22 Kasım 2024
  • İstanbul17°C
  • Ankara13°C

HÜKÜMET TAAHHÜTTE BULUNMAK ZORUNDA

Hükümet taahhütte bulunmak zorunda

Çözüm sürecinin ilerleyebilmesi için Hükümet’in hızla adım atması gerektiğini belirten BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Meclis tatile girmeden Hükümet’in kamuoyu önünde taahhütte bulunmasını istedi.

25 Haziran 2013 Salı 15:32

BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak partisinin grup toplantısında değerlendirmelerde bulundu. Kışanak, Gezi Parkı olaylarında Türk Tabipler Birliği'nin verilerine göre 7 bin 836 dört kişinin yaralandığını, 60 kişinin ağır yaralandığını, 101 kişinin hayati tehlike atlattığını, 11 kişinin gözünü kaybettiğini belirtti. Kışanak, "Gözaltına alınanlar konusunda rakam bile veremeyecek durumdayız.

Başbakan bu haklı meşru özgürlük arayışını şiddet olarak gösterme çabası içindedir. Başbakan benim sistemime sesinizi çıkarmayacaksınız dediği için insanlar isyan etti. Şiddetin bizzat hükümetin eliyle yapıldığı ortada! Başbakan hangi şiddetin eleştirisini yapmaktadır" dedi. Devletin gücünü, imkanlarını kullanarak hükümetin bu saltanatı sürdüreceğini sandığını ifade eden Kışanak, "Ethem Sarısülük polis kurşunu ile vuruldu. Bu cinayetin delilleri var. Görüntüleri var. Mermi çekirdeği var. Ancak sevgili Ethem'i katleden polis dün serbest bırakıldı.

Bu her zaman yaptıkları bir uygulama. Bu kadar göz göre göre ayan beyan ortada olan bu cinayeti örtbas etme çabasıdır. Ve toplumu tahrik etme çabasıdır. Sizin yaşamınızın benim iktidarımın yanında hiçbir değeri yok demektir. Halka karşı meydan okumaktır. Bu ülkede insanlar demokrasi arıyor. Başbakan polisin kahramanlık destanı yazdığını söylüyor. 'Polisimizi yedirtmeyiz' deniliyor. Ardından bu karar geliyor. Bu tutumlarıyla yargının bağımsız olmadığını bir kez daha kanıtlandılar" dedi. 

BU MEMLEKETTE HERKES BAŞ!

Mahkemenin Ethem Sarısülük'ü vuran polis için verdiği meşru müdafaa kararına tepki gösteren Kışanak, "Devlet şiddetini örtbas etmek için çalışıyorlar. İktidarıyla, medyasıyla, yargısıyla bunu yapıyorlar. O zaman hangi adaletten bahsedeceğiz?" diye sordu. Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın grup konuşmasında kullandığı "Ayaklar ne zaman baş olmuş" sözünü de eleştiren Kışanak, "Senin aldığın oy milli irade de almadığın oy ayak takımı mı? Böyle bir anlayış olabilir mi? Bu memlekette ayak falan yok hepimiz başız" şeklinde konuştu.


SİVİL MUHALEFET GÜÇLENMELİ

Kışanak, iktidarın bir daha halkın huzuruna çıkması ve demokratik yol ve yöntemlerle iktidarda kalması için kendisini düzeltmesi gerektiğini ifade etti."Başbakan'ın çapulcu dediği insanlar bugün meydanlarda özgürce demokratik bir işleyiş için demokratik bir muhalefeti inşa ediyorlar. Biz buradan katkı içinde olan herkesi selamlıyoruz. Bunlar bu ülkede demokrasinin köklü bir şekilde yerleşeceğini gösteren çok önemli çabalardır.

Başbakan'ın demokrasiden özgürlük taleplerinden korkmaması gerekiyor" dedi. İktidar yetkisinin paylaşılmak zorunda olduğunu belirten Kışanak, "Aksi taktirde başımıza böyle bir muktedirler belası açılır" dedi. Yerel ve bölgesel inisiyatifleri geliştirecek modellerin yaratılmasının önemine vurgu yapan Kışanak, demokrasinin sadece seçimden ibaret olmadığının altını çizdi. Bu nedenle halk meclislerinin, halk inisiyatiflerinin mutlaka olması gerektiğini ifade eden Kışanak, Anayasa Komisyonu'na bu konuda da önerilerini sunduklarını söyledi.

