışmalara, yapılan hizmetlere yaklaşımı, düşünceleri görüş ve önerileri dikkate alınarak değerlendirilmelidir.
Bunları her kurum kendi bünyesinde sorgulama yaparsa sağlıklı sonuçlar ortaya konulmayabilir. Yönetimler ortak bir denedim mekanizması kurarak da bu süreci ilerletemezler. Bunların gerekçelerini, nedenlerini burada yazmıyorsam bile halkımız ne demek istediğimi anlamaktadır. O nedenle denetim mekanizmasını bizzat halkın kurmasında yarar görüyorum. Bunun için her Mahalle meclisinin mahallesinde yetkin, deneyimli ve uzmanlık bilgisine sahip yeteri sayıda üyesini görevlendirmelidir.
Belediyelerin hizmetlerini, Parti çalışmalarını, meslek kuruluşların hizmetlerini, sivil Demokratik kurumların hizmetlerinin denetimini bizzat halkımızın yapmasının önü açılmalı, buna imkan sağlanmalıdır. Kentli ile görüşmelerimde genel olarak halkımızın sahip olduğu, yönettiği kurumların kendilerine kapalılığından ve halktan uzaklaşmasından şikayet edildiğine tanık oldum.
Bu çok yaygın bir şekilde, hemen hemen herkes tarafından dile getirilmesini şaşkınlıkla dinledim. Şaşırdım. Çünkü halkımızın uğruna mücadele ederek büyük acılarla ve çok büyük bedellerle, canını ve malını bu uğurda vererek yarattığı imkanlarla sağlanan kurumların halkımızı dışlaması veya o duruma düşmesi hiçbir koşul altında kabul edilemez.
Sosyal olarak aşiret yapılanması bölgemizin sosyolojik olarak önemli gerçeği ise de bizleri ve ağır bedellerle yaratılan değerlerimizin etkilenmesi, yönetimlerde yuvalanmış sistemin çıkarlarına paralel grupçukların bilinçli manipülasyonu olma ihtimali üzerinden de değerlendirilmelidir. Toplumsal yaşamın hangi alanını, İster siyaset, ister ticaret, yaşamın her alanında aşiretçi bakış açısı olamaz. Özellikle böyle bir bakış açısını kurumlarımızın içine sokmaya çalışarak yapay ayrımcılık veya ayrıcalık yaratmak ilkelerimize, dünya görüşümüze, felsefemize, hedeflediğimiz ve kurmayı evrensel sistemine aykırıdır.
Bu kadar küçük ve bu kadar iç içe yaşayan Hakkari toplumu bu toplum yapısı içerisinde bu zinciri mutlaka kırmalı ve kurumlarımızın da buna öncülük etmesi sağlanmalıdır. Bu zinciri kırarken her türlü yargıdan uzak ve her türlü duygudan arınmış olarak bu işe içtenlikle gönül vermeli ve mücadele etmeliyiz.
Bunun yegane yolu da bilinçlenmekten, yeterli ve doyurucu bir eğitime, sosyal iletişimi yükseltmekten geçtiği gerçeğini dikkate almalıyız.. Bu perspektif ile öncülük etmesi gerek kurumların zaafiyet içine girmesi, aşiretçi bir görüntü vermesi geçiştirilecek bir konu değildir. O halde bu tür aşiretçi yaklaşıma karşı her birimiz kişisel çıkar kaygılarımızdan arındırılmış olarak gayret göstermeliyiz.
İnsanlarımız sosyal yaşamında çeşitli zorluklara, tehlikelere, tehditlere karşı koruma ve korunma duygusu ile bir aidiyete sığınır. Bizim gibi kimi toplumlar geçmişteki sosyal yapılarındaki aşiretçilikte bunu ararlar. Nedeni de çok açık; Parti, Dernek, Sivil kurumlar, sendikalar toplumu yeteri kadar kapsamıyor, çağın sosyal yapıları toplum ile bütünleşme zafiyeti yaşamaktadır. Bu zafiyetin aslında kurumlarımızın sorunlu yönetsel yapısından kaynaklandığını bilmemiz gerekiyor.
