24 Kasım 2024
  • İstanbul3°C
  • Ankara0°C

İYİ PARTİ’DEN EĞİTİM YILI AÇIKLAMASI

İYİ Parti’den eğitim yılı açıklaması

İYİ Parti Hakkari İl Başkanı Yaşar Yorulmaz, 2023-24 Eğitim Öğretim Yılının başlamasıyla birlikte yazılı bir açıklama yaptı.

11 Eylül 2023 Pazartesi 13:20

​İYİ Parti  81 ilde eş zamanlı olarak  ortak basın açıklaması yayınladı. İYİ Parti Hakkari İl Başkanı Yaşar Yorulmaz, "Eğitim politikalarını önceleyen ve Cumhuriyet değerlerimizi, ülkemizin bekası için her daim içselleştiren İYİ Parti mensupları olarak, bugün tıpkı burada olduğu gibi 81 ilimizde eş zamanlı olarak sahalardayız, alanlardayız, karşınızdayız” dedi.

 

Başkan Yorulmaz,” Türk'üm, Doğruyum, Çalışkanım, İlkem: küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm: yükselmek, ileri gitmektir. Ey Büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant

içerim.

Varlığım Türk varlığına armağan olsun.

Ne mutlu Türk'üm diyene!

Saygıdeğer kamuoyu,

2023-24 Eğitim Öğretim Yılı, bugün çalan ilk ders zili ile başladı.

Eğitim politikalarını önceleyen ve Cumhuriyet değerlerimizi, ülkemizin bekası için

her daim içselleştiren İYİ Parti mensupları olarak, bugün tıpkı burada olduğu gibi

81 ilimizde eş zamanlı olarak sahalardayız, alanlardayız, karşınızdayız.

Geçtiğimiz yıl, 15 milyon 839 bin 140 öğrenci resmî, 1 milyon 578 bin 233 öğrenci

özel ve 1 milyon 738 bin 198 öğrenci de açık öğretim kurumlarında eğitim gördü.

Resmî okullarda eğitim görenlerin 8 milyon 147 bin 339'u erkek, 7 milyon 691 bin

801'i kız öğrencilerden oluştu.

MEB İstatistiklerine göre Türkiye'de toplam 70 bin 383 eğitim kurumu içinde

devlete ait okul sayısı 56 bin 200.

Özel okulların sayısı ise 14 bin 124.

Henüz resmi rakamlar netleşmedi fakat bu eğitim öğretim yılında bu rakamlar

muhtemelen bir hayli daha artacak.

Ebeveynleri de dahil ettiğimizde toplumumuzun önemli bir kesimini ilgilendiren

eğitim konusu, söz konusu rakamsal veriler ışığında en önemli sorunlarımızın

başında gelmektedir.

Pek çok konuda olduğu gibi eğitim politikalarında da ipin ucunun kaçırıldığına,

toplumsal değerlerimizin özümsenmesiyle ilgili hassasiyetlerin eğitimde de terk

edildiğine üzülerek tanık oluyoruz.

Türk Milletinin duyarlılıklarının ötesinde, artık ayan beyan belli olan ve iyiden iyiye

açığa çıkan bir gizli ajandada yazılı olanların, yasa ve yönetmelikler de hiçe

sayılarak eğitimde de uygulamaya konulmasıyla somutlaştığını maalesef

gözlemliyoruz.

Yeni kuşakların, Anayasamızda da öngörülen; milli ve manevi değerlerinin yanı sıra

Atatürkçü, laik, çağdaş ve bilimin ışığında yetiştirilmesi amaç ve hedefinden hızla

uzaklaşmakta olduğumuzun, evrensel kriterlerden öte, bir garip ideolojik hedefler

doğrultusunda şekillendirilmek istendiğinin farkındayız.

1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'na göre eğitim bir uzmanlık alanı ve

öğretmenlik de bir ihtisas mesleğidir.

Pedagojik formasyonu ve lisans eğitimi olmayan kişilerin değişik adlarla veya kaçak

yapılar marifetiyle eğitim vermeye kalkıştıklarını dahi biliyor, bunlara göz

yumulduğuna da şahit oluyoruz.

Cumhuriyetin temel niteliklerinden biri Eğitim-Öğretim Birliği'dir ve bu konu,

devletimizin varlığının ilelebet korunmasıyla da doğru orantılıdır.

Bilinmelidir ki;

Vakıflar, cemaat, dernek grup ve benzeri din eğitimi veya değerler eğitimi adına

MEB müfredatı dışında birtakım faaliyetlerde bulunmak, ülkemizdeki eğitim ve

öğretim sürecini olumsuz etkiliyor.

Zira bu tür faaliyetlerde bulunan grupların hangi müfredata, hangi programa bağlı

kaldıkları da meçhuldür ve bu durum oldukça tehlikelidir.

Şunu özellikle belirtmek isteriz ki; çağdaş ve modern eğitim ile birlikte, eğitimde

fırsat eşitliğinin sağlanması her zaman olduğu gibi öncelikli talebimizdir.

Bıkmadan usanmadan, her türlü mecrayı kullanarak her fırsatta bu talebimizi

haykırıyoruz, çünkü ülkemizin temel sorunu budur.