Gerçek bir demokraside belli bir kriter konulduğunu ve bunun yasalara konulduğunu dile getiren Kışanak, "Halk istemiyorsa ben yapmayacağım diyeceksin. Çık büyük projeler var. Ortada trilyonların söz konusu olduğu projeler var. Çıkın bunları halka sorun. Soracak mısınız? Ben bu nedenle sivil muhalefetin güçlendirilme çabalarını çok değerli buluyorum" dedi. Bu konuda şimdiye kadar yapılan çalışmaları Türkiye demokrasi mücadelesinin bir parçası olarak gördüklerini ifade eden Kışanak, bu çalışmalara sonuna kadar katılacaklarının altını çizdi.

BİRİNE DEMOKRASİ DİĞERİNE SOPA OLMAZ

Kışanak, "Tüm Türkiye'de herkes için demokrasi özgürlük ve adalet olması gerekiyor. Kimse çarpıtmasın. Şimdi bazı çevreler bu direnişi çözüm süreci karşıtı göstermeye çalışıyorlar. Bu beyhude bir çabadır. Sokaklarda çözüm süreci karşıtı hiçbir şey çıkmadı. Kürte demokrasi Türke sopa olmaz. Türke demokrasi Kürte sopa olmaz. Kimse yalan yanlış çarpıtmalarla bu olmaz. Kürt sorununun kendisi bir demokrasi adalet ve özgürlük sorunudur. Adalete sahip çıkmadan Kürt sorununu çözemeyeceğinizi çok iyi biliyoruz. Bundan sonraki süreçte de güçlü bir özgürlük yürüyüşünü hep birlikte yürüteceğimize inanıyoruz" ifadesini kullandı.

HÜKÜMET HIZLA TUTUM DEĞİŞİKLİĞİNE GİTMELİ

Kışanak, "Çözüm sürecini büyük bir fedakarlıkla yürütmeye çalışıyoruz. Partimizin bir heyeti Sayın Öcalan ile görüşmeye gitti. Biz büyük bir gayretle bu süreci geliştirme ilerletme çabası içindeyiz. Bu çabamızın görülmesi ve artık hükümetin de adım atması gerekiyor. Üç aşamalı bir çözüm planı var. Öcalan ve Kürt tarafı üzerine düşeni yaptı. Artık bundan kimse kaçamaz. Hükümet üzerine düşeni yapmazsa kendini engel haline getirirse bu halk bu engeli aşmak içinde mücadele eder. Cezaevlerinde binlerce siyasi tutsak olacak, sesini çıkaran herkes terörist ilan edilecek. Bu halkın seçilmişleri cezaevinde olacak. O zaman biz ikinci aşamayı nasıl tarif edeceğiz.

Hani demokratik siyaset! Bu kadar acının nedeni demokratik siyasetin olmamasıdır. Halk eğer en temel haklarını kullanmayacaksa bu ülkede barışı nasıl tesis edeceğiz? Toplumsal barışı bozan şey adaletten yoksun olmaktır. Bu konuda hızlı bir şekilde hükümetin bir tutum değişikliğine gitmesi ve üzerine düşen adımları atması gerekiyor. Biz çok net belirtiyoruz: Meclis tatile girmeden hükümet çıkıp kamuoyunun önünde bir taahhütte bulunmak zorundadır" dedi. 

PARLAMENTO YAZ AYLARINDA ÇALIŞMALI

Kışanak, "Önümüzde bir seçim var. Bir kaç ay sonra bu atmosfer çok güçlenecek. Açıkça net olarak bunları düzelteceğiz denilmeli. O torba yasaların içinde nelerin çıktığını sonradan nasıl uygulamalar olacağını göreceksiniz. Kendi ihtiyacı olan yasaları çalıştırıyorlar. Parlamento torba yasalar için sabahlayabiliyor. Bu ülkenin en acil ihtiyacı barıştır.