Geldiğimiz bu sürecin çok zorlu ve çok gayret isteyen bir dönemin bilincinde olmamız gerekmektedir. Statüko/sistem henüz gerçekliğimizi kabul edip temel hakları sağlama yoluna gitmemiştir. Her ne kadar barış ve Demokratikleşme sürecine devam ediyorsa ve taraflar buna katkı veriyorsa, diyalog sürüyorsa da temel hak ve özgürlüklerin Anayasa güvencesin ilerleme sağlanamamıştır. Bu da sürecin ne kadar bıçak sırtında ve hassas ilerlediğini göstermektedir. Taraflar her türlü tedbiri alıyor, boyutları ile süreci dikkate alarak diyaloğu sürdürüyor. Bunun ne demek olduğunu herkesin anlaması, bilince çıkarmasında yarar bulunmaktadır.
Çünkü aşiretçiliği kurumlarımıza taşıyan, oralarda diri tutmaya çalışan, bugüne kadar sistem ile çıkar ilişkisine batmış kişilerin, halkımızın büyük emeklerle oluşturduğu kurumlara çökmeye çalışması, elde etmeye başlaması ve çıkarcı beklentilerine göre yönetmek istemesi dikkatle izlenmelidir. Statüko/sistem kurumsal ve kuramsal olarak dün ne ise bugün de aynıdır. Bütün imkanlarını kullanarak varlığını aynı veya benzer şekilde sürdürmek de istemektedir.
Bu bağlamda bakıldığında halkımızın büyük emeklerle yarattığı kurumların içine yerleşmesi, adamlarını yerleştirmesi, kurumları halktan koparmaya çalışması, halkımızın nefretini, tepkisini o kurumlara yöneltmesi bu amaç için her türlü politika izlenebilir, bundan kimsenin kuşkusu olmamalıdır. Bu bağlamda hassasiyetle yaklaştığımızda, bu bireylerin halkımızın kurumlarını içeriden fethetmesi, süreci zora sokacak, sistemin hedeflediği doğrultuda tutum ve davranışlarıyla kurumları halkımızdan koparmaya çalışmaları onları ele verebilir.
İzlediğimiz kadarıyla genel olarak son zamanlara kadar halkımızın kendi kurumlarına olan bakışını, düşüncesini ve yaklaşımını analiz ettiğimizde sürecin ne denli toplumsal bir ayrışmaya doğru sürüklenmekte olduğunu, gitmekte olduğunu çeşitli çevrelerle paylaşmaya çalıştım.
Her yurtseverin yapması gerekenleri fazlasıyla yapmaya çalıştık. Fakat sorumluluk noktasındakilerin duyarlılığı, yeterliliği sürecin bu noktaya gelmesinde, olumsuzlaşmasında sadece katkı sağladı. Ne Hakkari ne de Bölgemiz kazanılmış haklarından, elde ettiği kurumlardan geriye adım atmaya neden olabilecek bir davranış içine girmemelidir. Bilinmelidir ki bütün kızgınlıklara, kırgınlıklara neden olanların merkezinde sistemin kurumlarımıza bilinçli olarak yerleştirdiği ve hedeflediği politikaları uygulattığı çıkarcı kişiler yer almaktadır.
Bu kişilerin sıfatı ne olursa olsun halkın hizmetinde değilse, halkın taleplerine kulak vermiyorsa, kurumları halkımızın denetiminden kaçırıyorsa bilmelisiniz ki o kişi veya kişiler sistemin hizmetleri bağlamında orada bulunmaktadır. Kısaca siyaseti tutum ve davranışları ile kişisel çıkarına endeksleyen, bu şekilde kirleten her kimse halkımızdan gereken cevabı almalıdır. Özellikle halkımıza Hiçbir kişi veya kurum beklentilerine ve çıkarlarına göre bir dayatmada bulunamaz.
Özgürlük ve Demokrasi hareketi ve yarattığı değerler bütün toplumun, halkımızındır. Bu gerçeklikten hareketle halkımızı Demokratik olarak temsil eden kurumları yine halkımız denetleme yetkisine sahiptir. Yeni sürece bu perspektifle yaklaşılmalı, halkımızın temel hakları adına sahiplenilmeli ve denetime alınmalıdır.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Hakkari Haber TV