Bugün de içinde bulunduğumuz eğitim sistemi, ne yazık ki, birey yetiştirme değil,

seçmen yetiştirme üzerine kuruludur.

Önce köy enstitülerinin kapatılmasıyla başlayan ülkemiz eğitimindeki erozyon, son

22 yıl içinde çok sayıdaki köy okullarının kapatılmasıyla da derinleştirildi.

Müfredat düzenlemelerinin Cumhuriyet değerlerinden uzaklaştırılarak yapılması,

yukarıda sözünü ettiğimiz gizli ajandalı bir kurgunun hayata geçirilmesi amaçlıydı

ve Türk eğitim sisteminde bilinçli bir yozlaştırmayı beraberinde getirdi.

Yargı kararına rağmen keyfi bir uygulama ile Andımız’ın yasaklanması dahi Milli

Eğitim ideallerimize vurulan en ağır darbelerden biri olmuştur.

Çocuklarımızın, “Ne mutlu Türküm diyene!” diye haykırmasından rahatsızlık

duyanların gerçek niyetinin, kimliksiz bir zihniyete sahip, kula kulluk eden bağımlı

bireyler yetiştirmek olduğu net biçimde anlaşılmıştır.

Eğitimde temel felsefe, nitelikli eğitimin yolunu açmak, fırsat eşitliğini sağlamak,

devlet güvencesiyle parasız eğitime geçiş yolunda çalışmalar yapmak, sonuç itibarı

ile liyakat sahibi gençler yetiştirmek olmalıdır.

Geleceğin aydınlık Türkiye’sini kurmanın da insan hak ve hürriyetlerinin egemen

olduğu, hukukun tüm kurum ve kurallarıyla işlediği, adaletin herkesi için tesis

edildiği, laik ve demokratik bir ülkede yaşayabilmenin de tek yolu, milli eğitimdeki

bu ideallerin hayata geçmesiyle mümkündür.

Türk Eğitim Sistemi’nde; Atatürk ilke ve devrimleri esas olmalı, milli ve manevi

hassasiyetler korunup kollanmalı, laik ve bilimsel eğitim ilkelerine uyumlu

politikalar üretilmelidir.

Aynı şekilde; devlet denetiminde olması gereken okullarımızda ve öğrenci

yurtlarımızda, dar ve sabit gelirli ailelerin çocuklarını ücretsiz yararlandırmaları

esas alınmalıdır.

Devletimizin hiçbir biriminin olur vermediği, kaçak tanımlamasıyla tarif edilen

sözde eğitim ya da barınma merkezlerine, bırakın müsamaha gösterilmesini,

derhal kapatılmalarıyla ilgili işlemler gecikmeksizin yapılmalıdır.

Dernek ve vakıf ağırlıklı eğitim ve yurt merkezlerinin, Türk devleti ve Milletinin

duyarlıkları doğrultusunda denetlenmeleri sağlanmalı, elbette ki Anayasamızda ve

yürürlükteki yasalarımızda ifadesini bulan Türk eğitim sisteminin ilke ve

prensiplerine uygunluğu tescil edilmelidir.

Ülkemizin geleceği olan çocuklarımızda, milli bilincin ve ulusal değerlerimize aidiyet

duygusunun güçlenmesi için; yargı kararına rağmen yasaklanan ‘Andımız’ tekrar

bütün yurt sathında okutulmaya başlanmalıdır.

Ailelerin belini büken ağır kırtasiye masraflarının yükü devletimiz tarafından

sübvanse edilmeli, okul ve derslik sayısının yetersizliği ile sınıf mevcudiyetlerinin

aşırı kalabalıklığından kaynaklanan sorunlar giderilmelidir.

Öğretmen açığı, atanamayan öğretmenlere ders başı yaptırılmasıyla telafi edilmeli,

okulsuz köyler ve taşımalı eğitim sisteminin sancıları ortadan kaldırılmalıdır.

Biliyoruz ki; Türkiye’de İlkokul 4. sınıfların yüzde 40’ı ve 8. sınıfların yüzde 46’sı

okula aç gidiyor ve tam 1 milyon 358 bin çocuk açlık sınırında bulunuyor. İYİ Parti

olarak çocuklarımıza o nedenle okullarda beslenme projesi geliştirmiştik. Şimdi

burada İktidara sesleniyoruz; hadi bakalım seçim döneminde, bizden kopya

çekerek verdiğiniz ücretsiz yemek sözünü yerine getirin!

Kısacası, öğrencilerimizdeki beslenme sorunlarının üzerine mutlaka ama mutlaka eğilin meli, sağlıklı ve nitelikli bireyler yetiştirilmesi için eğitimimiz, dünyadaki

evrensel kalite standartlarına yükseltilmelidir. Öğretmenlerin açlık sınırında (özellikle özel okullarda) çalıştırılmalarının önüne geçilmeli, ebeveynlerin üzerindeki maddi manevi ekstra bir yük olan servis çilesine son verilmelidir” dedi. Hakkarihabertv.com

Yorumlar
YASAL UYARI: Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Hakkarihabertv.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.