Bunun için neden çalışmıyor parlamento? Hiçbir engel yoktur iktidardan başka. Eğer demokratikleşme aşamasını yapmak istiyorsa bu parlamento bu yaz çalışmalıdır. Bunun saatleri düzenlenir. Bu konuda bir taahhütte bulunmak zorundadırlar. Bizim arzumuz hükümete rağmen bile bu süreci ilerletmektir. Gönül istiyor ki bu kadar fedakarlık yapılmışken bu süreç biraz daha sorunsuz ilerlesin" diye konuştu.

GENÇLİK SÖMÜRGECİLİĞE KARŞI DURUYOR

BDP Gençlik Meclisi'nin yaptığı "Sömürgeciliğe son" yürüyüşüne değinen Kışanak, gençliğin büyük bir özveriyle toplumsal sorumluluk gereği olarak çok büyük bir eylem yaptığını söyledi. Kışanak devamla şunları söyledi:

"Tacize tecavüze, uyuşturucuya, her türlü yozlaştırma faaliyetine karşı demokratik haklarını kullanmak istediler. On binlerce genç sokaktaydı. Bu gençliğin gücüdür. Ben bu eylemi örgütleyen arkadaşlarımıza başarılar diliyorum. Ancak bu gençliğin önüne yine TOMA'ları çıkardılar. Eğer bu devlet Sayın Öcalan ile görüşüyorsa, Kürt siyasal hareketiyle görüşüyorsa demokratik muhalefete alan açmak zorunda. Kürt siyasal hareketi ile görüşüyorsunuz.

O zaman bu tahammülsüzlük niye? Herkes kendi sembolleriyle hakkını kullanmalıdır. Bırakın gençlik yürüsün. Bu ülkenin hakikati ve gerçeği neyse açığa çıksın. Biz de ona göre geleceğimizi inşa edelim. Kürtleri yok sayarak demokratik bir gelecek sağladınız mı? Buna da karşı çıkın. Herkes sözünü söyleyecek. Biz buradan tüm gençliğe BDP Gençlik Meclisi'nde örgütlenme çağrısı yapıyoruz.” 

BİNGÖL’DEKİ TECAVÜZ OLAYI BİR POLİTİKADIR

Çözümün herkesin özgürlüklerini kullanması ile geleceğine işaret eden Kışanak, Bingöl'deki cinsel istismar olayının herkese yapılan bir hakaret olduğunu söyledi. Kışanak, özel timlerin terör estirdiğini ifade ederek, "Ortada bir insanlık suçu var. Bir rezalet var. Bu rezalete sahip çıkan da devlettir" dedi. Kadınları koruyamayan bir devletin ne hukuk devleti ne de sosyal devlet olmayacağını ve kimsenin bu devlette yaşamak istemeyeceğini ifade eden Kışanak, "Bir değil iki değil bu bir politikadır. N.Ç davasını biliyoruz.

12 yaşında bu taciz başlamıştı. Ne oldu hiçbir şekilde caydırıcı bir hukuk anlayışıyla bu insanlık suçunun üzerine gitmediler. Ş.M davası var. Adli Tıp raporu var. 405 askerin tacizine maruz kalmış bir kadın. En sonunda hepsi delil yetersizliğinden beraat etti. Hani senin inanç değerlerin, kadına saygın? Senin devletin bunu yapıyor. Ve sen hiçbirini cezalandırmıyorsun. Senin yasaların hani nerede? Sen hani kadınları şiddetten koruyordun? Van'da 15 yaşındaki bir çocuk hamile bırakıldı.

Ailesine teslim edildi. Bir kaç gün sonra öldürüldü. Bunları her birisi utanç davasıdır. Rezalet davasıdır. İktidar cinayet işleyen, tecavüz edenler serbest bırakıyor, ama demokratik siyaset yapanlar tutuklu. Böyle bir ortamda hangi adaletten bahsediyorsunuz. Bunları yaptıkça batıyorsunuz. Teslim alamadığın bir halkı bu tür uygulamalarla onurunu kıracaksın. Mücadeleden alıkoyacaksın. Bu tür uygulamalarla hiçbir şey yapamazsınız" dedi. 

Son olarak Kazım Koyuncu'yu ölüm yıldönümü nedeniyle anan Kışanak, 29 Haziran'da yaşamlarını yitiren Şeyh Sait ve Orhan Doğan'ın mücadelesini önünde saygıyla eğildiklerini kaydetti. 

Yorumlar
YASAL UYARI: Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Hakkarihabertv.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.